1. HABERLER

  2. DÜŞÜNCE - YORUM - ANALİZ

  3. Atlantik'in İki Yakası Arasında Ukrayna: Cesaretin Stratejik Sonuçları!
Atlantik'in İki Yakası Arasında Ukrayna: Cesaretin Stratejik Sonuçları!

Atlantik'in İki Yakası Arasında Ukrayna: Cesaretin Stratejik Sonuçları!

Trump’ın muhataplarına yönelik davranışı klasik “büyük devletler ister, küçük devletler buna uyar” mandığıyla şekilleniyordu. Trump, Zelenski’yle görüşmesinde de böyle bir mantıkla hareket etti. Ama yaşanan, diplomatik bir kriz oldu.

A+A-

Sabir ASKEROĞLU - Dunyasiyaseti

28 ŞUBAT'TA Beyaz Saray'daki Zelenski-Trump gerginliği Trump'ın "kusursuz müzakereci" imajını yerle bir ederken Zelenski'yi dünya kamuoyu nezdinde kahraman seviyesine yükseltti bir anda.  Trump'ın amacı Ukrayna'daki nadir madenlerle ilgili bir anlaşma yaparak Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmek için barış görüşmeleri planının bir sonraki aşamasına geçmekti. Trump’ın muhataplarına yönelik davranışı klasik “büyük devletler ister, küçük devletler buna uyar” mandığıyla şekilleniyordu. Trump, Zelenski’yle görüşmesinde de böyle bir sonuç bekliyordu. Bunu da basına açık olarak gerçekleştirerek kendisi için “başarılı müzakereci” sıfatıyla puan toplamayı amaçlıyordu. 

Zelenski’nin Washington ziyaretinin amacı ise daha farklıydı. Zelenski, Oval Ofis’e Trump’a karşı bir itirazlar setiyle gelmişti. Ukraynalılar Trump’ın Ukrayna’daki nadir yer altı madenlerinin Amerikalıların kontrolüne bırakılmasına dair taleplerini 19. yüzyıldaki sömürge düzenine benzetiyordu. Ukraynalılar bu anlaşmada bazı fırsatlar da görse de bunu ülkelerine yönelik bir güvenlik garantisi için pazarlık unsuru olarak kullanmak istedi: Maden anlaşmasına karşı güvenlik garantisi.  Zelenski bu isteğini defalarca ve açıktan dile getiriyordu ancak Biden hükümeti dahi buna yanaşmak istemiyordu. 

Ancak Zelenski, Oval Ofiste sadece ülkesi için değil, bazı kaynaklara göre aynı zamanda kendisi için de siyasi garanti istiyordu ve bu talebini Washington'da kapalı kapılar ardından dile getirmişti. fakat Trump Zelenski’nin bu isteğini de geri çevirince Oval Ofis’te yaşananlar yaşandı.  Zelenski için Washington görüşmesi "herşey verip hiç bir şey almadan geri dönmek" anlamına geliyordu. Böyle bir tablo, ülkesinde kendisine yönelik güvenin giderek azaldığı ve iktidarının meşruluğuna şüpheyle bakıldığı bir ortamda işini daha da zorlaştıracaktı. Oval Ofis’teki hamlesiyle Zelenski, ülkesinin çıkarlarını savunan lider olarak artı puan kazandı.  Fakat hem kendisi hem de ülkesi için uzun vadede stratejik bir başarı olup olmadığı tartışmaya açıktı. 

Washington görüşmesinin ardından Londraya giden Zelenski her ne kadar sıcak karşılanmış olsa da beklentileri açıkça karşılanmadı. İngiliz Başbakan Starmer, Zelenski’ye “ABD'yle ilişkilerini bozmasının yine de iyi olmadığını” söyledi. 

Trump-Zelenski görüşmesindeki krizin İngilizlerin işine yaradığı açık. Londra, Rusya ile savaşın devam etmesini en çok isteyen taraf. O da Londra’nın kadim jeopolitik hesaplarından kaynaklanıyor. Fakat İngilizler, Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı yürütülen savaşı Amerikalıların eliyle sürdürmesini kendileri için en konferlu strateji olarak görüyor. Görüşmelerin olumsuz sonuçlanması savaşı bir kaç ay daha uzatabilir fakat Amerika’nın askeri desteğini geri çekmesi İngilizler’in“savaşı sürdürme” stratejisini baltalayabilir. Sahadaki durumun Rusya’nın lehine gelişmesi Avrupalıları zor duruma sokabilir. Ukrayna’nın savaş sahasında Rusya’ya karşı güç dengesini sürdürebilmesi ciddi askeri ve mali kaynaklara bağlı. Ne İngilizler ne de diğer Avrupalı savaş yanlısı ülkeler bunu kaldırma gücüne sahip gibi görünüyor. Daha önce Avrupalılar Amerikalıların askeri kaynaklarını hem  Rusya’ya karşı kendileri için bir kalkan olarak kullanıyor hem de Ukrayna’da Rus askeri gücünü zayıflamasını kenardan seyrediyordu. 

Trump’ın Avrupa ve Ukrayna stratejisini kökten değiştirmesi Avrupalıları derinden etkilemeye başladı: Amerika sonrası sınırlı kaynaklarını kendi güvenliği için mi yoksa Ukrayna için mi harcayacak sorusu sorulmaya başlandı? Avrupalılar ne Ukraynayı Avrupa Birliği şemsiyesi altına almayı düşünüyor ne de ABD olmadan da NATO üyeliği için çaba sarf ediyor. Bu nedenle de görünen o ki, Avrupalıların en son aldıkları karar Zelenski’yi Trump’la barıştırmak yönünde. Kısacası barış görüşmeleri masasına tekrar orturtmak. 

Ancak Ukrayna’nın ABD’yle ilişkilerinin son görüşmelerinden farklı olacağı açık. Trump yönetimi Zelenskiyle görüşebilmek için üç şart öne sürdü: 1) Zelenski’nin Trump'tan özür dilemesi, 2) Nadir madenler anlaşmasını imzalamayı kabul etmesi ve 3) Barış görüşmelerinde yer almaya razı olaması.  Daha sonra bunu daha da genişletti. Ukrayna’nın barış görüşmelerine dahil olması için Zelenski’nin istifa etmesi gerektiği de eklendi. 

Özür dilemesi kendisinin izlediği siyasetin hatalı ve kusurlu olduğunu kabul etmesi anlamına gelir. Geri adım atması onu zayıf gösterecektir. Trump’ın daha fazla üstüne gitmesine yol açacak. Böyle bir olayın yaşanması nedeniyle üzgün olduğunu söylese de doğrudan özür dilememesi Beyaz Saray tarafından kabul görmeyebilir. Nadir madenlerle ilgili anlaşma da eskisi gibi olmayabilir ve anlaşma Trump’ın isteklerine daha uygun bir biçimde yeniden hazırlanabilir. Barış görüşmelerinde de daha az söz hakkına sahip olacak şekilde dahil edilebilir. ABD’nin Zelenski’ye alternatif aramaya başlaması, Ukrayna içinde de yeni bir hareketliliğin başlamasına yol açabilir. Tüm bu sıralananların Zelenski üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğu açık. 

Trump-Zelenski arasında yaşanan krizin, Rusya için de sonuçlarının olduğu söylenebilir. Rusya yanaşananlarla ilgili kayda değer bir resmi görüş beyan etmemiş olsa da gelişmeleri kendi lehine çevirmek isteyecek. Öncelikle ABD-Ukrayna ilişkilerinin kötüleşmesi Kremlin için olumlu bir gelişme olarak görülüyor. 

Trump nezdinde Zelenski barışa karşı bir lider olurken, Putin barış yanlısı, işbirliğine açık ve kolay anlaşabilir bir lider olarak öne çıkmaya başladı. ABD, Putin’le ilişkilerini geliştirmek için diplomatik görüşmelerini sürdürürken ve Rusya üzerindeki ekonomik ve siyasi baskıları azaltmayı konuşurken, Putin kendi ülkesindeki nadir madenlerin işletilmesiyle ilgili ABD’yle işbirliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Ayrıca Kremlin, İran’ın nükleer programıyla ilgili İran-ABD görüşmelerinin başlamasına katkı sağlayacağını belirtti. 

Diğer taraftan ABD, geride kalan günlerde, Ukrayna’ya yönelik baskıları artırma yoluna gitti. ABD Maliye Bakanlığı Ukrayna’ya finans desteğini kestiğini açıkladı. Ardından Beyaz Saray, askeri desteği askıya aldığını duyurdu.  Amerikan askerî desteğinin kesilmesi Rusya’nın baştan beri dile getirdiği en önemli konuların  başında geliyor. Rusya’nın Ukrayna sahasında askerî üstünlük sağlaması Kiev’in sadece Washington’un değil aynı zamanda Rusya’nın da şartlarını daha kolay kabul etmesi anlamına geleceği için Trump’un Ukrayna politikasının Rusya lehine işlediği söylenebilir. 

Rusya Trump’ın hayata geçirmek istediği küresel stratejinin farkında ve Washington’la ilişkilerini düzeltmek için ABD’nin işini kolaylaştıracak adımlar atıyor; Çin’le ilişkilerinin dışındaki konuları konuşmaya hazır olduğunu söylüyor. Kremlin Trump’ın tavırlarını kestiremediği için hem temkinli davranıyor hem de her durumdan kazançlı çıkamayacaklarından endişe duyuyor. Trump’ın baskıları sonucu Ukrayna’nın görüşme masasına gelmesini bekliyor. 

Rusya’yla savaşın devam etmesini isteyen Avrupalı güçler ve Ukrayna’ya baskı yapan ABD arasında sıkışıp kalan Zelenski, çıkış yolları arıyor. Kayda değer destek bulamayan Kiev bu süreci zamana bırakmanın daha makul bir yol olacağını düşünüyor. Diğer yandan ise Zelenski’nin bu tutumunun, zamanın az olduğunu düşünen ve hızlı hareket etmeyi stratejik hamle olarak gören Trump’ın baskılarının artmasına neden olacağı söylenebilir.  Zelenski, belki de bir öncekine göre daha kötü şartlar altında masaya dönebilir. 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.