Amerikalılar nasıl oldu da Trump’ı seçti?
Amerikalılar nasıl oldu da şov endüstrisinden fırlamış ve saygın olmayan bir adamı tercih etti?
Buna değişik şekillerde cevaplar veriliyordur kuşkusuz. Kendi kanaatimi ve benim açımdan en önemli olan açıklamayı şöyle ifade edebilirim:
Trump bir kişidir, bir şahıstır. Kötü bir şahıstır ama bir şahıstır. Demokratlar ise şahıs olmayan insanlardan oluşuyor. Onlar politikalardan bahsederken Trump bir insan olarak kendinden bahsediyor ve muhataplarına bir şahsiyet ve insanilik duygusu veriyor. Trump yalan söylerken bile bir insan olarak bunu yapıyor. Demokratlar ise doğru söylerken bile yüzünü kaybetmiş aparatlar gibi kalıyorlar. Siyasetin uzmanlıklar üzerinden ve bir takım doğruluğu kendinden menkul ilerici-ahlakçılıklar üzerinden halka yabancılaşmasına bir isyan olarak yükseldi Trump. Halk sistem dışından gelen ve sisteme karşı durma iddiasında olan biri olarak ona teveccüh gösteriyor. Sistemden kasıt, siyasetin insani yüzüne sahip olmayan uzmanlıklar, lobiler, dayatmalar. Trump halkı duyan, onlarla konuşan ve onlar için kavga verecek bir kurtarıcı olarak kendisini konumlandırdı. Bütün ahlaksızlık ve çiğliklerine rağmen Trump anaakım siyasette insan olmayı ve insaniliği temsil ediyor. Vatandaşa “benim üzerimden devlete haddini bildirebilirsiniz” diyor. Trump ile Amerikan siyaseti insanileşiyor. Amerika gibi bir süpergücün bürokratik bir robot yerine dengesiz bir insan tarafından yönetilmesi korkutucu olsa bile insaniyet açısından daha iyi olabilir. Demokratların idaresinde işler daha iyiyi gitmeyecekti. Trump idaresinde ise işler daha kötüye de gidebilir, daha iyiye de.
Siyasette şahsiyet açığını hemencecik popülizmin aldatıcılığına indirgeme hatasına düşenler olabilir. Ama Amerika’daki başkanlık sistemi tam olarak yönetimde insaniliği muhafaza etmek için en azından devlet başkanını bir “şahıs” olarak korumak üzerine kuruludur. Karizma bir kaza değil, sönmemesi gereken bir insani ateş olarak siyasette varolmalı. Aksi durumda toplum kendisine yabancılaşan uzman(lık)lar oligarşisi karşısında bunalır ve patlar. Trump’ın bir kurtarıcı figür ve bir Zülkarneyn olarak konumlanabilmesi tam olarak buna denk geliyor.
Post-truth sonrası güven krizi yaşayan siyasette şahsiyet’in yeniden takdimidir Trump. İnşallah vaziyet daha kötüye değil de daha iyiye gider. Ancak şurası kesindir: Trump’ın kötü bir insan olsa da bir insan olması, daha önce sistemin müzakereye açamadığı konuların müzakereye açılabilmesi anlamına gelecek. Trump ola, hayr ola diyelim.