1. YAZARLAR

  2. Elif Çakır

  3. Erdoğan’ın büyük yanılgısı…
Elif Çakır

Elif Çakır

Erdoğan’ın büyük yanılgısı…

A+A-

İktidarın “CHP’ye kayyım atacağı” iddiasını ilk kez gündeme getiren Rasim Ozan Kütahyalı değildi, zaten bir süredir kamuoyunda konuşuluyordu. Dahası, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının tutuklanmasından tam tamına iki gün sonraki Saraçhane Mitingi’nde “kayyım atanması” ihtimalini ortadan kaldırmak için 6 Nisan’da Olağanüstü Kurultay kararı aldıklarını açıklamıştı:

“Atatürk’ün partisine kayyım atamak istiyorlar, CHP’ye kayyum atanarak bu seçimi engelleme hazırlıklarını da gördük ve bugün yaptığımız başvuruyu açıklıyorum. Partiyi olağanüstü kurultaya götürmek suretiyle kayyım girişimlerinin önünü kestiğimizi tüm Türkiye’ye ilan ederiz. Bu kötücül akla haydi işinize diyerek yolumuza devam ediyoruz.” (21 Mart)

Ne Beştepe’den “CHP’nin 38. Kurultayı iptal ediliyor, CHP’ye kayyum atanıyor, şeklindeki iddialar manipülasyondur” açıklaması geldi… Ne Adalet Bakanı’ndan “Bu iddialar dezenformasyondur, bu tür mesnetsiz iddialara itibar etmeyiniz” şeklinde bir beyan oldu. Ne de iktidarın ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’den “CHP’ye kayyım hem doğru değildir hem de mümkün değildir” itirazı geldi.

✰✰✰

Bilakis Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ertesi günü kurultay kararı alan CHP lideri Özel’e yönelttiği sorular, kamuoyunda CHP’ye kayyım iddialarını daha da pekiştirdi:

“CHP, bir avuç belediye soyguncusunu aklayan bir aparata dönüşmüştür. Milletin huzuruna çıkıp 'Sahtekarlık yoktur, hırsızlık yoktur, yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, irtikap, iltimas yoktur' diyemiyorlar. Sayın Özel neden korkuyorsunuz? Neden çekiniyorsunuz? Bu telaş, bu panik havası, bu saldırganlık niye? Daha düne kadar ‘şaibe yok’ diyordunuz. Daha düne kadar şeffaflıktan, dürüstlükten dem vuruyordunuz. Ne oldu da birden etekleriniz tutuştu, dizleriniz titremeye başladı. Şimdi kimi tasfiye edecek, kimi sırtından hançerleyeceksiniz? Alengirli yollarla şimdi kimin ayağını kaydıracaksınız? CHP sadece deveyi hamuduyla götüren haramilerin değil, marjinal sol örgütlerin de oyuncağı haline gelmiştir.” (22 Mart)

Toplumda CHP’ye kayyım atanacak kaygısını yaratan asıl beyan buydu.

Nitekim dün akşam Karar Tv’de ağırladığımız DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın şu sözleri onun da kanaatinin bu yönde olduğunu gösteriyor: “İstanbul’da İBB’ye ve CHP’ye kayyım atanacak olması uzak bir ihtimal değildi. Erdoğan iki şeyi görünce frene bastı. Birincisi ekonomi. İkincisi gençlerin tepkisi.”

Peki ne oldu da Rasim Ozan Kütahyalı’nın “CHP’ye kayyum atanacak” iddiasını yeniden gündeme getirmesi iktidarı bu kadar telaşlandırdı da peş peşe tekzip açıklamaları yapma ihtiyacı duydular.

Bu hadiseden iktidarın kendi adına çıkarması gereken bir tecrübe var, şapkayı önüne alıp bir düşünmesi, bir muhasebe yapması gerekiyor.

Diyelim ki “CHP’ye kayyım atama” fikri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aklının ucundan bile geçmedi ve bu iddia AK Parti iktidarına atılan büyük bir bühtan, yani büyük bir iftira...

İşte film tam da burada kopuyor, AK Parti açısından büyük dram da tam olarak budur.

Çünkü korkulması gereken iftiranın kendisi değildir, asıl korkulması gereken iftiranın yakışmasıdır.

CHP’ye kayyım atamak hukuken ve aklen ne kadar yanlış olursa olsun iktidara böylesi bir tavır yakıştırıldığı için toplumda büyük yankılara, tepkilere yol açtı. AK Partiye bunu yakıştırdığı için toplum bu ihtimali ‘satın’ aldı.

İmamoğlu’na peşpeşe açılan davalar, diplomasının iptali ve tutuklama kararları toplumda AK Partinin her türlü antidemokratik adımı atabilme potansiyeline sahip olduğu inancını pekiştirdi…

Soru şu:

İktidar sonradan peş peşe yaptığı “CHP’ye kayyım yok” açıklamalarıyla toplumu ikna edebildi mi?

Yoksa toplumda “Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ekonomiye ağır maliyetinin ardından CHP’ye kayyım atamayı göze alamadılar” inancı mı oluştu?

Benzer sorular çoğaltılabilir…

✰✰✰

Gelelim madalyonun öteki yüzündeki diğer soruya:

CHP’ye kayyım iddiaları CHP’nin bizzat kendisi tarafından duyurulduğunda tepki vermeyen iktidar neden sonradan telaşlı açıklamalarla bu iddiayı tekzip etti?.. AK Partinin evindeki hesabı çarşısına uysaydı, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ekonomiye eksi 50 milyar dolar maliyeti olmasaydı, piyasalar bu kadar sert tepki vermeseydi “CHP’ye kayyım iddiasını” tekzip etme ihtiyacı hisseder miydi?

Hazine ve Maliyle Bakanı Mehmet Şimşek’in iki yıldır dişiyle tırnağıyla toparladığı 50 milyar dolar bir ayda harcandı! Faiz indirimine başlayan Merkez Bankası yeniden faiz artırmaya başladı.

İmamoğlu’nun tutuklanmasının üzerinden bir ay geçti ama iktidar piyasaları sakinleştiremiyor.

Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt’ın 17 Nisan tarihli haberine göre Alman hükümeti, Türkiye’ye planlanan Eurofighter Typhoon savaş uçağının satışını onaylamaktan vazgeçti. Kararının nedeni İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve Türkiye’de demokrasinin gerilemesi olarak açıklanmış.

Türkiye’ye yatırımcı gelmediği gibi faiz için gelmiş olanlardan 7 milyar dolar da geri gitti.

Görüyor musunuz maliyeti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine ve partisine yaptığı en büyük kötülük toplumda yarattığı “antidemokratik bütün adımları gözünü kırpmadan atar” inancı oldu.

Bu kötülüğü ne ülkenin muhalif kesimi ne muhalefet partileri ne de dış güçler yaptı. Bu büyük kötülüğü AK Parti kendine kendi yaptı…

AK Parti iktidarından önce toplumda “dindarlar yolsuzluk yapmaz” şeklinde büyük bir güven vardı, dindarlar yolsuzluk yapmaz güvenini AK Parti iktidarı tarumar etti.

“Hukuk, adalet, demokrasi, yoksulluk, ekonomi, yozlaşma” endekslerinde Türkiye hiç bu kadar aşağılara düşmemişti, ülkemizin itibarı hiç bu kadar zedelenmemişti.

Yaptığı hukuksuzluklar, attığı antidemokratik adımlarla sadece kendisine değil bütün samimi, saf dindarlara zarar verdi. Vermeye de devam ediyor.

Erdoğan Türkiye’nin hukuk devleti endeksini yükselterek ülkeyi de kendini de düzlüğe çıkarmak yerine, muhalefeti bastırarak, özgürlükleri daha fazla kısıtlayarak, yargıyı daha fazla araçsallaştırarak iktidarını daha fazla güçlendireceğini sanıyor ve yanılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar