Çatışmanın 999’uncu gününde…
Ukrayna’daki savaşın 999’ıncı gününde, görevi bir sonraki başkana devretmeye hazırlanan Biden Yönetimi ATACMS füzelerinin Rusya sınırları içinde kullanılmasına izin verdiğini dolaylı yollardan açıkladı. Ukrayna da savaşın 1001’inci gününde bu füzeleri kullandı. Bir yıl kadar önce temin edilen yaklaşık 300 kilometre menzile sahip olan füzelerin savaşın seyrinde -Rusya coğrafi tırmandırmayı yöntem olarak seçmezse- fark yaratması beklenmiyor.
Uzmanlar ATACM’lerin Ukrayna halkının çöken moralini biraz düzelteceğini ve belki Ukrayna ordusunun 6 Ağustos’ta yaptığı sürpriz saldırıyla ele geçirdiği Kursk bölgesinin geri alınmasını biraz geciktireceğini söylüyor. Biden’ın bu beklenmedik kararının İngiltere ve Fransa’nın temin ettiği daha kısa menzilli silah sistemlerinin kullanılmasına izin verme ihtimalini güçlendirdiğini iddia edenler de var.
Biden Yönetiminin Rusya’nın açıklamalarına ve ATACMS’lerin çatışmanın akışını Ukrayna lehine değiştirme olasılığının düşüklüğüne rağmen gider ayak böylesi bir kararı neden verdiğine ilişkin ilk açıklama Kuzey Kore askerlerinin savaşa müdahil olacak olması olması oldu. 12 bin Koreli askerden ve onların desteğinden söz edildi.
Ukrayna’nın 20 Ocak sonrasında başlayacak pazarlık, daha doğrusu müzakere sürecinde elinin daha güçlü olacağını, ATACMS’lar sayesinde Kursk’a karşılık bazı işgal bölgelerini Rusya’dan alabileceğini ima eden analizlerin sayısı da hiç az değildi. Bazıları da Rusya’nın dünya savaşı çıkartmak istemediğini, Amerika’nın çekimser davranmasına gerek olmadığını yazdı.
Ancak galiba en doğru tespiti Trump’ın oğlu sosyal medya üstünden yaptı, askeri-endüstriyel kompleks babam iktidara gelmeden, barışı sağlamadan Üçüncü Dünya Savaşı’nı çıkartmak için müdahale etti mealinde bir şeyler yazdı. Umarım bu tespiti Rusya da yapmış, doktriner değişikliğe karşın savaşı tırmandırmayı ya da taktik de olsa nükleer silahları kullanmayı aklına getirmemiştir.
Çünkü bu savaşı sonlandırmak için umut gerçekten var. Her şeyden önce tarafların üstünde Mart 2022’de mutabakata vardıkları ama İngiltere ve Amerika’nın savaşı sürdürmenin Rusya’yı yıpratmak anlamına geleceğine inandıkları için rafa kaldırılan bir taslak metin mevcut. Putin’in pek çok kez altını çizdiği gibi bu metin yeni tur müzakereler için zemin oluşturabilir. Üstelik bu kez Amerika uzaklaşmaya engel çıkartmaz, o çıkartmazsa İngiltere de çıkartamaz.
Unutmayalım ki, Trump iktidara önce Amerika diyerek geldi. Savaşları bitirmek, askeri masrafları kısmak istiyor. Yapmaya çalıştığı bölgesel dengeler kurmak, Avrupa’nın Rusya karşısında konvansiyonel savunmaya hazır hale gelmesini ve Rusya’nın da Çin’le olan yakınlaşmasının bir yerde durmasını sağlamak. Çin’i -yöntemi hatalı da olsa- ülkesinin her anlam ve alanda en büyük rakibi olarak görüyor, Çin “tehdidine” odaklanmak istiyor.
Başka bir deyişle Ukrayna-Rusya savaşını bitirmek arzusunun sebebi kimilerinin varsaydığı Putin aşkı değil. Putin’in gücüne ve etkisine saygısı olduğuna şüphe olmamakla birlikte Trump’ın herhangi birine karşı sevgi duyması sanırım imkansız. Machiavelli’yi bile kıskandıracak kadar etik ve ahlaki değerlerden uzak bu tür insanların ancak menfaatleri olur ve menfaatleri doğrultusunda hareket ederler.
Onu Ukrayna’nın toprak kaybı ya da Rusya’nın toprak kazancı ilgilendirmez. İlgilendiği savaşın sürmesinin Amerika’nın karşısına daha geniş bir blok çıkartması, Kazan’daki BRICS toplantısında görüldüğü üzere Rusya’nın yeni dostlar, farklı türden müttefikler edinmesi, ülkesinin hegemonyasını sarsacak teşebbüslerde bulunması, Avrupa’daki savaş yorgunluğunun kendileri açısından arzu edilemeyecek sonuçlar doğurması ihtimalidir.
Eğer Rusya sabırlı olabilirse çok yakında karşısında dilinden anlayacak, eski statükoya değilse bile kendisinin daha rahat edebileceği jeopolitik zemine dönmesine imkan sağlayacak bir ABD Başkanı bulacak. Muhtemelen Ukrayna ve hatta Gürcistan’ın NATO üyeliği için bir tür moratoryum ilan edilecek, sınır sorunlarının çözümü ileri bir tarihe bırakılarak ve Ukrayna’nın kontrolü altındaki topraklar için garantiler sunularak bu sorun aşılacaktır.
Üçüncü bir dünya savaşının çıkması da en azından ertelenecektir. Bu da dünyanın geri kalanı kadar bizim de çıkarımıza olacaktır. Ben ayrıca, Ukrayna sorununun hem çözümü, hem de daha sonrasında çözüm sürecinin yönetimi için ortaya çıkacak ve konacak koşullar Türkiye için de fırsatlar içerebilir, hazırlıklı olursak bu süreçten yararlanabiliriz, AB ve ABD ile olan ilişkilerimizi farklı bir düzleme taşıyabiliriz derim…