1. YAZARLAR

  2. Mensur Akgün

  3. Doğru yerden başlandı…
Mensur Akgün

Mensur Akgün

Doğru yerden başlandı…

A+A-

Trump Yönetiminin Ukrayna ve Avrupa’yı dışlayarak Rusya ile müzakerelere başlaması Avrupa’da da Amerika’daki muhalif çevrelerde de eleştiri konusu oldu. Devre dışı bırakılan ve kalbi kırılan Avrupalı liderler Paris’te Macron’un inisiyatifiyle toplandı. Ukrayna Cumhurbaşkanı kendince haklı nedenlerle bizsiz barış olmaz benzeri açıklamalar yaptı. Dün de bilindiği gibi Ankara’yı ziyaret etti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü.

Ancak Trump Yönetimi bu kez doğru olanı yaptı. Çünkü savaş her ne kadar Ukrayna toprakları üstünde ve hakkında olsa da sebebi Amerika’nın yayılmacılığıydı. Rusya’yı tehdit eder biçimde etki ve kontrol sahasını genişletmeye çalışması yüzünden çıkmıştı. Üstelik de savaşı neredeyse fiilen yöneten, yönlendiren Amerika ve onun karşısında Rusya’ydı.

Rusya 24 Şubat 2022’de harekatını başlatmadan önce Ukrayna’ya değil NATO ile Amerika’ya nota vermiş, taleplerini dillendirmişti. Mart 2022’deki İstanbul müzakerelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının sebebi de Amerika ve onun arkasına sığınarak hala büyük devlet gibi davranan İngiltere’ydi. Yani Ukrayna’da barış olacaksa birbirine güvence vererek uzlaşması gerekenler Amerika ve Rusya’dan başkası değildi.

Trump baştan itibaren bu gerçeği gördü, ülkesinin Rusya’ya karşı verdiği yıpratma savaşının risklerini de dikkate alarak bunu bitirecek adımları atmaya karar verdi. Avrupalıların müzakerelere gölge düşürmemesini sağlamak ve belli ki biraz da onları aşağılamak, hadlerini bildirmek için ilk buluşma yeri olarak -çoğu askeri- milyar dolarlık malzeme satacağını düşündüğü, Filistin sorunu çözülmeden İsrail’le barıştırmayı aklına koyduğu Suudi Arabistan’ı seçti.

Eğer iki ülke anlaşabilirse, Trump ve Putin 1938 Hitler-Chamberlain örneğini farklı biçimlerde de olsa tekrarlamazsa, Ukrayna’daki savaşın bitmesi, Ukrayna ile Rusya’nın anlaşması çok daha kolay olacağa benzer. Büyük olasılıkla Ukrayna vereceği toprak tavizi karşılığında güvenceler elde eder, ülkesi hukuken de bölünür ama geri kalanını korumak imkanına kavuşur. Zaten görev süresi çoktan bitmiş olan Zelenski de ilk seçimlerde yerini bir başkasına bırakır.

Bizim açımızdansa kuzey sınırlarımızdaki istikrarsızlık biter, müttefiklerin koyduğu keyfi yaptırımlara uyun baskısı sona erer, Ukrayna ve Rusya ile olan ilişkilerimiz daha da normalleşir. Güvenlik açığı kapanmayacak olan Ukrayna Türkiye’ye daha fazla yaslanır, daha çok fırkateyn, daha çok zıhlı araç ve dron alır. Savaşın tırmanma ve ittifak üyeliğimiz yüzünden bizi de içine çekme riski azalır. Kazayla dahi olsa nükleer bir felaketin yaşanması önlenir.

Ama doğal olarak bunların hiç biri ben yaptım olduğu mantığıyla gerçekleşmez. Amerika-Rusya uzlaşması taraflardan birinin, özellikle de Amerika’nın ve genelde Batı’nın zafiyeti olarak görülürse bu savaş bitse dahi yenisi başlar. Ne de olsa dünya siyaseti boşluk kaldırmaz. Dün Amerika’nın suistimal ettiği zafiyeti yarın Rusya suistimal eder. Bölgesel bir savaş verilen tavizlerle sonlandırılırken küresel olanın çıkmasına yol açar.

Tüm bu ve benzeri nedenlerle barışın iyi kurgulanması, görünebilir bir gelecekte Ukrayna’nın daha fazla baskı altında kalmaması, kimsenin oyun bozanlık yapmaması için etkin mekanizmaların kurulması şart. Ben iki tarafla da en zor şartlar altında dahi ilişkilerinin niteliğini koruyabilen Türkiye’nin bu mekanizmaların kurgulanmasında rol oynayabileceğine, aklı başında Avrupa ülkelerini barış sürecinin inşasına katabileceğine inanıyorum.

Fakat bu savaşın son savaş olacağını hiç mi hiç sanmıyorum. Bana kalırsa ne Rusya rahat duracak, ne de İngiltere, Fransa ve onların başka bazı ad hoc müttefikleri Rusya’yı rahat bırakacak. Bizim de her an çıkabilecek yeni bir krize, hatta savaşa hazır olmamız, barışı korumak için asker göndermek başta olmak üzere herhangi bir taahhütte bulunurken siyasi esnekliğimizi zorlamayacak olanları seçmemiz gerek diye düşünüyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar