1. YAZARLAR

  2. Nasuhi Güngör

  3. CHP'de eşbaşkanlık dönemi
Nasuhi Güngör

Nasuhi Güngör

CHP'de eşbaşkanlık dönemi

A+A-

CHP’nin "erken seçim-erken aday" gündemini hem kendisi yaratıp, hem de şikayetçi olmasını anlamak gerçekten çok zor. Daha doğrusu bu konunun tartışılmasına gösterdiği tepkiyi bir zemine oturtmak mümkün değil.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında önseçimin engellenmeye çalışıldığını, geleceğin cumhurbaşkanına yönelik bir sivil darbe yapılmak istendiğini ifade etti.

Öncelikle neresinden bakarsanız bakın önseçim diye tanımlanan yöntemin, Ekrem İmamoğlu aday olarak seçilsin diye gündeme alındığı çok açık. Bunu sağından solundan süsleyip demokratik bir yöntem olarak kamuoyuna anlatmanın tutarlı bir yanı olamaz. Tek adayın yarıştığı ve sonucu baştan herkes tarafından ilan edilen bir yöntemin demokratik olduğunu savunmak yerine, şartların getirdiği tercihimiz budur demek herhalde daha anlaşılır bir yaklaşım olurdu.

2019 SONRASI BAŞLAYAN TARTIŞMA

2019 yerel seçimlerinin ardından CHP’de iki büyükşehir belediye başkanının cumhurbaşkanı adayı olması üzerine kuvvetli bir tartışma başladı. İmamoğlu daha ilk günden bu niyetini ortaya koyarken, Mansur Yavaş sessiz bir stratejiyle tercihini şekillendirdi. Her iki başkanın 2024 seçimlerinde tekrar kazanmasının ardından tartışma daha da alevlendi.

İki isimden hangisinin aday olacağının, parti içinde hayli zorlu bir sürecin ardından ortaya çıkacağı öngörülüyordu. Birinin diğerine yönelik avantajlı olduğu konular, sadece genel merkezde değil, muhalefetin hemen tüm kesimlerinde canlı bir gündemdi.

Özgür Özel de "iki forvetim var" gibi benzetmelerle hayli çekişmeli bir yarışa işaret ediyordu.

SAHANIN SÖYLEDİKLERİ

Herkes, ama özellikle de İmamoğlu tercihini yapan CHP yönetimi gayet iyi biliyor ki hemen tüm anketlerde Yavaş, ciddi farklarla rakibinin önünde çıkıyor. Hatta konu güven boyutuna gelince Yavaş farkı daha da açıyor. Muhalif kamuoyunda bu durumun yapılacak tercihte etkili olması bekleniyordu.

Öyle olmadı. İmamoğlu cephesi, kendilerinin ağır bir kuşatma altında olduğu, bir an önce adaylığının açıklanmasının gerektiği konusunda Özel ve parti yönetimini ikna etti. Kurultaydaki sonucun ardından Özel-İmamoğlu ittifakının çok daha kuvvetli hale geldiği malum. Ama verilen desteğin faturasının bu denli çabuk isteneceği hesapta yoktu muhtemelen.

Özgür Özel’in bu süreci çok isteyerek kabullendiğini ve savunduğu yöntemin içine sindiğini düşünmüyorum. Kuşkusuz yaptığı tercihin, muhalif kamuoyunda kırılmalar oluşturacağının da farkında. Dahası kendisine bağlı olmayan bir erken seçim koridorunda adayını nasıl ayakta tutacağı konusunda da endişeli olmalı.

İSTANBUL EKİBİ KARARLI

Şurası çok net. İmamoğlu cephesi bu konuda kimseyi dinleyecek bir yerde durmuyor. Adaylık ilanına kadar geçen sürede oluşturdukları ittifakların, zaman içinde özenle koruyacakları birliktelikler olmayacağı da söylenebilir. Dahası bu ilandan sonra CHP’de fiilen eşbaşkanlık dönemine girilmiş olacak. Nitekim ülke gündemine dair konularda şimdiden İmamoğlu daha fazla öne çıkmaya başladı.

Burada dönüp dolaşıp aynı noktaya gelen bir konu var. CHP, kendilerinin iktidar tarafından sürekli tartışma konusu yapılmasından rahatsız olduğunu ifade ediyor. Ekonomik sorunların her saha çalışmasında birinci sırada çıktığı bir ülkede, ana muhalefetin gündemi iktidar belirliyor diye şikayette bulunması tuhaf değil mi? Bu konuda inisiyatif alamadığı, dahası kendi içindeki dengeleri yönetemediği için gündem ve hamle üstünlüğünü kaybediyor olabilir mi?

KURULTAY TARTIŞMASI YÖNETİLEBİLDİ Mİ?

Kurultayla ilgili iddialar konusunda da tablo aynı. CHP bu durumun iktidar tarafından yönetildiğini söylüyor. Oysa daha kurultayın hemen sonrasında bu yönde ortaya çıkan iddialara biraz olsun kulak verse, partisinin disiplin mekanizmalarını çalıştırsa bugün eli çok daha güçlü olabilirdi.

Bir önceki genel başkanlarının bu konuya dair tepkisini ve beklentisini de dikkate almamakta ısrar ediyor Özel ve arkadaşları. Sonucun ne olacağından bağımsız, ana muhalefet partisinin bu süreci doğru yönettiğini söylemek mümkün mü?

CUMHURBAŞKANI "MUHALEFET AÇIĞI"

Dün AK Parti grup toplantısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Gelinen aşamada şu gerçeği çok net bir şekilde görebiliyoruz. Türkiye'de bir türlü kapanmayan muhalefet açığı vardır. Bu açığın günden güne daha da büyüdüğünü görüyoruz." dedi.

Gündem oluşturmak, onu ayakta tutmak ve toplumsal düzeyde karşılık bulmasını sağlamak, sürekli muhatabını suçlayarak mümkün olmuyor. CHP, mevcut avantajlarını kullanarak ülke gündemini belirleyeceğine, kendi içinde çıkan, daha doğrusu çıkardığı ayrışmaların sebebini iktidar olarak göstermeyi tercih ediyor.

Bunun kimi avantajlı kıldığı çok açık değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar