1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Fidan: Suriye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Fidan: Suriye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Fidan: Suriye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

“Suriye'deki yeni düzende artık hiç kimsenin 'ama'lı, 'fakat'lı ifadeler kullanma lüksü yoktur"

A+A-

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'de yerleşik ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının temsilcileriyle İstanbul'da bir araya geldiği toplantıda gündemi değerlendirdi.

Burada konuşan Fidan, bölgenin artık savaşlardan ve çatışmalardan yorulmuş durumda olduğunu belirterek, "Kalıcı barış, dayanışma ve işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Zamanın ruhu dayanışmayı, kalkınmayı, bölge kaynaklarını iyi kullanmayı ve işbirliğini artık zorunlu kılmakta." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin komşularıyla güçlü ortaklıklar kurmaya odaklandığını aktaran Fidan, Türkiye'nin birçok bölge ülkeleriyle ittifaklarını güçlendirmeye devam ettiğini, yoğun ve ön alıcı bir diplomasi trafiği yürüttüğünü, etkin ve saygın bir uluslararası aktör olarak öne çıktığını vurguladı.

Bakan Fidan, "İçinde bulunduğumuz konjonktürde Türkiye'nin atıl ve reaksiyoner bir dış politika izleme seçeneği yoktur. Bu nedenle güçlü dış politika araçlarımızla desteklenen dış politikamızı uzak görüşlü ve ön alıcı bir diplomasi aklıyla yürütmeye devam ediyoruz. Bunu yürütürken dış politikamızı çok katmanlı diplomatik hamlelerle ilerletiyoruz." diye konuştu.

2011'den bu yana stratejik sabırla sürdürdükleri Suriye politikasıyla tüm saldırılara, provokasyonlara ve engellemelere rağmen hakkı, adaleti ve insanlığı savunduklarını kaydeden Fidan, "'Haklının acelesi yok' dedik. Bugün tarihin doğru tarafında yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz. Geçmişte Kırım'dan, Kafkasya'dan, Balkanlardan, Türkistan'dan, Irak'tan gelen kardeşlerimize gönlünü açan Türkiye'nin kapı komşumuz Suriye halkına karşı farklı bir tavır içinde olması zaten söz konusu olamazdı. Hamdolsun, geldiğimiz noktada milletimize de Suriyeli kardeşlerimize de mahcup olmadık." değerlendirmesini yaptı.

"Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor"

Fidan, "Son 13 yıldır Suriye konusunda yoğun mesai harcayan biri olarak bu sonucu görmek tabii ki hepimizi memnun etmiştir. Suriye konusunda hikayemiz yeni başlıyor diyebilirim. Suriye halkı bu aşamada ülkenin yeniden imarı başta olmak üzere çeşitli büyük sınamalarla karşı karşıya." ifadelerini kullandı.

Rejimin devrilmesinden sonra bir hafta içinde açılan Türkiye'nin büyükelçiliği ve sahada aktif çaba gösteren kurumlarının Suriye'nin yeniden imar ve kalkınma çabalarına hızlı şekilde destek olmaya başladığını hatırlatan Fidan, "Suriye politikamızın ana eksenini oluşturan unsurlar bugün de Suriye'nin istikrara kavuşturulmasının ana reçetesidir diye düşünüyoruz. Bu vesileyle bir kez daha vurgulamak istiyorum Türkiye'nin dış politikasında ana eksen barış, işbirliği, dayanışma ve refahtır. Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü olmadığı gibi herhangi bir gizli gündemi de bulunmamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Fidan, tarihin ve coğrafyanın kendilerine yüklediği misyon gereğince adaletsizliğin ve zulmün karşısında durmayı bir borç bildiklerini belirterek, "Dış politikamızı da bu istikamette şekillendiriyoruz. Komşularımızdan ve bölge ülkelerinden de beklentilerimiz bu yönde olmakta. Diyoruz ki gelin bölgemizde baskı ve tahkim politikaları yerine işbirliği ve kalkınma kültürünü inşa edelim. Artık çatışma kültürünü birbirine çelme takma kültürünü, bölgeyi geriletme kültürünü, halkı yoksulluğa itme kültürünü arkamızda bırakalım." dedi.

Bakan Fidan, gelecek dönemde de Suriye'deki geçiş sürecinin ülkenin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası temelinde kapsamlı bir anlayışla tamamlanması temennisinde bulundu.

"Bölücü örgüt ve Suriye'deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte"

Bakan Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Suriye sahasının terörden arındırılması 2025'in temel önceliklerinden biri olacaktır. Dikkat ederseniz bu bölgede faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ilk hedefi her zaman Türkiye olmakta. Terörle en etkin mücadeleyi de tabiatıyla yine ülkemiz yapmakta. Şunu açık ve net bir şekilde ifade edeyim, Türkiye, bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında yok etme gücüne, kapasitesine ve her şeyden önemlisi de kararlılığına sahiptir. Bugün geldiğimiz noktada bölücü örgüt ve Suriye'deki uzantıları için artık yolun sonu görünmekte. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Eski düzen devam etmeyecek. Suriye'deki yeni düzende artık hiç kimsenin 'ama'lı, 'fakat'lı ifadeler kullanma lüksü yoktur.

Terörle mücadelede ikircikli tavır sergileyen ülkelerin, son dönemde vuku bulan terör saldırılarından da bir ders çıkartması gerektiğini aktaran Fidan, terörün dini ve milliyetinin olmadığını, terör örgütleri için Avrupa, Amerika veya Türkiye'nin bir farkının bulunmadığını artık herkesin görmesi gerektiğini dile getirdi.

Fidan, gelecek dönemde DEAŞ ve PKK terör örgütlerine karşı ayrım yapmaksızın aynı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, "Terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka Allah'ın izniyle gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

Dış politika prensiplerinin sadece terörle mücadeleye odaklı olmayıp, terörle mücadele eden ülkelere de destek vermeyi içerdiğini kaydeden Fidan, Irak'ın güvenlik ve istikrarını da Türkiye'nin güvenlik ve istikrarından ayrı görmediklerini söyledi.

Fidan, Yunanistan ile ilişkilerde yakaladıkları olumlu ivmeyi 2024'te karşılıklı ziyaretler ve üst düzey diyalog ile canlı tuttuklarını, bu tempoyu 2025'te de devam ettireceklerini belirterek, "Yunanistan ile mevcut fikir ayrıklarımız, iyi işleyen ikili diyalog mekanizmalarımız çerçevesinde ele almaya devam ediliyor. İyi komşuluk ruhuyla hareket etmemiz iki ülkenin ve bölgenin de menfaatine olmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülkeyiz"

2024'te İsrail'in, cezasız kalmanın verdiği özgüvenle Filistin'deki mezalimini sona erdirmek bir yana savaşı diğer bölge ülkelerine de taşıdığını gördüklerini vurgulayan Fidan, "Türkiye savaşın ilk gününden bu yana İsrail'in yaptıklarını dünya çapında gözler önüne sererek, Filistinlilerin yaşadığı mezalime son vermeyi hedeflemiştir. Bir taraftan tüm imkanlarımızı seferber ederken diğer taraftan uluslararası toplumu harekete geçirecek girişimlerde bulunduk. Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülkeyiz. Bugüne kadar 88 bin tonu aşkın insani yardım malzemesini Gazze'ye gönderdik." dedi.

Fidan, İsrail'in uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için uluslararası mekanizmaların işletilmesi için gerekli adımları attıklarını belirterek, Türkiye'nin İsrail'in Gazze'ye saldırılarını sona erdirmesi için uluslararası hukuki çabalarına dikkati çekti.

İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarına vurgu yapan Fidan, "Lübnan'da bugün ateşkes sağlanmış olsa da bir milyondan fazla insanın yerlerinden edildiği bir insani krizle karşı karşıyayız. Tabiatıyla Lübnan'da sağlanan ateşkes bölgemizdeki yangını söndürmeye tek başına yeterli değildir. Filistin'de akan kan durmadıkça bölge barış ve huzura kavuşamayacaktır" diye konuştu.

"Filistinlilerin kendi öz yurtlarında vatansız, devletsiz bırakılmaları kabul edilemez "

Türkiye'nin Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanması için çabalarını devam ettirdiğini vurgulayan Fidan, şunları söyledi:

Var olan bütün çabalara da aktif destek veriyoruz. Her zaman vurguladığımız üzere Orta Doğu'da kalıcı barış, İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümünden geçmektedir. Filistinlilerin on yıllardır kendi öz yurtlarında vatansız, topraksız, devletsiz bırakılmaları asla kabul edilemez. Bu tarihi adaletsizlik giderilmediği müddetçe Filistin meselesine adil ve kalıcı bir çözüm bulunması, İslam dünyasının yaşadığı sıkıntıların aşılması mümkün değildir. Türkiye şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm imkanlarıyla Filistinli kardeşlerinin yanında olmaya, onların haklı davalarını desteklemeye devam edecektir.

Rusya-Ukrayna Savaşı

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın 4. yılına gireceğini hatırlatan Fidan, Türkiye'nin aracılığıyla yapılan Tahıl Anlaşması sayesinde 33 milyon ton tahılın dünya piyasalarına girdiğini belirtti.

Fidan, gelecek dönemde de barışa yönelik her türlü çabayı destekleyen bu ilkeli duruşu korumaya devam edeceklerini dile getirerek, "Öneyici diplomasi ve uluslararası arabuluculuğa verdiğimiz önem çerçevesinde geniş bir coğrafyada çok sayıda girişime öncülük etmekteyiz." dedi.

Türkiye'nin Somali ve Etiyopya arasında arabuluculuk çalışmalarına da vurgu yapan Fidan, "Önümüzdeki dönemde başta yakın çevremiz olmak üzere uluslararası düzlemde sorun çözücü ve ara bulucu rolümüzü öne çıkaran başka girişimlere, barış platformlarına ve süreçlerine de öncülük ettiğimizi inşallah göreceksiniz." diye konuştu.

Fidan Afrika ile ilişkilere de dikkati çekerek, Afrika ülkeleriyle savunma, işbirliği konusunda önemli mesafe kat ettiklerini vurguladı.

"Müttefiklik ruhu doğrultusunda NATO'yu daha güçlü kılmaktayız"

Türk savunma sanayisinin Türk dış politikasının önemli bir aracı haline geldiğini belirten Fidan, "Uluslararası kamuoyunun da övgüsüne mazhar olan milli ve yerli teknolojilerimiz sadece ülkemizin güvenliğine değil, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine de katkı sağlamaktadır. Bu çerçevede müttefiklik ruhu doğrultusunda NATO'yu daha güçlü kılmaktayız. Ülkemiz ittifaka sunduğu kabiliyetleri ve kapasitesi ile çok önemli bir konuma erişmiştir. 2025'te NATO Dışişleri Bakanlığı gayri resmi toplantısına, 2025'ten sonraki NATO zirvesine ev sahipliği yapacak olmamız ittifaka verdiğimiz önemin bir göstergesidir." değerlendirmesinde bulundu.

ABD ile ilişkilere de vurgu yapan Fidan, ikili ilişkilerdeki bazı mevcut görüş ayrılıklarına rağmen geçen yıl da "nispeten olumlu bir seyir yakaladıklarını" belirtti.

Fidan, Türkiye ve ABD'nin gerek bölgesel gerek küresel güç dengeleri bakımından birbirine ihtiyaç duyan iki ülke olduğunu dile getirerek, "Ülkelerimiz arasında kapsamlı ve çok boyutlu bir işbirliği zemini bugünkü konjonktürde daha da önem kazanmaktadır. Yeni Amerikan yönetimiyle bu çerçevede yapıcı ve açık diyalog sürdüreceğiz. Sayın Trump'ın ülkemizin bölgesinde ve küresel düzlemdeki kilit rolüne ilişkin açıklamalarını not ettik. Amerika ile ilişkilerimizde yakaladığımız ivmeyi, Sayın Trump yönetimi devraldıktan sonra daha güçlü bir şekilde sürdürmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Çin ile ilişkilere dikkati çeken Fidan, 2024'te Çin ile üst düzey ziyaretlerle işbirliğine güçlü ivme kazandırdıklarını ifade etti.

AB ile ilişkiler

Fidan, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin canlandırılmasına da önem atfettiklerini belirterek, "AB ülkeleri ile ikili düzlemde gerçekten iyi işleyen bir ilişki trafiğimiz var. Fakat Avrupa Birliği kurumlarıyla bu ilişki trafiği aynı şekilde gitmemekte. Geçen sene bu alanda da bir takım mesafeler kat ettik." ifadelerini kullandı.

AB üyeliği konusunun altını çizen Fidan, "Avrupa Birliği üyelik konusunda biliyorsunuz yaklaşık 10 yıl önce çok farklı bir noktaya gelmiştir. Siyasi olarak o konuda bir görüş değişikliği gözlemlemiyoruz. Rasyonel bir şekilde üyeliğin olmadığı, işletilemediği bir noktada aramızdaki diğer açık kalan noktalarda ilişkileri nasıl ileri götürebiliriz?" şeklinde konuştu.

"Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde üye ülkelerin büyükelçiler düzeyinde daimi temsilcileri olacak"

2024 yılının Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ve Türk Dünyası ile ilişkileri daha kurumsallaştırma ve ileriye götürme yolunda attıkları adımlara sahne olduğunu kaydeden Fidan, AGİT, NATO ve diğer BM organizasyonlarında olduğu gibi artık Türk Devletleri Teşkilatı nezdinde de üye ülkelerin büyükelçiler düzeyinde daimi temsilcileri olacağını söyledi.

Karabağ'da işgalin sona ermesiyle bölgede kalıcı barış, istikrar ve refah için tarihi bir fırsat penceresinin açıldığını bu süreçte Azerbaycan ile omuz omuza hareket ettiklerini aktaran Fidan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın, verdiği olumlu mesajları önemsediklerini belirtti.

Türkiye'nin PKK/YPG konusundaki duruşu belli

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fidan, ABD'nin PKK/YPG'ye ilişkin söylemleri ve bu konudaki politika ile açıklamalarına yönelik Türkiye'nin cevabının belli olduğunu dile getirdi.

Terör örgütü PKK/YPG ile bu sürecin şu anki ABD yönetiminden önce başlatıldığını ve bundan kazasız belasız bir sonraki yönetime devredilmeye çalışıldığını kaydeden Fidan, "Müttefiklik ruhunu öldürdüğünü söyledik, her türlü dayanışma ruhuna aykırı olduğunu defaatle ifade ettik. Bu konudaki kendi milli menfaatlerimizi ve milli güvenlik çıkarlarımızı önceleyici adımları atmaktan geri durmayacağımızı zaten biliyorlar. Açıkçası Amerikalı ortaklarımız biz askeri operasyon düzenlediğimiz zaman kendilerini hedef almadığımız sürece terörle mücadele konusunda bir sıkıntımız olmadı bugüne kadar. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum." diye konuştu.

Fidan, DEAŞ'li mahkumların şartlarının devam ettirilmesi için alternatif tedbirler olduğuna işaret ederek, bu meselelerin artık yeni yönetimin konusu olacağını, eski yönetimin bu konuda çok fazla söz sahibi olmadığını belirtti.

"Amerika'nın arkasına saklanarak söz söyleyen ülkeleri dikkate almıyoruz"

ABD ve Fransa'nın PKK/YPG'ye dair yaklaşımlarına ilişkin Fidan, terörle mücadele, Suriye'nin milli birliği ve bütünlüğü konusunda Türkiye'nin duruşunun net olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

Avrupa'daki bazı küçük ülkelerin Amerika'nın şemsiyesi altında belli operasyonlara katılıp oradan söz söylemeyle ilgili geliştirdikleri politikaların ne kendilerine ne de bölgeye açıkçası katkı yaptığını düşünmüyorum. Amerika'nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip, operasyon ve askeri güç bulundurabiliyorlarsa, görelim. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika'nın gücünü kullanarak, onun arkasına saklanarak kendi menfaatlerini ilerletme konusunda söz söyleyen ülkeleri, açıkçası dikkate almıyoruz. Bu konudaki muhatabımız Amerika'dır. Amerika ile konuşuyoruz, arkasına takılan ülkelerle değil. Fransa'nın yapacağı bir şey varsa, anayasayla kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp, kendi ülkesine getirip, kendi hapishanesine koyup, kendi mahkemesinde yargılamasıdır. YPG'ye, hapishane hizmetleri verdirip, daha sonra 'ben onu destekleyeceğim' demesi değildir. O zaman kendi tutuklularımı alayım, bütün PKK'lıları Fransa'da bir adaya veya Fransa'da herhangi bir ile koyayım. Orada da başka bir unsuru toplayayım, onları orada getirmeden muhafaza edeyim. Böyle bir dünya olabilir mi? Dünya bunu anlamak zorunda. Sen, kendi DEAŞ tutuklularını kabul etmiyorsun. Onu hapiste tutan başka bir örgütü de desteklemeyi başka bir politikayla ifade ediyorsun. Bunun gerçeklerle, ciddiyetle alakası yok.

Suriye'deki yeni yönetimin PKK/YPG'nin işgali ve terörüne karşı ajandası mevcut

PKK/YPG'ye verilen ültimatoma ve olası zaman çizelgesine ilişkin Fidan, 8 Aralık'tan itibaren Türkiye'nin politikasında yeni bir perspektif oluştuğuna işaret ederek, Şam'da artık halkın sahiplendiği, Suriye'nin tamamını kucaklayan, halkın çektiği sıkıntılara ve zulme son verecek bir yönetimin olacağını söyledi.

Fidan, bu yönetimin, milli bütünlüğü, birliği, beraberliği, siyasal ve toprak bütünlüğünü sağlama yolunda atacağı adımlarda, PKK/YPG'nin bölgede oluşturduğu işgali ve terörü sona erdirecek bir ajandası olduğunu, bunu hayata geçirmeleri için kendilerine fırsat verilmesi gerektiğini belirtti.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığına ilişkin soruya şu şekilde yanıt verdi:

Yeni gerçeklik dışında biz de oradaki varlığımızın modalitesini tabii ki yeniden gözden geçirmek, düşünmek durumundayız. Bu şu anda yapılıyor. Yeni hükümetin attığı adımlara paralel olarak Türkiye, Suriye ile olan ilişkilerinin çerçevesini, tabiatını ve içeriğini yeniden gözden geçiriyor. Suriye'de sadece muhaliflerin kontrolü altında yaşayan bölgelerdeki 5 milyon yaklaşık Suriyeli kardeşimizin hayatı idame etmesini sağlayacak temel hizmetlerin verilmesi, güvenliğini sağlıyorduk, onun dışında temel hizmetlerinin sağlanmasına katkıda bulunuyorduk. Şimdi bu Suriye'nin tamamı için bir sorumluluk haline geldi. Sadece bizim değil, o bölge devletleri için. Bu konuda ortaklaşa ne türden adımlar atabiliriz onun toplantıları yapılıyor. Gerçekten çok yeni bir süreçteyiz daha bir ay oldu. Oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek, her şey yolunda giderse.

"PKK/YPG'ye karşı ya başkası ya Türkiye adım atacak"

Suriye'deki yeni yönetimin ya da Türkiye'nin terör örgütü PKK/YPG'ye yönelik olası adımlara ilişkin de Fidan, "Bunu defaatle söyledik. Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok. Ya başkası atacak ya biz atacağız." dedi.

Fidan, PKK/YPG'nin farklı aktörle ilişkilerine ve silah bırakmama ihtimallerine ilişkin şöyle konuştu:

Örgütün malumunuz birçok ülkeyle ve istihbarat servisiyle operasyonel ilişkisi var. Birçok ülkenin askeri yapısıyla ilişkileri var. Bu kadar sızılmış, manipüle edilmiş bir örgütün kendi liderliğinden gelecek talimatla ilgili ne derece güçlü refleksi olabilir, tabii o başka bir sorun alanı. Biz bu konuyu geçmişte de açıkçası tecrübe ettik. Geçmişte de bu yönde örgüt liderliği talimat verdi, 'silahları bırakın ve çıkın' diye. Bu yönde bir çıkış başladı ama daha sonra Suriye meselesi bahane edilerek, bunu durdurdular. Başka bir mecraya girdiler.

Yaklaşık 10-11 yıl sonra yine aynı senaryoyla karşı karşıya kalındığına dikkati çeken Fidan, örgütün böyle bir çağrıyı dinleyip dinlemeyeceğinin kendi tercihi olduğunu ifade etti.

Fidan, Türkiye'nin devlet ve siyaset olarak hesabının ve kitabının bu türden varsayımsal konular üzerinden değil, rasyonel ve gerçekçi hesaplamalar üzerinden olması gerektiğini belirtti.

"Tehdit ya kendini düşmanlıktan çıkaracak ya da başka boyuta evrilip ortadan kaybolacak"

Törer örgütü PKK/YPG'ye ilişkin tehdit analizini profesyonel şekilde yaptıklarını aktaran Fidan, şunları kaydetti:

Bu tehdit analizini yaptıktan sonra tehdidi ortadan kaldırmak için ne türden diplomatik, askeri ve istihbarat araçlara ihtiyaç var, bunları tespit edip, yolumuza devam ediyoruz. Bunu yaparken uluslararası hukuka azami riayet ediyoruz. Müttefiklik hukukumuzda hiçbir şekilde halel getirmiyoruz. Sınırımızın öbür yanındaki ülkelerin toprağında bir gözümüz yok. Amacımız bizim düşmanımız olan bir tehdidi ortadan kaldırmak. Tehdit ya kendini bize düşman etmekten çıkartacak ve biz bunu doğrulayabileceğiz. Ya başka boyuta evrilecek ya da ortadan kaybolacak. Biz illa şiddet olsun diye şiddet uygulama taraftarı değiliz.

Fidan, zaman zaman PKK/YPG'nin "Kürtlerle aynileştirildiğini" ve bu türden kelimelerin Batı'da kullanılmasının kabul edilebilir olmadığını vurgulayarak, "Nasıl ki 'DEAŞ' dendiği zaman 'Arap' denmiyor, DEAŞ'e karşı mücadeleyi Araplara karşı mücadele olarak sınıflandırmıyorsak, PKK/YPG'ye karşı olan mücadeleyi de Kürtlere karşı mücadele diye kullanmak doğru bir terminoloji değil. Suriye'deki Kürtler, Irak'taki Kürtler aziz kardeşlerimizdir. Bunların terör örgütleriyle aynileştirilmesi ve Batı'da bu dilin kullanması, biz YPG'ye karşı mücadele ettiğimiz zaman 'Kürtlerle savaşıyor' denmesi yanlış ve maksatlı bir çarpıtma." diye konuştu.

Terör örgütü PKK'nın AB, ABD ve herkes tarafından terör örgütü olarak listelendiğinin altını çizen Fidan, "Amerika, bu örgütün liderlerinin başına para koymuştur ama bu örgüt liderlerinin yönettiği başka bir alt şirketi, örgütü 100 bin tane kelime oyunuyla bunun dışındaymış gibi gösterip, başka bir şekilde hareket etmesi de tabii başka." ifadelerini kullandı.

Fidan, bunun ABD'nin yaptığı ne ilk ne de son tutarsızlık olduğunu kaydederek, ABD'nin bu tutarsızlıkları bölgede herkesin gözünün içine baka baka yapabildiğini, "güçlüyüm, yaparım" tavrını ortaya koyduğunu söyledi.

Bakan Fidan, bunun dünya için ahlaki değerler açısından iyi bir örnek olmadığını dile getirdi.

"DEAŞ için PKK/YPG kullanılırken Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit umursanmıyor"

Fidan, Fransa ile uzun yıllardır hapishanelerdeki Fransız asıllı DEAŞ mensuplarının akıbetiyle ilgili görüştüklerini aktararak, Fransa'dan alınan cevapların hep aynı olduğunu dile getirdi.

Bakan Fidan, Fransa gibi bazı devletlerin kendi topraklarına ve hapishanelerine DEAŞ tutuklularını getirmek istemediğini kaydederek, "Bunu yaparken bizim milli güvenliğimizi tehdit etmeyi umursamıyorlar. Biz bu çarpıklığı ortaya koymaya çalışıyoruz ve daha anlayışlı bir politika koyuyoruz. Tamam, sen bu vatandaşını kendi toprağında görmek isteyebilirsin ama hem senin amacına hizmet edecek hem benim tehdidimi ortadan kaldıracak çözümler de mevcut. Burada buluşalım bizim teklifimiz bu." diye konuştu.

Türkiye'yi hassaslaştıran noktanın her zaman bu ülkelerin kendi taleplerini ortaya koyup, Türkiye'nin endişeleriyle ilgili hiçbir somut adım atmamaları olduğu vurgulayan Fidan, "Biz atmalarını da beklemiyoruz. Kendi endişelerimizle ilgili somut adımlarımızı kendimiz atıyoruz. Bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın bu konuda meşhur bir sözü var, 'Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek' diye. Türkçemizden gelen güzel bir deyim." ifadelerine yer verdi.

"İsrail'in bölgedeki yayılmacı ve çatışmacı politikaları sadece bölge ülkelerinin değil uluslararası toplumun, uluslararası adaletin bir sorunu haline gelmiştir"

İsrail'in Suriye'nin güneyindeki yayılmacı politikası nedeniyle Türkiye ile arasında doğrudan bir çatışma ihtimalinin bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Bakan Fidan, "İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikaları, çatışmacı politikaları sadece bölge ülkelerinin değil uluslararası toplumun, uluslararası adaletin bir sorunu haline gelmiştir. Bu sorun tek başına Türkiye'nin bir sorunu değildir. İsrail'in ortaya koyduğu küresel çaptaki problemi, bölgesel çaptaki problemi, bölge müttefikleriyle, küresel aktörlerle, ortaklarımızla hep beraber karşılayacağız ve üstesinden geleceğiz." yanıtını verdi.

Fidan, Türk-Yunan ilişkileriyle ilgili soruyu cevaplarken, "Türkiye ile Yunanistan arasındaki özellikle liderler düzeyinde başlatılan olumlu ilişki, bizim yakın ve uzak dönemden miras aldığımız sorunları daha iyi bir şekilde çözmekte gerçekten iyi ortam sağlıyor ve bunu da devam ettirmeye çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafında iç politik baskının mevcut sorunları yönetmede daha farklı bir zemin oluşturduğunu gördüklerini kaydeden Fidan, bu konuda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceklerini vurguladı.

Fidan, "Ben önümüzdeki günlerde Yunan kamuoyu-Türk kamuoyu bu sürece destek verdiği sürece olumlu mesafe alabileceğimize de inanıyorum. Önemli olan lider cesaretidir." değerlendirmesinde bulundu.

"(Rusya-Ukrayna Savaşı) Burada artık gecikmiş bir barış var"

Rusya-Ukrayna Savaşı'yla ilgili soru üzerine Fidan, "Burada artık gecikmiş bir barış var. Sayın (Donald) Trump'ın kampından ortaya çıkan birtakım ifadelere baktığımız zaman da aslında maalesef iki sene önce bizim yaptığımız mekik diplomasisi neticesinde ortaya koyduğumuz parametrelerden daha farklı bir şey çıkmayacak." şeklinde konuştu.

Fidan, Gazze konusunda da devam eden arabuluculuk faaliyetlerinin olduğunu belirterek, "Birtakım uluslararası aktörlerin aslında anlaşmayı sağlamaktan ziyade İsrail için zaman kazanma yönünde diplomatik bir süreci işlettiğini de biz bu süreçte gördük." dedi.

"27 ülkeli AB'de belli konularda Türkiye'yle ilgili konuların rehin alındığı görüyoruz"

Fidan, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde Türk tarafının tam üyelik perspektifine her zaman destek verildiğini ama AB tarafında bu desteği göremediklerini söyledi.

2025'te daha önemli kırılmaların yaşanabileceğinin emarelerinin şimdiden görüldüğünü belirten Fidan, şöyle devam etti:

Buna dayanıklı bir bölgesel dayanışma, işbirliği istiyor muyuz? Bütün ortakları içeren temel önceliğimiz bu olmalı. Siyasi dilimizi, perspektifinizi bu yönde yeniden güncelleyebilecek miyiz? Türkiye, bunun mücadelesini gerçekten kendi içerisinde 20 yılda verdi.

Şu anda 27 ülkeli bir Avrupa Birliği'nde belli konularda Türkiye'yle ilgili konuların rehin alındığını biz açıkçası görüyoruz. Bu, tabii Avrupa Birliği'ndeki çeşitli mekanizmaların işletilmesinden dolayı küçük teknik sebeplerle büyük stratejik hedeflere ulaşılamadığını görüyoruz. Türkiye, AB üyeliğinde ortaya konan dar bakışlılıkla, kaybedilen stratejik kazanç neyse bugün üyelik dışı yapılacak işbirliği alanlarında da ortaya çıkartılan küçük engellemelerin aslında yine büyük stratejik çıkarları ve menfaatleri engellediğini görmek gerekiyor.

Fidan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyaretinde Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan'la bölgesel konuları derinlemesine ele aldıklarını, bunlardan birinin de Sudan'daki durum ve çatışmaların durdurulmasına ilişkin hususlar olduğunu söyledi.

Sudan'daki taraflar arasında arabulucuya ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Fidan, işleyen bazı mekanizmaların olduğunu ama bunlara rağmen Sudan'daki çatışmaların durdurulamadığını ve ülkede ciddi bir insani krizin yaşandığını dile getirdi.

