1. YAZARLAR

  2. Mustafa Çağrıcı

  3. Bireysel ve toplumsal ayrımcılık ‘fıtrat’tan sapmadır
Mustafa Çağrıcı

Mustafa Çağrıcı

Bireysel ve toplumsal ayrımcılık ‘fıtrat’tan sapmadır

A+A-

Allah insanlık âleminin, bir bedenin organları gibi veya bir ailenin üyeleri gibi birbirlerine yakın olmalarını, birbirinin dertlerini dert edinmelerini istemiştir. Öyleyse insanlığın nihai hedefi, bir beden gibi olmaları, bir aile topluluğu oluşturmaları, bunun sonucu olarak barış ve dayanışma içinde olmalarıdır. Bireysel ve toplumsal bencillik, ayrımcılık, ırkçılık; bunların doğurduğu her türlü kötülük ve merhametsizlik ‘fıtrat’tan, yani yaratılış özünden sapmadır; insanın özünü kirletmesidir.

İslâmiyet insaniyettir; insaniyetsiz İslâmiyet olamaz. Müslümanlık iddiamızın içini dolduran en önemli manalardan biri insaniyetimizdir; hadislerde geçen ‘güzel ahlak’ (husnü’l-hulk) kavramının öncelikli anlamı da budur; yani insana saygımız, ona gösterdiğimiz yakınlıktır; onun dertleriyle dertlenmemizdir.

Ne demişti Peygamberimiz: “Müminler, aralarındaki ilgi, sevgi ve merhamet bağları bakımından bir organı hastalandığında diğer organlarının da acı çekip uykusuz kaldığı bir bedene benzerler.”

Bir defasında da şöyle buyurmuştu: “Bütün insanlık bir ailedir ve insanların Allah katında en çok sevileni, ailesine en çok faydası olanlardır.”

Maksat şudur: Allah insanlık âleminin, bir bedenin organları gibi veya bir ailenin üyeleri gibi birbirlerine yakın olmalarını, birbirinin dertlerini dert edinmelerini istemiştir. Öyleyse insanlığın nihai hedefi, bir beden gibi olmaları, bir aile topluluğu oluşturmaları, bunun sonucu olarak barış ve dayanışma içinde olmalarıdır. Bu temel düşünceye uymuyor gibi gözüken ayet ve hadisleri kesinlikle tarihsel şartlarını dikkate alarak okumak ve anlamak gerekir.

İnsanlık âleminin bir aile topluluğu olması gerektiğine işaret eden, bunu insanlığın önüne bir ideal olarak koyan ifadeler Kur’ân-ı Kerîm’de de var. Mesela beş ayette insanlığa “Ey Âdem’in çocukları” diye seslenilmiştir. İki ayette yine “Âdem’in çocukları”, bir ayette de “Âdem’in zürriyeti” ifadesiyle insanlığın köken birliğine ve prensipte birbirlerinin eşitleri olduklarına işaret edilmiştir.

Bu noktada biz Hanefîlerin itikadda önderimiz olan İmam Mâtürîdî’nin Hucurât suresinin 13. ayeti üzerine 11 asır önce yaptığı yorumu bir kez daha hatırlatmam gerekiyor. Mâtürîdî’nin, ayetin “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık” anlamındaki baş kısmı üzerine yaptığı yorumda şu ifadeler de geçer:

“(Ayet buyuruyor ki:) Biz hepinizi bir asıldan yarattık. Bu asıl, Âdem ve Havva’dır; öyleyse bütün insanlar birbirinin erkek ve kız kardeşleridir…”

Söz konusu ayetin “Sizin Allah katında en değerliniz, takvada en ileri olanınızdır” anlamındaki kısmına Mâtürîdî’nin yaptığı yorumda şu cümle özellikle ahlak düşüncesi bakımından büyük önem taşır: “Çünkü takva insanın eylemidir.”

Mâtürîdî’nin bu son cümledeki ‘takva’yı nasıl anladığı, Nisâ suresinin 1. ayeti üzerine yaptığı şu yorum gayet güzel açıklıyor:

“İnsanların hepsi bir tek candan yaratılmıştır ve hepsi birbirinin erkek ve kız kardeşleridir. Şayet birinin diğerine gerçekten bir üstünlüğü varsa, bu sadece kendi kazancı olan işleri, güzel ahlakı ve bizzat kendisinin seçtiği iyilikleri sayesinde olabilir.”

Bu iki yorumu birlikte dikkate aldığımızda, Kur’ân-ı Kerîm’in takva dediği faziletin, kişinin ‘güzel ahlakı ve bizzat kendisinin seçtiği iyilikleri’ anlamına geldiği veya takva kavramının bu anlamı da içerdiği sonucuna ulaşırız.

***

Bu açıklamalara göre, bireysel ve toplumsal bencillik, ayrımcılık, ırkçılık; bunların doğurduğu her türlü kötülük ve merhametsizlik ‘fıtrat’tan, yani yaratılış özünden sapmadır; insanın özünü kirletmesidir. Kur’an’a göre “Nefsini, ruhunu temiz tutan kurtuluşa ermiş, onu kirletense zarar etmiştir” (Şems 91/9-10).

Sonuç olarak, Ramazan sevgi ve barış ayı, merhamet ve paylaşma ayı olarak bilinir; geçmişte de böyle anlaşılmış ve yaşanmıştır. Müslümanlar bu birlik ve paylaşmayı hem kendi aralarında bir sosyal ilişkiler yasası olarak kalıcı hale getirmek hem de uluslararası ilişkilere taşımak zorundadırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar