Demokrasiye ihanet ya da celladına aşık olmak…
Demokrasinin içine zehirli virüsler zerk eden Trump’ın yeniden Amerikan başkanı seçilmesi, insanlığı bekleyen en büyük tehlikenin, demokrasinin içten çökertilmesi olduğu gerçeğini bir kez daha somut olarak ortaya koymuş oldu.
Kuşkusuz Trump meselenin sadece görünen yüzü, 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde önümüzde duran esas tehlike; demokrasinin ahlaki bir meşruiyet krizi yaşıyor olmasıdır.
Yüzyıllar içinde insanlık hafızası krallıklara, diktatörlüklere, tiranlara tanıklık etti. Dahası, 20. Yüzyılda faşist ve komünist diktatörlerin, toplumlarına yaşattıkları acıların üzerinden henüz bir yüzyıl bile geçmedi.
Ama talihsizliğe bakın ki tarihin arşivine kaydedilen büyük acılardan sonra, demokrasiyle kazandığı hukuk güvencesi, temel hak ve hürriyetlerine rağmen, adeta bir akıl tutulması yaşayan insanlar bugün, despotizme kapı aralayan otokratlara, tek adam yönetimlerine sevdalanıyorlar.