
“‘Derin Güçlerin’ Sürece Operasyon Yapma Kabiliyetleri Artık Yok”
Kürt sorununun çözümünü istemeyen devlet içindeki derin kliklerin operasyonları oldu geçmişte. Ancak tasfiye oldular devletten. Bu kez o boyutta operasyonlar yapacak klikler yok. Ama yine de provokasyonlara dikkat etmek lazım. Kritik aşamada kamuoyunun de
Mülakat: Cihat Arpacık
2013’te büyük beklentilerle başlayan Çözüm Süreci akamete uğrayınca ülkenin içine girdiği “dar koridor” hem süreci yürütenleri hem de çözüm beklentisinde olanları travmalarla dolu yeni bir “sürece” taşıdı. Kayyımlar, gözaltı ve tutuklama dalgaları ile sınır ötesi operasyonların damga vurduğu “ara dönem”in bir “Çözüm Süreci 2.0”ı beslediğini ise çok az kişi düşünüyordu. Yeni sürecin işaret fişeğini belki de en beklenmeyecek isim olan MHP lideri Devlet Bahçeli attı. Öcalan, kendi kurduğu örgütün “anlam yoksunluğu” yaşadığını ve kendisini feshetmesini istedi. Türkiye bu açıdan tarihi bir dönemeçten geçiyor ve silahlara veda umudu hiç olmadığı kadar diri. Her detayı anlaşılıp analiz edilmesi gereken sürecin geldiği ve yakın zamanda geleceği yeri uzun süredir Kürt Meselesi üzerine çalışan gazeteci Dr. Ecevit Kılıç’la konuştuk.
Süreçte bir tıkanma var mı?
Aslında önceki çözüm çabaları ve girişimleriyle kıyasladığımızda hayli ketum süreç. Bu ketumluk tek taraflı değil, yani sadece devlet kanadında yok, Kürt siyasetinde de var. O nedenle sürecin son durumuna ilişkin tarafların açıklamalarına bakarak akıl yürütüyoruz, bilgi kırıntılarından analiz yapıyoruz. Oradan hareketle süreçte bir tıkanma yok diyebiliriz. Özellikle DEM’in İmralı Heyeti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesinden sonra sürecin daha pürüzsüz gittiğini öngörebiliriz. Sürecin beklenen asıl adımını PKK’nın kongresini toplayıp kendisin feshetmesi olarak kabul ettiğimizde bir aylık bir gecikme var.
Peki, örgüt kongresini ne zaman ve nasıl toplayacak? Konuşulan tarihler ne kadar doğru?
Muhtemelen bu ayın son günleri veya Mayıs ayının ilk günleri. Temel kaygı güvenlik PKK açısından. Bunu da sık sık dile getiriyorlar. Bahçeli’nin “Malazgirt’te yapın” sözleri metafor içerse de bir anlamda devlet aklı açısından güvenlik garantisi olarak kabul edilebilir. Oslo görüşmeleri sırasında yaşanan bir örnek var. 2008 yılının son günlerinde Oslo’dan yapılan görüşmelere katılan örgüt yöneticilerinden Mustafa Karasu ve Nuriye Kespir’e ertesi gün hava operasyonu yapılıyor bir klik tarafından. Devletin bilgisi dışında, devlet içindeki bir klik tarafından. O noktada Murat Karayılan da varmış. Beş PKK’lı yaşamını yitiriyor. Öcalan da İmralı’daki en son görüşmede yeğeni Ömer Öcalan’a “Herkesin kendi güvenlik tedbirini alması gerekiyor, burası Ortadoğu” diyor. Ancak görünün şu ki; kongre için en güvenlikli ve akla yatan yer Bafel Talabani’nin yönetimindeki bir kent. Hem Talabani hem de Barzani gözlemci olarak katılabilir kongreye. Bu bir anlamda güvenlik sorununa da güvence demek.
Öcalan’ın kongreye katılımı olur mu, olursa nasıl bir yöntemle?
Yer yer Kürt siyasi hareketinden kongreyi Öcalan’ın yönetmesi yönünde istek ve çağrılar geliyor. Fiziki olarak zaten bunun bu koşullarda mümkün olmadığı ortada. Uzaktan, yani internet üzerinden bir katılım olabilir mi sorusu akla geliyor. Muhtemelen Öcalan’dan toplanan kongreye bir video mesaj gidecektir. Bahsettiğiniz 40 yıllık bir örgüt… Silah bırakma kararı, dahası fesih kararı için fiziken kendisi olmasa da görüntüsünün yer aldığı, kendi sesiyle seslendiği bir mesaj motive edici olacaktır örgütün yönetimi için. Ama son günlerde Öcalan’ın kongreye fiziki veya internet üzerinden katılmasından daha başka bir şey öne çıkıyor. Öcalan’ın İmralı’dan kongreye giden süreci yönetmesi. Örgütün kendisini feshedeceği bu süreçte ve sonrasında Öcalan’ın örgütle iletişimi sistematik olarak nasıl olacak? Buna tam bir çözüm bulunmuş değil. Daha doğrusu tam bir uzlaşı yok. Ancak görüşme trafiğinde yeni bir süreç geliyor. Sayıları 10-15 arasındaki gazetecilerin gruplar halinde İmralı’ya gitmesi söz konusu. Yine İmralı heyeti dışında DEM’li vekillerden oluşan heyetlerin gidip gelmesi planlanma dahilinde. Hatta diğer partilerden de isteyen vekil ve yöneticilerin gidip Öcalan ile görüşme durumu var.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER’İN YERİNE HEYETE DAHİL OLACAK EN GÜÇLÜ İSİM CENGİZ ÇİÇEK, DEM’DEKİ BİR TÜRK VEKİL DE DAHİL OLABİLİR
Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığının ağırlığı ve iyileşme süreci dikkate alındığında yeni İmralı Heyeti nasıl şekillenir?
Pervin Buldan, Ahmet Türk ve Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyetin gerçekten özgül ağırlığı ve temsiliyet düzeyi yüksek. Önder’in yerine İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek en güçlü isim. Öcalan’ın çağrısı öncesinde de İmralı’ya giden geniş heyette yer alıyordu. Hem Öcalan’ın avukatıydı hem de Kürt sorununun teorik kısmına da çok hâkim. Ancak Türk bir isim düşünürlerse parti içinde başka bir isim dahil olabilir. Ahmet Türk’ün de geçmişten gelen ve bilinen rahatsızlıkları var. İmralı’ya gidip gelmesi problem olabilir kendisi açısından. Muhtemelen bundan sonra İmralı’ya gidip gelecek heyette Öcalan’ın avukatları da sürekli yer alacaktır. En son görüşmede Faik Özgür Erol’un yer alması gibi.
Gazeteci – Dr. Ecevit Kılıç
DEM’li Grup Başkanvekilleri ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç arasında yapılacak görüşme beklenen yasal düzenlemeler için mi? Neler çözülmüş olur bu görüşmeyle?
DEM ile Adalet Bakanı arasında yapılacak görüşme bir tür çözüm sürecinin mayınlı alanını temizleme görüşmesi. Hasta hükümlülere ve infazı yakılarak şartlı salıverme koşullarından yararlandırılmama durumu bu görüşmede çözülebilir. En önemlisi de demokratik alanda siyaset yaptığı halde cezaevinde olanların durumu da bu görüşmede çözülebilir. Yani Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ gibi siyasetçilerin içeride olmaları sorununa formül çıkabilir bu görüşmede. Yasal düzenlemeler bakımından süreci ikiye ayırabiliriz. İlk aşama sinematik deyimle silahlara veda. Bunu sağlayacak ceza ve infaz kanunlarındaki değişiklikler. İkincisi aşamada ise Kürt sorununun çözümü var. O da aleni bir şekilde yeni anayasa sürecine havale edilmiş durumda.
İlk aşamadaki yasal düzenlemelerle ilgili nasıl bir planlama olabilir?
Silah bırakma ve fesih kararı alındığında PKK yönetici ve mensuplarının durumu ne olacak? Bu soru ana soru. Devlet kanadı burada geçmişteki Pişmanlık Yasası’nın veya benzeri bir durumun uygulanmasını istiyor olabilir. Ancak o tür yasalarda pişmanlıktan yararlanan kişinin örgüt, yöneticileri ve mensupları hakkında detaylı bilgi verme koşulu var. Ancak böyle bir dönemin ruhuna aykırı bu tür yasalar. Barışın veya ortak yaşam, ortak gelecek amacıyla yapılan bu sürecin felsefesine de uymuyor. Hem bazı ceza hem infaz kanunlarında değişiklik getiren bir paket olması daha muhtemelen. O nedenle ilk aşamadaki yasal düzenlemeler Kürt siyasi hareketinin silahlı ve cezaevindeki mensuplarını kapsayacaktır. Hiçbir eyleme katılmayan ve haklarında herhangi bir cezai dosya bulunmayanların sosyal yaşama katılmalarında bir sorun yaşanmaz. Hâlihazırda dosyaları bulunanların ne kadar yurt dışında kalacakları ve sonrasında Türkiye’deki yaşama hangi koşullarda dahil olacakları düzenlemenin ayrı bir maddesi olur. Belki de en önemlisi ve biraz da sancılı olacak olan başlık; örgütün tepe ve ara yöneticilerinin geleceği. Bu isimlerin 3-7 yıl arası gibi bulundukları ülkede yaşamaları, sonrasında Türkiye’deki hukuki yaşama dahil olmaları önemli bir başlık olarak duruyor. Örgüt üyeliği veya yöneticiliği suçlarından cezaevinde bulunanlar için suçun yatma oranının düşürülmesi çözüm olabilir.
Öcalan’ın durumu ne olacak, onun için nasıl bir yasal düzenleme gerekiyor?
Öcalan’ın durumu daha kolay. Devlet Bahçeli’nin de süreci başlattığında ilk açıkladığı umut hakkı var. Neden kolay, çünkü AİHM’in 2014 yılında verdiği bir karar var. Mahkeme, Öcalan’ın şartlı salıverme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmesini umut hakkı bağlamında AİHS’ye aykırı bulmuştu. Zaten Türkiye taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereği AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü. Yapılacak bir değişiklikle hem bu yükümlülük yerine getirilmiş olur hem de sorun çözülür. İlgili yükümlülükte “İnfazın 25’inci yılında şartla salıverilme değerlendirme konusu yapılır” diyor. Bu da kolaylaştırıcı kriter haline geliyor. Çünkü bir düzenleme yapılması durumunda 15 Temmuz darbe girişimine katılanların da bundan hemen yararlanabileceği kaygısı dile getiriliyor. Bu kriter yakın zaman için bu kaygıyı giderici bir unsur.
Abdullah Öcalan ev hapsine çıkar mı, çıkmaz mı?
Kendisinin de yakın zaman için böyle bir şey istemediği açıklandı. İmralı açık bir cezaevi haline getirilebilir ama. Öcalan’ın zaten bulunduğu koğuş eskisi değil. Eskiye oranla daha geniş ve biraz daha rahat bir yerde kalıyor şu anda. Ancak İmralı’daki mevcut yapılardan birinin yeniden düzenlenmesiyle oraya yerleştirilmesi ve adada bir ev hapsi koşullarının yaratılması olanaklı. Yani örgütün fesih kararından sonra İmralı açık bir cezaevi veya ev hapsi koşullarına getirilebilir. 30 yıla veya 20 yıla mahkûm edilen örgütten belli isimlerde İmralı’ya nakledilebilir.
“VAZGEÇME” EŞİĞİ AŞILDI
Geçmişte Oslo ve Çözüm süreçlerini bitirmeye yönelik operasyonlar yapıldı. Bu kez de böyle bir ihtimal var mı? Ya da buradan geri dönüş olur mu?
Kürt sorununun çözümünü istemeyen devlet içindeki derin kliklerin operasyonları oldu geçmişte. Ancak tasfiye oldular devletten. Bu kez o boyutta operasyonlar yapacak klikler yok. Politik olarak karşı olan klikler var, yok değil. Ama operasyon yapacak güçte değiller. İkincisi, geçmişte buna karşı olan büyük devletler, büyük güçler de Ortadoğu’da oluşan yeni dengeler gereği süreci destekliyor. Bakın bir önceki çözüm sürecinin bitmesinin nedeni Suriye’de orta çıkan tabloydu. Şimdi yeni bir sürecin başlaması da aynı yerle ilgili. Suriye’de özellikle SDG’nin bulunduğu alan ve çevresinde saha oturmaya başlandı. SDG ile Suriye yönetimi arasındaki 8 madde sahada kolayca uygulanıyor. Afrin normalleşiyor, Halep normalleşiyor. Ama yine de süreçte provokasyonlara dikkat etmek lazım. Kritik aşamada kamuoyunun desteğini tersine çevirmek amacıyla provokasyonlar yapılabilir. Geri dönüş de mümkün değil. İki taraf için de vazgeçme eşiği aşıldı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.