"Akiller heyetine gerek yok, çünkü bu defa direkt muhataplar konuşuyor"
Türkiye’de artık bir iradenin olduğunu kaydeden Çalışlar, “Hem Kürtlerde hem Türkiye Cumhuriyeti'nde, devletinde bu meseleyi artık masa başında çözebilecek irade ve güç oluşmuştur.
Yazar Oral Çalışlar, önceki Çözüm sürecinde yer alan Akiller heyetinin bu yeni süreçte ihtiyaç olmadığını belirterek “Bu defa direkt muhataplar konuşuyor” dedi.
Geçtiğimiz Çözüm sürecinde Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan yazar Oral Çalışlar, Rûdaw’a katılarak son dönemde yeniden gündeme gelen ve PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesi sonrası ivme kazanan yeni sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
Yeni süreci “Çözüm süreci iki” olarak adlandıran Çalışlar, “Her halükarda barış süreci. Yani başlayan her şey barış amacıyla yapılıyor. Başka bir şey demek mümkün değil. Ben çözüm süreci iki diyorum hatta. Yani her ne kadar birinci çözüm süreci iyi sonuçlanmadıysa da onun bir sürü bıraktığı mirası, birikimi şimdi bu ikinci süreçte o hataları tekrar etmeden yapabilecek noktaya geldik. O yüzden çözüm süreci iki. Belki iki buçuk, belki üç de olur. Yani mesele bütün yönelimler silahın bırakılması ve silah ve şiddetin sona erdiği meselenin siyaset ortamında tartışılabildiği, konuşulabildiği bir zemini yaratmak” dedi.
“Bu meseleyi artık masa başında çözebilecek irade ve güç oluşmuştur”
Türkiye’de artık bir iradenin olduğunu kaydeden Çalışlar, “Hem Kürtlerde hem Türkiye Cumhuriyeti'nde, devletinde bu meseleyi artık masa başında çözebilecek irade ve güç oluşmuştur. O yüzden bu olgun oluşmuş iradenin takipçisi olarak biz de bu işin çözülmesine destek vermeye hazırız” ifadelerini kaydetti.
“Bu işin başında geçen seferler en büyük engelli olan Milliyetçi Hareket Partisi var”
Yeni süreçten umutlu olduğunu kaydeden Çalışlar, şöyle konuştu:
“Umutluyum. Şunun için umutluyum. Bir kere bu işin başında geçen seferler en büyük engelli olan Milliyetçi Hareket Partisi var. Ve Milliyetçi Hareket Partisi lideri var. Yani bu meselenin çözümüne en çok karşı çıkan, en sert çizgisi olan bir lider tamamen tavır değiştirdi üslup değiştirdi, yaklaşım değiştirdi, meselelere yaklaşımı neredeyse bu işin barış içinde çözülmesi konusunda en radikal fikirlere bile açık bir hale geldi.
Bu, büyük bir imkan ve büyük bir üstünlük. Bahçeli'nin bu işe katılmış olması artık geriye dönülmeyecek bir gerçek haline gelmiştir. Bahçeli'nin katıldığı bir şeyin çözüme ulaşması her zamankinden daha kolay olacaktır.”
“Bu defa direkt muhataplar konuşuyor”
“Bence Akiller heyetinin devreye girmesine gerek yok.
Şundan yok; çünkü bu defa direkt muhataplar konuşuyor.
Zaten toplumsal zemin yeteri kadar var bence. Yani Güneydoğu'ya gittiğiniz zaman Kürtlerin %90'ından fazlası artık silahın bırakılmasını ve barışçı çözümü istiyor. Toplumun çoğunluğu bunu istiyor.
O yüzden toplumun üzerinden değil de bu var olan eğilimi siyasete çevirmek bakımından siyasetin rol oynaması gerekiyor. Devletin rol oynaması gerekiyor. Bence bunu da bu rolü de oynayabilecek kapasiteye geldi. Görüldüğü gibi meclisteki dört partinin dördü de Bu işin çözümüne yana olduğunu söylüyorlar.
4 partinin milletvekili oranı %90. Yani milletvekillerinin %90'ı bu işin çözümüne yatkın partilerde yer alıyorsa işin ne kadar olgun olduğunu gösterebilir.”
Siyasetin genelinin çözüm sürecinden yana olduğunu belirten Çalışlar, şunları söyledi:
“Karşı çıkan bir parti var; bu Ümit Özdağ'ın partisi ama çok ciddi kıymeti harbiyesi olan bir ağırlığı yok. Yüzde 3-4 oyu var.
Onun dışında şimdiye kadar açıklama yapan bütün partiler desteklediler. O yüzden bence belki o partilerin içinde problemler çıkabilir. Mesela Adalet ve Kalkınma Partisi içinde bazı itirazlar gelebilir ama bunların hepsini Tayyip Erdoğan susturabilecek ve kendi peşine takabilecek kadar iradeye sahip. O yüzden Tayyip Erdoğan bu sürecin böyle devam etmesine en büyük desteği verecek olanlardan biri.
“Beyaz bir sayfa açmak gerekiyor”
Bu sürecin sonunda beyaz bir sayfa açmak gerekiyor. Geçmişi artık bir yana bırakıp önümüze bakmak gerekiyor. Beyaz bir sayfa açmak demek aynı zamanda af demek. Ama tabii şimdi hemen bugünden affı dillendirmek belki de tepkilere yol açabilir. Onun için adım adım gitmek, önce bir uzlaşmayı sağlamak, önce silahları bırakacak ortamı, havasını oluşturmak ve ondan sonra da bir bir Kürtlerin taleplerini ciddiye alan yeni bir sürece girmek.
Mesela Kürtçe anadilde eğitim, iki kayyım politikasının toptan değişmesi ve kanunla teminat altına alınması ve genel af.
Bunların üçü zaten bu meselenin çözümünde kritik üç meseledir. Ben bunların da önümüzdeki dönemde gerekli olduğunu gösterirsek çözebileceğinizi düşünüyorum.”
Rudaw
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.