1. YAZARLAR

  2. Mehmet Ocaktan

  3. Çözümü sadece Bahçeli ve Öcalan mı istiyor?
Mehmet Ocaktan

Mehmet Ocaktan

Çözümü sadece Bahçeli ve Öcalan mı istiyor?

A+A-

İnanıyorum ki terörden dolayı yıllarca büyük acılar yaşamış, evlatlarını kaybetmiş bir ülkede ‘Terörsüz Türkiye’ hayaline inanmayan bir tek kişi bile yoktur.

Yeter ki memleketin en temel sorunu konusunda iktidar dahil, bütün siyasi aktörler meselenin çözümü konusunda toplumu ikna edecek bir samimiyeti ve iradeyi ortaya koyabilsinler.

Bilindiği gibi MHP lideri Devlet Bahçeli 22 Ekim’de, yüz yıl düşünsek hiçbirimizin aklından bile geçmeyecek bir şekilde cesur ve ezber bozan açıklamalar yaptı ve hepimizi ters köşeye yatırdı.

İlk elde inanmakta zorlandık. Bahçeli’nin niyetini sorguladık ama o her hafta çıtayı biraz daha yükseğe taşıyarak bizi şaşırtmaya devam etti. İlk yaptığı çağrıda Öcalan’ın Meclis’e gelip DEM grubunda konuşma yapmasını istemiş ve aynen şunları söylemişti: “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.”

Sonunda Öcalan çağrıya uydu ve PKK’nın kendini feshetmesi talimatını gönderdi. Kandil de birtakım gerekçeler ortaya sürmekle birlikte Öcalan’ın talimatına uyup örgütü feshedeceğini açıkları.

Bahçeli de aynı şekilde başlattığı süreci, şimdi de hiçbir sapma göstermeden ısrarla sürdürmeye devam ediyor. Öyle ki Bahçeli süreci daha da hızlandırmak için neredeyse her gün bir DEM milletvekilini ve de Selahattin Demirtaş’ı arayarak hal hatır soruyor. Genel olarak bakıldığında, çözüm meselesi sanki adım adım ilerliyormuş gibi bir görüntü var. Ama meseleye daha yakından bakıldığında, aslında henüz somut olarak atılmış tek bir adım bile yok. Evet Bahçeli ve Öcalan ekseninde yürüyen bir süreç var ama iktidar anlamında bu sürecin kesinlikle bir sahibi yok.

Oysa bütün dünya örneklerinden biliyoruz ki; terörün bitirilmesi ve barışın sağlanması gibi hayati meselelerde, esas sorumluluk icraat makamında olan iktidarlara aittir.

Ancak şu ana kadar iktidar, neredeyse her gün Bahçeli’ye övgüler dizmenin dışında hiçbir somut adım atmadığı gibi, sürecin nasıl ilerleyeceğine ilişkin en küçük bir işaret bile vermiş değil. Öcalan’ın Kandil’e fesih talimatı sonrasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı en net açıklama şöyle: “Terör örgütünün bir dönem istismar aracı olarak kullanıldığı bahanelerin hepsi ya ortadan kalktı ya da çözüldü. Sayın Devlet Bahçeli’nin cesur inisiyatifiyle başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen terörsüz Türkiye çabalarında dün itibarıyla artık yeni bir safhaya geçilmiştir.”

Cumhurbaşkanı ilk günden bu yana, hemen her konuşmasında benzer değerlendirmeleri yapıyor ama iktidarın süreci nasıl yöneteceğine ilişkin asla somut ifadeler kullanmıyor. İşin daha da tuhaf olan tarafı, MHP lideri daha dün yaptığı açıklamada “DEM Parti’nin sağduyulu, soğukkanlı, sıcak mesajlarının yanı sıra tutarlı ve istikrarlı adımları”ndan da övgüyle söz ederken iktidar DEM belediyelerine kayyım atamaya tam gaz devam ediyor. Bu görüntüye bakarak söylemek gerekirse AK Parti kesinlikle bu çözüm adımlarının ortağı değil.

Unutmayalım, iktidarın perde arkasından konuştuğu hatta bazen tümden ortadan kaybolduğu bir atmosferde bir ‘çözüm’den bahsetmek mümkün değildir. Mesela Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı ilk çağrıda “Örgütün lağvedildiğini haykır, ‘umut hakkı’nın yasallaşmasının önü ardına kadar açılsın” vaadi vardı. Eğer iktidar sürece gerçekten inanıyorsa, çıkıp Öcalan’a “umut hakkı”nın tanınması konusunda ne düşündüğünü net olarak açıklamalıdır.

Maalesef aylardır toplum, iktidarın hiçbir şekilde sahiplenmediği hatta kıyısından bile geçmediği hayali bir sürece inandırılmaya çalışılıyor. Acaba iktidar, uzaydan birilerinin gelip Bahçeli’nin başlattığı süreci hayata geçirmesini bekliyor olabilir mi?

Umarız böylesi bir absürtlükle karşı karşıya değilizdir.

Lafı hiç dolandırmadan söyleyelim. Asgari ücreti, emekli maaşlarını, zamları kim belirliyorsa ve ülke yönetimine ilişkin bütün kararları kim alıyorsa, bu süreci yürütme sorumluluğu da ona aittir.

İktidar, çözümle ilgili adımları görmezden gelip etrafından dolaşmayı pek seviyor ama bu durumu eleştirenleri “Terörün sona ermesine karşı mısınız, akan kan durmasın mı?” şeklindeki ifadelerle suçlamayı da ihmal etmiyor.

Muhtemelen iktidarın, sürecin akıbeti konusunda endişeleri var. Bu yüzden de çok net bir karşı duruş ortaya koymadan şimdilik durumu idare etmeye çalışıyor. Ama unuttuğu bir şey var. Bu mesele ‘göklerden gelen bir kararla’ çözülemeyeceğine göre, elini taşın altına koymadan başarı sağlamak mümkün olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar