Filistin’in direnişten başka seçeneği yok
Siyonist işgalci katillerin Gazze’nin kuzey kesiminde, ırkçı tahliye planlarını gerçekleştirebilmek için yeniden saldırılarını şiddetlendirdikleri, sivil sığınmacıların toplandığı okulları ve hastaneleri hedef alan saldırılar düzenleyerek katliamlar gerçekleştirdikleri, karadan da muhtelif noktalarda tanklarla ilerlemeye çalıştıkları sırada Hamas’ın askeri kanadı durumundaki Kassam Tugayları’na mensup mücahitler Cibaliya Mülteci Kampı yakınında işgalcilerin bir askeri konvoylarını pusuya düşürerek onlarca askerlerini öldürdü ya da yaraladılar. Konvoyda asker taşımada kullanılan bir kamyon da vardı ve içindeki askerlerin tümünün etkilendiği birçoğunun öldüğü, kalanların da yaralandığı tahmin ediliyor. Ancak kamyonda ve konvoydaki diğer araçlarda kaç asker olduğu bilinmiyor.
Bu, Gazze Şeridi’nin kuzey kesiminde işgal güçlerine karşı son günlerde gerçekleştirilen tek eylem değil. Ancak bu eylemde çok sayıda askeri araç ve asker pusuya düşürüldüğünden, böylece işgalcilere ağır kayıplar verdirildiğinden bayağı yankı buldu. Ondan önce de muhtelif noktalarda işgalci askerlere yönelik nitelikli eylemler gerçekleştirilmiş ve ciddi kayıplar verdirilmişti.
İşgal güçlerinin askeri kayıplarını kesin olarak bilemiyoruz. Çünkü işgal rejimi, askeri kayıplarını büyük ölçüde gizliyor ve siyonistlere ait medya organlarına da ordu yetkililerinden herhangi bir açıklama yapılmadığı sürece askeri kayıplarla ilgili bir haber yayınlamamaları talimatı verdi. Bunu bizzat siyonistlerin kendi medya organları dile getirdi. Hadiselerle ilgili haberlerde zaman zaman askeri kayıpların kesin olarak bilinmediğine dair not düşme ihtiyacı da duyuyorlar.
İşgal rejiminin vahşette sınır tanınamaması, Batı emperyalizminin de sınırsız desteğiyle saldırılarını sürdürmesi sebebiyle Filistin gerçekten çok zor ve sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Ancak önünde direnişten başka bir seçenek de bulunmuyor. Siyonist işgal rejimine teslim olmanın, direnerek ölmekten çok daha kötü bir ölüm anlamına geleceğini biliyor. Bir bölgeden başka bir bölgeye geçmenin de kendilerine kurtuluş kapısını açmadığının farkında. O yüzden önünde tek bir seçenek bulunmaktadır ki o da direniştir.
Direnişçilerin elindeki imkanların çok kısıtlı, kendilerine dışarıdan desteğin oldukça düşük düzeyde; siyonistlerin imkanlarının ise çok geniş, başta ABD olmak üzere muhtelif küresel emperyalist güçlerin desteğinin de sınırsız olması yüzünden Filistin direnişinin sonuçta yenilgiyi kabul etmek zorunda kalacağını düşünenler ise yanılgıdadır. İslam coğrafyasında buna benzer çok zorlu mücadeleler yaşandı ve sonunda işgal güçleri direnişin karşısında yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldılar. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de; “Nice az topluluk vardır ki, Allah’ın izniyle, kalabalık topluluğa üstün gelmiştir. Allah da sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/249) diye bildiriyor.
Siyonist katillerin ve onların arkasında duran küresel emperyalizmin karşısında böyle bir mücadelenin sürdürülmesi elbette Yüce Allah’ın yardımıyla mümkün olabilmektedir. Eğer ki ilahi yardım olmasaydı böylesine korkunç bir vahşet karşısında böylesine uzun soluklu bir mücadelenin sürdürülmesi mümkün değildi. İlahi yardım olmasaydı, İslam dünyasının bu derece ihmal ettiği mustazaflar topluluğunun, çağın en güçlü ordularına sahip küresel güçlerin her yönden desteklediği ve korkunç vahşi uygulamalara başvuran bir ordu karşısında direnmesi mümkün olamazdı.
Siyonizmin ve onun arkasında duran küresel Batı emperyalizminin bu derece azgınlaşması ve ileri gitmesi yine de Filistin’de direniş ateşini söndüremeyecek ve siyonist işgalciler gayri meşru bir şekilde hakimiyet sürdürdükleri topraklarda asla güven ve istikrara kavuşamayacaklardır. Çünkü Filistin direnişi işgale teslim olmama ve ne pahasına olursa olsun direnişi, bağımsızlık ve hak mücadelesini sürdürmekte kararlıdır. Aynı zamanda direniş bugün daha geniş bir alanda sürdürülürken, işgal rejimi de ciddi bir şekilde yıpranmıştır.