Fidan, "Ukrayna Savaşı'nda olduğu gibi yani devam ettirilen savaşlarda olduğu gibi şu anda geldiği nokta, bir an önce bunun durması. Nasıl duruyorsa dursun ki daha fazla insan kaybı önlenmeli ve daha fazla insanının yerinden edilmemesi gerekiyor." dedi.

Suriye için kurumlar arası koordinasyon mekanizması oluşturduklarını anlatan Fidan, Türkiye'deki bakanlıkların, devlet kurumlarının organize şekilde Suriye'deki altyapı sorunlarıyla ilgili çalışmalarının son hızla sürdüğünü söyledi.

Türkiye'nin koordinasyon çabalarıyla devam eden insani yardım faaliyetlerinin olduğuna işaret eden Fidan, Suriye'nin çok mahrum kalmış, ulaşılamayan bölgelerine, gıda sorunu yaşayan bölgelere belli miktarda gıdaların gönderilmesi konusunda süren bir trafiğin olduğunu vurguladı.

Fidan, Suriye'de kalkınmayla, altyapıyla ve elektrikle ilgili devam eden çalışmaların olduğunu belirterek, bu konuda birçok devlet ve uluslararası kuruluşun çalışmalarının bulunduğunu dile getirdi.

Kıbrıs meselesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Fidan, şöyle devam etti:

Kıbrıs'ta hem Rum kesiminin hem Türk kesiminin, Yunanistan'ın, Türkiye'nin hep beraber sorunlarını çözdüğü, Ege'yi ve Akdeniz'i bir barış, kalkınma ve refah bölgesi haline getirdiği bir dünyayı görmek istiyorum açıkçası. Bunun da olmaması için hiçbir sebep yok.

"Suriye dışından gelmiş PKK'lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz"

Fidan, Suriye'de kendilerine "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) ismini veren terör örgütü PKK/PYD'deki yabancı savaşçılara ilişkin şunları söyledi:

Biz yabancı terörist savaşçı sıfatı niteliğinde olan Suriye dışından gelmiş aktörlerin, Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan ve Avrupa'dan gelmiş PKK'lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz. Kalan Suriyelilerden de gerçekten iflah olmaz PKK'lı kadrolar var, onların da bir an önce terk etmesini istiyoruz. Geri kalanlarının Suriye'nin yeni ortamına entegre olmasını destekliyoruz. Suriye'nin milli güvenliği, birliği, bütünlüğü önemli. Parçalanmış bir Suriye'yi, gerek siyasal açıdan gerek toprak açısından kesinlikle görmek istemiyoruz.

Bakan Fidan, İmralı'daki PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a ilişkin soruya, “Yani şu anda söz ettiğiniz şahısla ilgili herhangi bir değişiklik yok, İmralı’da devam ediyor." yanıtını verdi.

Azerbaycan-Ermenistan barış görüşmeleri

Fidan, Karabağ'daki işgalin sonlanmasının bölgedeki kalıcı barışın sağlanması için önemine dikkati çekerek, "Burada artık bölgesel barışın kalıcı hale getirilmesi, kurumsallaştırılması gerekmekte. Kafkaslar'ın son 100 yıldır bir istikrarsızlık alanı olması, hiçbirimizin lehine olmadı." dedi.

Bölgedeki barışı daha ileriye taşımak için fırsat penceresinin bulunduğuna ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in bölgeyi ve Azerbaycan'ı kalkındırma konusundaki kararlı liderliğine işaret eden Fidan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın da bu konuda olumlu ve cesur tavırlarının olduğunu söyledi.

Fidan, iki ülkenin kalıcı barışın sağlanması için üzerinde uzlaşılamayan maddelere dikkati çekerek, 2025'te barış anlaşmasının imzalanmasını diledi.

"İran'ın farklı politika tercihlerini kullanabileceğine inanıyorum"

İran'la iyi komşuluk ilişkilerini sürdürmek ve ilişkileri ilerletmek istediklerinin altını çizen Fidan, "PKK ile mücadelemizde kendilerinin destek vermesini de açıkçası bekliyoruz. Bunu defaatle de kendilerine ilettik. İran'da farklı düşünen aktörler olabiliyor, PKK konusunda. Biz bunun farkındayız. İran'ın PKK'yla ilgili duruşunu çok fazla açıkta tartıştığımız bir konu yapmadık, ilişkilerimizin hassasiyetinden dolayı." ifadelerini kullandı.

Fidan, İranlı, Amerikalı, Avrupalı, Rus ve diğer aktörlerin, Türkiye ile silahlı düşmanlık problemi bulunan bir örgüte destek vermemesini beklediklerini vurgulayarak, "Biz, kimsenin silahlı düşmanına destek vermiyoruz. Kimse de bizim silahlı düşmanımıza destek vermesin veya kayıtsız kalmasın. Buna göre de ilişkilerimizi açıkçası gözden geçiriyoruz, takip ediyoruz." dedi.

Bakan Fidan, "İran'ın bölgedeki gelişmeleri belli alışkanlıklarla devam ettirmesi politikasından vazgeçeceğine inanıyorum. Yeni dönemde farklı politika tercihlerini kullanabileceklerine inanıyorum." diye konuştu.

Devlet dışı aktörlerin güç kazanması

Birleşmiş Milletlerin (BM) işleyişinin güncellenmesi gerektiği konusundaki genel uzlaşıya işaret eden Fidan, mevcut sistemdeki başat aktörlerin güncellemeyi kendi lehlerinde yapmaya eğilimli olduklarına dikkati çekti.

Fidan, toplumun tarih boyunca genellikle dibe vurmadan yeniden yapılanma sürecine gitmediğini anlatarak, "Ya hikmetle ders alıp yolumuza devam edeceğiz, değişiklik yapacağız ya da musibetle." dedi.

Giderek güçlenen 190'dan fazla ulus devletin bulunduğu sistemin, büyük sermayeli teknoloji şirketleri gibi devlet dışı aktörlerin ortaya çıktığını söyleyen Fidan, şirketlerin sahip oldukları teknolojilerle dünya politikalarını, toplumsal gidişatı ve güvenlik dengelerini etkileyebilir hale geldiklerini kaydetti.

Fidan, bu yeni gelişmelere cevap verecek sahici bir arayış içinde olmaları gerektiğini fakat hiç kimsenin kendi menfaatini kaybetmek istemediğini dile getirerek, "Bir krizle karşı karşıya kalıp, bedelini insanlık olarak ödeyip ondan sonra belli bir iyileştirmeye gidilecek. Bugüne kadar tarih hep böyle cereyan etmiş." diye konuştu.

Rusya ile Suriye'deki yeni yönetim arasındaki ilişkiler

Rusya'nın talep üzerine daha önce Suriye rejimine askeri olarak destek verdiğini anımsatan Fidan, 2017'den itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki ilişkinin ortaya koyduğu ivmeyle Astana Süreci'ni işletme konusunda önemli adımlar attıklarını söyledi.

Fidan, Rusya'nın esas itibarıyla rasyonel bir kararla Suriye'nin devrik lideri Beşşar Esed'i desteklemenin ülkeye veya bölgeye fayda getirmediği kanaatine vardığını dile getirerek, "Benim tahminim bu kanaati onlar çok önceden görmüşlerdi ama Halep'in ele geçirilmesinden sonraki süreç bunu biraz daha tetikledi diye düşünüyorum. Yoksa Rusların askeri kabiliyeti vardı, bu askeri kabiliyeti kullanabilirdi ama kullanmamayı tercih ettiler. Bu konuda yoğun temaslarımız oldu." ifadelerini kullandı.

Rus üslerinin Suriye'deki geleceğinin, Suriye'deki yeni yönetimle Moskova yönetiminin yapacağı görüşmelerle şekilleneceğini kaydeden Fidan, "Ruslar, Şam'ın düşüşü esnasında yapılan zımni mutabakat gereği duruma müdahale etmediler. Devrimciler de Rus birliklerinin güvenli şekilde kendi üslerine geri dönmesini temin ettiler ve üslere saldırı düzenlemediler." dedi.

Fidan, Suriye'deki Rus üslerinde bulunan uçak ve gemilerin büyük oranda ayrıldığını söyledi.

Yeni ABD yönetimi

Gazze'de ateşkes için mesafe katedildiğini, geçen hafta bir anlaşma olabileceği umudunun doğduğunu belirten Fidan, gelecek hafta veya bugünlerde de bu umudu devam ettirme temennisini dile getirdi.

Fidan, ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın ateşkes konusundaki arzusunu desteklediklerini ve olumlu bulduklarını kaydederek, "Söylediği cümlelerin, yaptığı tehditlerin bir an önce ateşkes sağlanmasıyla ilgili olduğunu, kendisi geldiği zaman bu konularla artık ilgilenmeyip başka konulara yoğunlaşma isteğinin olduğunu görüyoruz." dedi.

Trump ve ekibinden, başta Türkiye-ABD ilişkileri olmak üzere İsrail-Filistin meselesi, Rusya-Ukrayna barışı, Orta Doğu'daki kalıcı barış ve Balkanlar'daki barış konularının beraber çalışılarak ilerletilmesini beklediklerini ifade eden Fidan, şunları kaydetti:

Trump ve ekibi bizi önceki dönemden biliyor. Pozisyonumuz hiçbir zaman için değişmiyor. Bizim gizli bir gündemimiz de yok, gayet açık ve şeffafız. Sadece kendi çıkarlarımızı önceleyen bir durumda da değiliz, kendi partnerlerimizin da çıkarlarını hesaba katan politikaları ortaya koyuyoruz. Bizim beklentimiz bu yöndeki çalışmaların devam etmesi, bu noktada bir farkındalığın olması.

Fidan, Amerika sistemini çok büyük bir dış politika değişikliğinin beklediği değerlendirmesinde bulunarak, "Bu değişiklik içerisinde onlar için nüans, bizler için ana unsur olarak görülen bölgedeki bazı hususlar gözden kaçabilir. Bunun belki çabasını göstermek gerekiyor." dedi.

 

Independent Türkçe, AA

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.