Âlimler birleşirse ümmet birleşir
İslam Alimleri Vakfı’nın “Kendi Gök Kubbemiz”serlevhasıyla düzenlediği “Balkan Alimleri Buluşması” 01-03 Kasım 2024 tarihlerinde Edirne’de gerçekleşti. Ülkemizin çeşitli bölgelerinden gelen ilim adamları ve kanaat önderleri ile Balkanlardan Kuzey Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Sırbistan, Bosna-Hersek, Sancak, Batı Trakya, Bulgaristan, Romanya, Slovenya, Karadağ ve ayrıca Kırım’dan baş müftü, müftü ve ilim adamlarının katıldığı toplantıda, gönül coğrafyamızın birbirini tamamlayan unsurları olan Anadolu ve Balkanların kardeşliği güçlü bir şekilde vurgulandı. Dün olduğu gibi bugün de gönül köprülerimizin gücünün ve etkinliğinin artarak devam ettiği ve inşallah devam edeceği noktasında fikir birliği edildi.
Osmanlı Devleti’nin Balkan fütûhâtının kapısı konumundaki Edirne’de gerçekleşen buluşmanın ana müzakere konularından biri, “Ümmetin Vahdetini Sağlamada Alimlerin Mesuliyeti” idi. İslam Âlimleri Vakfı’nın, Balkan coğrafyası ve Kırım âlimleri ile yapılan bu verimli toplantı gibi, dünyadaki tüm İslâm âlimleri ile de bir araya gelme kararlılığında olduğu vurgulanan toplantıda, Üsküp Müftüsü Şakir Hoca Efendinin “İslâm âlimleri birleşirse İslâm ümmeti de birleşir” ifadesi alkışlarla ortak görüşe dönüştü. Hoca Efendi alimlere, İslâm davetinde “en güzel mücadele” stratejisini geliştirme görevlerini de hatırlattı. Kosova Müftüsü Vedat Hoca Efendi ise bu bağlamda ‘eski ulemanın kendi aralarındaki görüş ayrılıklarını halka taşımayıp ihtilafları kapatma geleneğini’ hatırlattı. Hadis profesörü Mustafa Karataş hoca, “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz”hadisinin “ihtilaf etmeyiniz!” ilaveli rivayetini hatırlatarak bu konuda azami hassasiyetin gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Zulüm ve Katliamlar Karşısında Alimlerin ve Kanaat Önderlerinin Mesuliyeti” başlığı altında yapılan oturumdaki görüşler sonuç bildirisine şöyle yansıdı: “Dünyamız, bir insanlık krizi yaşamaktadır. Küresel güçler, yüzyıllar içinde acı tecrübeler sonucunda kazanılan temel insani değerleri ayaklar altına almış, sömürge düzeninin devamı için Müslüman ülkelerin dağınıklığını fırsat bilerek, evrensel ahlâk ilkelerini, uluslararası hukuk kurallarını ve kurumlarını pervasızca etkisizleştirmiştir. Bütün bunlardan; dinî, siyasî, sosyal ve ekonomik anlamda en ciddi zararı İslam dünyası görmüştür ve görmeye de devam etmektedir.”
Bu gelişmeler karşısında alimlerin toplumu bilinçlendirmeleri ve ulusal ve uluslararası karar vericilerin tutum ve davranışlarını adalet ve hakkaniyet doğrultusunda etkilemeyi amaçlayan somut çalışmalara ağırlık vermelerinin bir zorunluluk olduğu hatırlatılan bildiride Gazze’deki katliama dikkat çekildi: “Tüm dünyanın gözü önünde, emperyalist güçlerin desteğiyle Siyonist İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma ve bölgede oluşturduğu tehdit ve tehlikeye İslam dünyasının yeterince tepki vermemesi ve bu zulmü durdurmaya yönelik gerekli adımları atmaması kabul edilemez. Küresel güçlerin, sürekli olarak insan haklarını bahane ederek, İslam dünyasına baskı uyguladığı ve uluslararası müdahalelere gerekçe yaptığı ortada iken, ikiyüzlü bir tavır ile çocukların, kadınların ve yaşlıların, kısaca insanlığın katline sessiz kalması kabul edilemez. Uluslararası toplumun bu konuda bütün imkânlarıyla derhal inisiyatif alması zorunludur.”
Aynı şekilde, İslam dünyasının sivil toplum örgütleri ile resmi kurum ve kuruluşlarının, Müslümanların azınlık olarak yaşadıkları ülkelerde, Müslümanların uluslararası hukuktan doğan haklarının korunması ve yapılan ihlallerin engellenmesi konusunda gerekli duyarlılığı göstermeleri gerektiği hatırlatıldı.
“Küresel Barış ve Yaşanabilir Bir Dünya İçin İslam Medeniyetinin Yeniden İnşası” konulu oturumdaki fikirler doğrultusunda ‘egemen güçlerin, İslam dünyası üzerinde emellerini gerçekleştirmek maksadıyla, etnik yapılar ve dini gruplar üzerinden uyguladıkları emperyalist ve oryantalist projelere karşı Müslümanların uyanık olması’ istenen bildiride, “İslam alimleri ve kanaat önderleri Müslüman devletlerin “İslam kardeşliği” ve “ümmet bilinci” çerçevesinde politikalar geliştirmesine öncülük etmeli, uzun vadede siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan birlik ve beraberliği sağlayacak çalışmalara ağırlık vermelidir” dendi.
Sonuç olarak; “İslam alimleri ve kanaat önderleri, planlı ve programlı bir şekilde belirli aralıklarla bir araya gelerek sorunlarını müzâkere etmeli ve uygulanabilir çözümler üretecek sivil hamlelere ağırlık vermelidir” denilen bildiride, İslam Alimleri Vakfı’nın, Balkan ve Kırım âlimleri ile yapılan bu verimli toplantı gibi, dünyadaki tüm İslâm âlimleri ile bir araya gelme kararlılığında olduğu vurgulandı.
(Davet: “Edine’den Kars’a” Kudüs Davamıza sahip çıkmak üzere bugün 15.30’da Kafkas Üniversitesindeyiz.)