1. YAZARLAR

  2. Elif Çakır

  3. Bu nasıl devlet aklı?
Elif Çakır

Elif Çakır

Bu nasıl devlet aklı?

A+A-

MHP lideri Bahçeli’nin 22 Ekim’deki partisinin grup toplantısında yaptığı “Öcalan gelsin TBMM’de konuşsun, terörün bittiğini, örgütünün lağvedildiğini ilan etsin” çağrısına, PKK 24 saat sonra 23 Ekim günü ülkemizin Savunma sanayisinin öncü kurumlarından olan TUSAŞ’a terör saldırısı düzenleyerek cevap verdi.

Saldırıda 5 vatandaşımız şehit oldu, 22 kişi yaralandı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Yaralılarımızın bir an önce sağlıklarına kavuşmasını temenni ediyorum.

PKK’nın saldırısının zamanlaması manidardı: 43 aydır İmralı’da tecrit altında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yüz yüze görüştüğü DEM Parti milletvekili yeğeni Ömer Öcalan aracılığı ile MHP lideri Bahçeli’ye “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” mesajını ilettiği gün PKK ülkemizin savunma sanayisinin gözbebeğini hedef aldı.

***

MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı çağrı hakkında röportaj veren PKK yöneticilerinden Murat Karayılan’ın kullandığı ifadeler ile resim netleşiyor gibi. Örgütün Türkiye’de zayıflamadığını, bilakis 10 yıl öncesinden daha güçlü olduklarını söyleyen Karayılan “Türkiye’nin çıkarını düşünen, gerçek yurtseverliğin ağır bastığı bir durum gelişiyorsa, bu temelde bazı yeni adımları atacaklarsa Kürt tarafı buna yok demez ama asla yaş tahtaya da basmaz. Kimse yanlış hesap yapmamalı, yanlış hesap yapanlar yarın ne kadar büyük yanıldıklarını görecekler” diyor. Öcalan’ın özgürlüğünü eksen almayan çözüm arayışının kendileri için yok hükmünde olduğunu, atılan adımın önemli olduğunu altını çizen Karayılan, “Ne Kandil ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın” diyen MHP liderine “ Kürt tarafının bileşenlerini birbiriyle çatıştırmaya çalışmayın, hepimizin oynayacağı roller var. Öcalan muhatap elbette ama Kürt tarafının bileşenleri olarak PKK da muhataptır. Her birimizin oynayabileceği roller olduğunu göz önünde bulundurarak yaklaşırsanız sorun olmaz” diyor.

Öcalan’ın Bahçeli’ye kamuoyu aracılığı “teorik ve pratik güce sahibim” cevabı verdiği gün PKK yaptığı saldırı ile iktidara “Terörü bitirecekseniz muhatabınız benim, bunun kararını sadece İmralı veremez” dedi.

***

MHP lideri Bahçeli 1 Ekim’den bu yana bugüne kadar sürdürdüğü kararlı tavrıyla taban tabana zıt süreç yürütüyor.

Deniliyordu ki, Bahçeli’nin daha düne kadar asılsın diyerek ip attığı Öcalan’ı Meclis’e davet etmesinin arkasında devlet aklı var…

Deliniyordu ki, bu sürece kolay gelinmedi. Devlet ile İmralı arasında aylardır yürütülen görüşmelerde bir noktaya gelindikten sonra MHP lideri çıktı, bu açıklamaları yaptı.

Deniliyordu ki Devlet Bahçeli boşuna konuşmaz, bütün siyasi kariyerini ortaya koymasının arkasında devlet aklı var…

Böyle deniliyordu.

Bu durumda “devlet aklının” her şeyi inceden inceye hesabını kitabını yapmış olmalıydı değil mi? Her şey bitmiş, sadece işin prosedürü kalmış olmalıydı. İş tamamlanmış, sorun çözülmüş, mevzunun göstermelik imza kısmı, tören kısmı, mevzunun ritüel kısmı gerçekleşecek olmalıydı.

Öcalan, Bahçeli’nin davetini kabul edecek, bürokrasi yasal işlemleri tamamlayacak… Öcalan Meclis’e gelecek… Önderlik olarak PKK’nın lağvedildiğini açıklayacaktı…

PKK da silahlarını bırakacaktı…

“Devlet aklı” çalışmış, İmralı ve Kandil arasında da bir süreç yürütmüş ve anlaşma sağlanmış olmalıydı, değil mi?..

Ama PKK’nın TUSAŞ saldırısı bunun böyle olmadığını ortaya koydu…

Devlet aklı sadece İmralı için çalışmış. İmralı’nın Kandil üzerinde mutlak surette etkili olacağı hesaplarını yapmış…

Öcalan Bahçeli’nin istediği konuşmayı yapacak ve PKK’da silah bırakacak sanmışlar…

Diyelim ki PKK Türkiye içinde silah bıraktı, Türkiye için asıl tehdit unsuru olan PYD silah bırakır mı?

***

“Devlet aklı” 2019 yerel seçimlerinde Öcalan’ın HDP’ye ve Kürt seçmene yaptığı İstanbul Belediye Seçimlerinde “tarafsız kalın”, yani sandığa gitmeyin çağrısından hiç ders çıkartmamış.

Öcalan tekrarlanan 2019 İstanbul belediye seçimlerinde iktidarın istediği çağrıyı yaptı, İstanbullu Kürt seçmen Öcalan’ın çağrısına uyarak sandığa gitmedi mi? Kandil Öcalan’ın çağrısına destek verdi mi? Önderimiz böyle istiyor dedi mi?

Ama “devlet aklımız” Öcalan’ın TBMM’ye gelip çağrı yaptığında Kandil’inde “amenna ve saddakna” diyeceğini düşünmüş.

“Devlet aklı” denildiğinde mesela Kandil kendini lağvettiğinde kaç bin silahlı gücün ne olacağının hesabını da yapması lazım değil mi?

Diyelim ki gerçekten bu bir iktidar değil devlet projesi, arka planında bölgesel gelişmeler var. Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir tehdit altında.

Peki bu durumda “devlet aklı” malıydböyle bir durumda süreci böyle mi yürütür.
Bu nasıl “devlet aklı” diye sorulmaz mı?

***

Madalyonun öteki yüzüne gelelim:

TSK, TUSAŞ saldırısının cevabını verdi. Savunma Bakanı Yaşar Güler Irak’ın kuzeyinde olmak üzere toplamda 47 PKK hedefinin vurulduğunu, çok sayıda teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

Ama TSK’nın verdiği cevap şu soruları sormamıza engel değil.

PKK terör saldırısını herhangi bir yere değil, ülkemizin Savunma sanayiinin gözbebeğine yaptı. Yetkililerde nitekim “TUSAŞ’ın seçilme nedeninin, iç ve dış siyasi gelişmelerin ışığında, sembolik bir hedef” olduğunu söylüyor. Doğru. Nitekim terör örgütleri güçlerini göstermek istediklerinde her zaman stratejik önemi yüksek yerleri hedef alırlar. Bu bilinmeyen bir şey değil. Yarım asırlık kurumumuzun bugüne kadar hedef olmaması hedef olmayacağı anlamına gelir mi? Gelmez.

Peki devlet bu kadar stratejik öneme sahip bir kurumun güvenliğini böyle mi sağlıyor?

Görüyorsunuz ne “devlet aklı” diye yücelttiğimiz bir akıl devrede, ne de düzgün, dikkatli bir yönetim... İşte ekonominin hali, işte güvenliğin, sağlığın hali… PKK on yılda Suriye’de nasıl bugünkü duruma gelebildi?

Bu yüzden işte.

Türk usulü “devlet aklı”.

Önceki ve Sonraki Yazılar