1. YAZARLAR

  2. Ahmet Taşgetiren

  3. Erdoğan’ın bilgisi dahilinde mi?
Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Erdoğan’ın bilgisi dahilinde mi?

A+A-

Ekrem İmamoğlu’nun diploması ile ilgili tartışmalardan bahsediyorum.

-Acaba o iş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dahilinde mi ilerliyor?

Bilmemesinin imkânsız olduğunu herkes bilir. O, memleketin Cumhurbaşkanı ne de olsa. Olan biten her şey, memleket için bir kıymet-i harbiyesi varsa onun bilgisi dahiline girer.

İmamoğlu ismi ise epeyce bir zamandır onu ilgilendiriyor. İstanbul’a başkan oldu. İstanbul Erdoğan’ın göz bebeği idi. İstanbul’u alan Türkiye’yi alırdı, İstanbul’u kaybeden de Türkiye’yi kaybederdi.

Neden?

İstanbul memleketin dev bir minyatürü idi. Her şehir vardı İstanbul’da, her kültür, her mezhep, her etnisite vardı.

İstanbul, hadi diyelim, Erdoğan’ın değer dünyası için de emsalsizdi.

Ama işte, 2019’da, bütün karşı gayretlerine rağmen üst üste iki defa kaybetmişti İmamoğlu karşısında. Seçim kendisini seçtirmek için değildi, ama en azından İmamoğlu’na bırakmamak için adeta şahsi mesele haline getirmişti.

Sonra 2024’te kaybetmişti. Üstelik oy farkı büyüyerek. Ve üstelik Erdoğan’ın 2019’un da stresiyle yürüttüğü kampanyaya rağmen…

Erdoğan İstanbul’da yola çıkıp tüm ülkenin yöneticisi haline gelen birisi olarak, İmamoğlu’nun yürüyüşünün nereye doğru olduğunu görebilecek tecrübeye sahipti.

İşin ilginç yanı, o görevde halen kendisi vardı ve “emr-i hak vaki oluncaya kadar memlekete hizmet” arzusundaydı.

Tabii ki memlekete hizmetin Cumhurbaşkanlığından farklı başka yolları da vardı. Ama meselâ, son zamanların başat karakteri Bahçeli, onun Cumhurbaşkanlığına devamını memleketin beka sorunu ile eşdeğer görmekteydi.

Yasalar içinde yol bulup üçüncü, bir rivayete göre dördüncü defa Cumhurbaşkanı olabilir miydi?

Onun yolları aranıyordu ama, yasal engellerden başka bir engel daha vardı:

Ekrem İmamoğlu’nun muhtemel adaylığı.

Kahrolası anketler, İmamoğlu’nu favori gösteriyordu.

“İstanbul yenilgileri” de bir kâbus gibi siyasi hesapların geleceğini karartıyordu.

İmamoğlu için dâvâlar, dâvâlar, dâvâlar açıldı.

Acaba bunlar Erdoğan’ın bilgisi dahilinde miydi?

Ne münasebet, bu ülkede yargı bağımsızdı.

25 yıla kadar ceza istenen, peşinden siyasi yasak getirecek olan dâvâlar İmamoğlu’nun önünü keser miydi?

Bu dâvâlar İmamoğlu’nun halkla ilişkilerini daha etkili hale getirmez miydi? Halk bu dâvâları Erdoğan’ın “Endişe” hanesine yazmaz mıydı? Erdoğan gibi bir ismin rakibini sandıkta yenmek yerine, bir dönem kayıt-dışı siyasetin kendisini de hırpaladığına benzer işlere girdiği algısı oluşmaz mıydı? Ya böyle bir algı, İmamoğlu’na prim olarak geri denerse ihtimalini bile görmezden gelmek, yine halk nezdinde eksiye yazılmaz mıydı?

İmamoğlu meydanlarda deyim yerindeyse “kükrüyor!” 12 Mart Muhtırasını püskürtmek için meydanlara çıkan ve otobüs üzerinde halka doğru eğilerek bağıran Demirel’i oynuyor sanki.

İmamoğlu meydanlarda “dâvâlar” üzerinden “sörf” yaparken bu defa “Diploma” meselesi gündeme geldi. Acaba diplomadan vurulabilir miydi İmamoğlu?

Diploma meselesi Erdoğan’ın da önüne çıkarılan bir engeldi. O zaman o engeli “Ecinniler” çıkarmış olmalıydı.

Bizde birileri, başka odaklardan güç alan birileri birisine taktı mı, devletin orasını burasını harekete geçirebilir. Erdoğan için de “Muhtar bile olamaz” manşetleri böyle süreçlerde atılmış, diplomasının olmadığı iddiaları da böyle gündem olmuştu.

Kendisi sistemin bu çarpıklıklarını görmüş, bedelini ödemiş birisi olarak gün gelip kendisini böyle operasyonlarla ilgiliymiş gibi gösterecek işlere izin vermez, diye düşünüyorsunuz. Ben de öyle düşünüyorum.

İmamoğlu’nun diplomasını iptal meselesi, onun adaylığını önleme hesaplarına bağlanıyor mu bağlanmıyor mu? O hesaplar, Erdoğan’ın girmesi muhtemel bir seçimde İmamoğlu’na bir kere daha kaybedebileceği ihtimali ile birleşmiyor mu? Beştepe’de böyle bir değerlendirme varsa, YÖK vs gibi kurumların oradan gelecek iradeye göre hareket edecekleri yaklaşımı ciddiye alınmaz mı? Burada benim sorduğum sorular, meselâ Beştepe’de sorulmaz mı?

“İmamoğlu seçime girerse mutlaka kazanır, onun için tek çıkar yol onu seçime sokmamak!”

Yürütülen operasyonlar başka türlü okunmuyor, bu o kadar açık ki, bunu görmemek ancak her şeyin göze alındığı durumlar için söz konusudur.

Halbuki halk nezdinde itibar kaybına sebep olan hususlar belirlenip, onların iyileştirilmesi noktasında çaba sergilense ve gidilecekse, “Hoş sadâ” bırakarak gidilse çok daha centilmence olacaktır.

Diyelim İmamoğlu tasfiye edildi, yerine Mansur Yavaş aday oldu ve İmamoğlu’na yapılanların da halktaki tepki birikimini arkasına alıp seçimlerde ipi göğüsleyecek isim oldu.… Onun için de mi bir diploma giyotini bulunacak? Bence yakışmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.