1. YAZARLAR

  2. Mustafa Karaalioğlu

  3. Bir kez daha ayağımıza gelen ‘çözüm’ fırsatı...
Mustafa Karaalioğlu

Mustafa Karaalioğlu

Bir kez daha ayağımıza gelen ‘çözüm’ fırsatı...

A+A-

Suriye’de yaşanan büyük değişimin zorlukları kadar fırsatları da olacak. Fırsat denilince, akla hemen altyapı veya inşaat hizmetlerini üstlenmek gelmesin. Asıl fırsat en uzun sınıra sahip olduğumuz bir ülkeyle güvene ve gerçek dostluğa dayalı bir ilişki inşa edebilmektir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin bölgedeki siyasi gücünü artıran ve muhtemel bütün krizlerde rolünü genişleten bir etki de yaratacaktır. Eğer, bundan sonraki süreç iyi yönetilirse ve mesele iç politika malzemesi olmaktan çıkarılırsa.

Aynı zamanda Suriye’nin bir dizi probleminin yanında Türkiye’nin de bu ülkeyle yakın ilgili bir problemi ortada duruyor; Kürt meselesi… Eğer istenirse, gereken mesai harcanırsa ve gerçek bir çözüm vizyonu üretilirse; Suriye’de yaşanan büyük değişimin Türkiye’ye ödülü Kürt meselesinin çözümü olur. Bu mümkün ve kolaydır.

DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan önceki akşam Karar TV’de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’a konuştu ve çok önemli mesajlar verdi. Bakırhan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı -çözüm demesek de- tartışma sürecini çok iyi anlamış ve gereğini yapma konusunda da cesur davranan bir isim. Bahçeli’nin girişimini Suriye’de yaşanan gelişmelerle örtüştürüyor ve dikkatli seçtiği kelimelerle sürece zarar vermemeye özen gösteriyor.

“En sonunda anladık: Suriye’deki gelişmeler iktidar tarafından önceden bilinen ve tahmin edilen bir şeydi…. Tokalaşmak önemliydi, ama toplum, bu meseleye ilişkin bir yol haritası bekliyor. Bugüne kadar CHP ve MHP bu meselenin karşısındaydı. Ama şimdi çağrıyı yapan MHP, olumlu mesajlar veren parti Türkiye’nin birinci partisi CHP” diyor.

MHP Lideri’ne de mesajı var: “Bahçeli'ye iki konuda katılıyorum. Çözüm konusundaki muhatap konusunda doğru adres Öcalan'dır. İkincisi olarak da tecrit meselesinde ortaya koyduğu da doğrudur. Katılıyorum. Genel anlamda tokalaşmak, selamlaşmak, tartışmak, alkışlamak...Türkiye toplumunu özlediği, olması gereken şeylerdir. Bunları bir çözüm sürecine devirtebilirsek, bu meseleyi çözebilirsek, Türkiye'yi 100 yıllık prangalardan kurtarmış oluruz. Bu jenerasyonla çözemezsek de hiçbir zaman çözemeyiz…”

Bakırhan, Kürt siyasetinde ve tabanındaki değişime de özellikle dikkat çekiyor ve bunun ıskalanmasında şikayetçi olduğunu söylüyor: “Kürtler 40 yılda çok büyük bir değişim yaşadılar. Kimse bunu tartışmıyor. Devasa bir değişim. Kürtlerin başladığı yerle geldiği yer çok önemlidir.”

Buradan birkaç gün geriye gidelim ve Bakırhan, Bahçeli tarafından alkışlanan konuşmasında ne demişti, ona bakalım. Şu cümleler, Meclis kürsüsünde yapılan o konuşmadan:

“DEM Parti olarak en sonda söyleyeceğimizi en başta ifade edelim: Bu ülke hepimizin ortak vatanıdır. Bu ortak vatanda eşit ve özgür birer vatandaş olarak yaşayabilir; bütün halkların, inançların huzur ve barış içinde yaşayacağı bir yeni Türkiye’yi hep beraber kurabiliriz. Türkiye’nin sınırları dışındaki Kürtler, Araplar ve Türkmenler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının akrabaları, soydaşlarıdır.”

Kritik nokta Türkiye’nin nasıl bir tutum izleyeceği. Hasımlık mı hısımlık mı? Suriye’deki Kürt varlığı bu açıdan sorunun çözümünde en önemli faktör haline gelmiştir.

“Türkiye, sınırları dışında yaşayan Kürtler ile hasımlık değil hısımlık yapmalıdır. Hasımlık Türkiye'ye kazandırmaz, hısımlık kazandırır. Suriye’de siyasal denklemin yeniden kurulacağı bir süreçte Kürtlerle diyalog, emin olun ki Türkiye’ye de büyük kazandırır. Türkiye, izleyeceği barışçıl politikalarla Ortadoğu’da örnek olabilir. Türkiye’nin sınırları dışındaki Kürtler, Türkiye için bir tehdit değil bir barış imkanıdır…. Bu konuda iktidarın atacağı adımlara her türlü desteği vermeye hazırız.”

DEM Başkanı konuşmasında “Ankara çözümü” diyor, “kerim devlet” kavramını kullanıyor. Sürece “dışarıdan müdahale” girişimlerine de itiraz ediyor:

“Meclis bir çözüm ile anılmalı ve yüzünü başka yere çevirmeden “Ankara Çözümünü” sunmalıdır. Şayet Ankara Vizyonu varsa, Ankara Çözümü de olmalıdır…. Eğer gerçek ve köklü bir çözüm arayışında samimiysek, bu çözümü dışarıda değil Türkler ile Kürtlerin ortak geçmişinde ve geleceği birlikte inşa kararlılığında bulmalıyız. Başka ülkelerin başkentlerinden güç devşirmekten kaçınılmalı. Bu kritik süreçte fırsatçılık arayışına girmek kimseye kalıcı bir çözüm sunmaz… Devletten beklentimiz, tüm vatandaşları ayrımsız kucaklayan, farklılığını kabul eden demokratik ve kapsayıcı bir kerim devlet olmasıdır.”

Önceki ve Sonraki Yazılar