
Dem Parti:İktidardan ve devletten atılmış somut bir adım göremiyoruz
.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, çözüm süreciyle ilgili “Ne yazık ki mevcut iktidar, bu konuda henüz önemli bir adım atmış değil. DEM Parti olarak gece, gündüz çalışıyoruz. Ama henüz iktidardan ve devletten atılmış bir somut adım göremiyoruz” dedi.
Tülay Hatimoğulları, DEM Parti il eş başkanları toplantısının açılışında konuştu.
Hatimoğulları, iktidarın, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısına yönelik hiçbir adım atmadığını belirterek, şunları söyledi:
"Henüz iktidardan ve devletten atılmış bir somut adım göremiyoruz"
“Çağrının arkasında olduğumuzu defaatle ifade ettik. Ne yazık ki mevcut iktidar, bu konuda henüz önemli bir adım atmış değil. Her kesimin sahiplendiği bu çağrının yaşam bulabilmesi için gerekli olan siyasal, yasal ve toplumsal zeminin oluşmasıyla ilgili DEM Parti olarak gece, gündüz çalışıyoruz. Ama henüz iktidardan ve devletten atılmış bir somut adım göremiyoruz.
"Üçüncü dünya savaşı olasılığı hiç de zayıf değil"
7 Eylül’de, İsrail’in Filistin’i işgaliyle başlayan süreç, Rusya-Ukrayna Savaşı, Lübnan, Irak, Yemen, İran’daki gelişmeler ve en son Suriye’de yaşanan önemli gelişmeler... Bütün bunlar bizzat Türkiye’yi, bizleri, bu salonda oturan her insanı tek tek etkilemektedir. Bu yaşanan gelişmeler birbirinden asla bağımsız değildir. Trump’ın en son yaptığı açıklamayla birlikte, ticaret savaşlarına yeni bir boyut kazandırdığını görüyoruz.
Çin’e uygulanan politikadan kaynaklı Çin’in de sessiz durmadığı, derinden ve sessiz bir şekilde hem ticari, hem askeri, hem siyasi anlamda bütün dünyadaki siyasal gelişmeleri ve toplumsal gelişmeleri doğrudan etkileyecek gelişmelerle şu an karşı karşıyayız. Üçüncü dünya savaşının arefesindeyiz. Üçüncü Dünya Savaşı’nın gerçekleşme ve yayılma olasılığı hiç de zayıf değil.
"Türkiye’de çok ciddi bir kaos yaşanıyor"
Hatimoğulları, Türkiye'de adaletsiz bir politika işlendiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye’de çok ciddi bir kaos yaşanıyor. Türkiye’deki siyasal gelişmeleri ne Suriye’den ne Orta Doğu’dan ne dünyadan bağımsız olarak ele alamayız. Türkiye, uzun zamandır çok derin bir ekonomik krizle karşı karşıya. Aynı zamanda demokrasi, yargı krizde, özgürlükler can çekişiyor. Hal böyleyken, bizler de bir umut ışığı olarak ortaya çıkan Sayın Öcalan’ın çağrısının hak ettiği biçimde, mevcut iktidar ve devlet tarafından henüz yeterince karşılık verilmediğini görüyoruz ve bunu doğru bulmuyoruz. Bizler, demokratikleşme beklerken, barışla ilgili adımların atılmasını beklerken, İmralı koşullarının düzeltileceğini beklerken, yani özetle demokrasi adımlarının atılmasını beklerken, ne ile karşılaştık? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın içinde olduğu çok sayıda belediye yöneticisine dönük bir operasyonla karşılaştık. Bu operasyonun akabinde Türkiye’nin dört bir yanında, başta gençler ve kadınlar olmak üzere insanlar Türkiye’de bugüne kadar yaşanmış en önemli sivil itaatsizlik eylemleriyle demokratik haklarını kullandılar. Gençler, üniversiteleri boykot etti. Aynı zamanda, ürünlerle ve alışverişle ilgili gerçekleşen bir boykot oldu. Bu çok önemli bir gelişmedir. Toplum, iktidarın gittikçe otoriterleşen yaklaşımına rızalık vermediğini bu demokratik çıkışlarıyla göstermiştir. Ama iktidar bu çıkışlara nasıl yanıt verdi? Bunları anlayacağı yere, bunun sosyolojik, iktisadi, siyasi, özgürlükler bağlamındaki talepler manasında demokratikleşme talebi bağlamında ele alacağı yere ne yaptı? Daha fazla gaz, jop ve yargı sopası kullandı. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Biz bu yaklaşımı, barış ve demokratik toplum çağrısı için de bir sabotaj olarak değerlendirmekteyiz. Siyaset, yargı, hukuk ve adalet adeta enkaz altında. Bizler, bu enkazdan kurtulmak zorundayız.
"Özgür çalışma ve yaşam koşulları en hızlı şekilde oluşturulmalıdır"
İmralı’da Sayın Öcalan’ın tecridinin devam ettiğini altını bir kez daha çizmek istiyorum. Özgür çalışma ve yaşam koşulları, ne olursa olsun en hızlı şekilde oluşturulmalıdır. Bu sürecin adına hem 'diyalog' diyeceksiniz hem de diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olacak, bu olmaz. Yani, bu dönemde diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olamaz.
Bizlerin, özellikle Orta Doğu Suriye’de ve dünya ölçeğinde yaşanan bu gelişmeler ışığında Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının, Türkiye’nin iç barışı oluşturmak için ne kadar önemli olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Bu çağrı sadece Kürt halkı için değil, Türkiye’de yaşayan 85 milyon yurttaşın taleplerine karşılık verecek bir çağrıdır. İnsanlar aç, yoksul. Daha dün elektriğe yüzde 25, doğal gaza yüzde 20 zam geldi. İnsanlar, geçirdikleri Ramazan Bayramı’nda bir kilo çikolata dahi alamaz bir düzeyde. Bu çağrı, aynı zamanda Türkiye’deki işçiler, emekçiler, yoksullar, Alevi’ler, ezilen ve sömürülen bütün kesimler içindir.
"Ortak karar alabilecek bir komisyon oluşturulmalıdır"
Barışa herkes hazır. Türkiye’deki muhalefetten tutun da birçok kesime kadar herkes hazır. Meclis'te somut adımların atılması çok önemlidir. Bunlardan en yapılabilir olanı, acil bir şekilde ortak karar alabilecek bir komisyonun oluşturulmasıdır.
Şu bilinmeli ki oyalama siyaseti, zamana yayma siyaseti hiç kimseye kazandırmaz, 85 milyon yurttaşımıza kaybettirir. Bizler, bütün dünyada bu kadar ciddi değişimler yaşanırken, küresel sistemlerin kendini yeniden inşa etmeye, yapılandırmaya çalışırken halklar, ezilenler ve sömürülenler cephesinde yer alan DEM Parti olarak biz de aynı kalamayız. Bizlerin de yepyeni bir örgütlenme hamlesi içine gireceğimizi buradan belirtmek isterim. Her şey değişirken aynı mücadeleye yol ve yöntemleriyle değil, onları daha fazla geliştiren, daha fazla sıçratan bir adım atmak durumundayız. Bu nedenle Sayın Öcalan’ın da belirttiği gibi bizler demokratik siyasette daha fazla örgütlenmemiz gereken bir evreden geçiyoruz. Halklar, Kürt halkı, Alevi toplumu, farklı halklar ve inançlar, işçiler, emekçiler ve yoksullar, kadınlar, gençler nezdinde bizler daha çok örgütleneceğiz.”
rudaw
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.