1. YAZARLAR

  2. Yusuf Ziya Cömert

  3. Geriye doğru ilerlemek
Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Geriye doğru ilerlemek

A+A-

Siyaseti sevk ve idare edenler bu sene bayramı biraz ezdiler.

İktidardakiler organik, hormonsuz, ilaçsız, kimyevi gübresiz yolsuzluk operasyonları yaptıklarını savunuyorlar.

Her meşrepten ve her siyasetten insanla teşriki mesaim var.

Koyu ak partililer dahil, operasyonların bir siyasi hedef gözetmediğine inanan tek bir kişiye rastlamadım.

Bayramdan birkaç gün önce kokulu siyah üzüm fidanlarından bahçeye birkaç tane dikmek için köye gitmiştim.

Eh, Follu’nun kahvesine de uğradım.

Kahvenin kıdemlilerinden Halil Dayı’nın Mehmet’le biraz konuştuk.

Mehmet çok kuvvetli Ak Partili.

Ama memleketi Trabzon. Ağasar’dan.

“Canım sıkıldı” dedi, “Verdik uşağı, kötü oldu.”

“Adam hemşerimiz, insanın zoruna gidiyor.”

İmamoğlu’na yapılan operasyonun bazı Trabzonlular üzerinde böyle bir etkisi olduğu bir gerçek. Hepsinde değil, bir kısmında.

Tabii ki, çok kuvvetli Ak Partili olmasına rağmen Mehmet’in operasyonların siyasi karakterinden hiç şüphesi yok.

Son zamanlarda tıpta onkoloji alanında akıllı ilaçlar keşfedildi.

Sadece hastalıklı hücreleri imha etmeyi hedefleyen son derece gelişmiş müstahzarlar.

Siyaset tıp ilmini takip mi ediyor?

Sadece rakibini siyaseten kilitlemeye odaklanan operasyonlar böyle bir icat mı?

Tam olarak değil.

Daha önce icat edilmişti.

Bu operasyonların bir alt türüne Cumhurbaşkanı Erdoğan vaktiyle maruz kalmıştı.

Bir alt türüne. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan kalabalık bir ekip tarafından tezahüratlar eşliğinde yolcu edildi Pınarhisar Cezaevine.

Şimdiki operasyon bir üst model. İmamoğlu sabah evinden operasyonla alındı.

Demek Yeni Türkiye’de o günden beri bir miktar ilerlemişiz.

Keşke daha ileri bir hukuki seviyeye ilerleseydik.

İETT otobüslerindeki gibi, geriye doğru ilerledik.

Yeni operasyon modelinin duyargaları sadece siyasi rakibin alışverişlerine hassas.

Aynı alışverişi ‘bizimkiler’ yapmışsa sinyalleri çalışmıyor.

Bu yüzden, toplumun büyük ekseriyeti yapılan takibatın, dolayısıyla turpların ‘organik’ olduğuna inanmıyor.

Bayram Namazı’na oğlum Selman ve dostum Kamil’le birlikte Süleymaniye’ye gittik. Küllük’ten ve Marmara’dan beri devam eden kahvehane geleneğinin son temsilcileri olarak bayramlarda Süleymaniye’de buluşuyoruz.

Bu bayram kalabalıktık.

(Büyük eksiklerimiz vardı. Fakir-i padişeh-asa Yusuf Özarslan yoktu mesela. Mevlanamız, Adem’imiz yoktu, onlara Rahmet diledik.)

Efradımızın içinde ulema eksik değildir. Profesörler, doçentler, doktorlar…

Yazarımız, edibimiz, hukukçumuz, musikişinasımız da eksik değildir.

Diploma operasyonunun nasıl telakki edildiği konusunda fikir verebilir diye bir ayrıntıyı not edeyim:

O ortamda en az on defa, bazıları profesör müdavimlerimize hitaben “Diplomanı iptal ederim bak” esprisi yapıldı.

Bu bayram İstanbul’un taşrasına çıkmadım.

Süleymaniye faslından sonra, oğullarımla, kızlarımla, gelinim, damadımla ve bilhassa torunlarımla ev bayramı yaptık.

Hüznümüz de vardı, sürurumuz da.

Bizim hanelerimizden Filistin hüznü eksik olmaz.

Bakalım o zaman, Gazze’de bayram nasıl geçmiş?

Han Yunuslu Ahmed el-Neccar anlatıyor: (Al-jazeera’den.)

“Han Yunus’ta çocuklar Fıtr bayramını kutlamak için yıkıntıların arasından bulabildikleri en güzel giysilerini çıkarmaya uğraşıyorlardı. İsrail’in bayram sabahı yağdırdığı bombalar yüzünden giymeye fırsat bulamadılar.”

“Gazze’den İzzeddin Musa anlatıyor:

“İnsanlar birbirlerini ziyarete gidemiyorlar. Har an bir roket onları vurabilir. Korku, dehşet, çocuklarımızın gözlerinden yansıyor fakat biz sahip olduğumuz en küçük şeylerle onları mutlu tutmak için elimizden geleni yapıyoruz.”

Gazze’deki gerçeklik, bütün gerçeklikleri ezip geçiyor.

Buralardaki siyaseti de…

Siyaset, bayramı ezmek için elinden geleni yapsa bile…

O yüzden bayram ederken gaflete düşmememiz gerekiyor.

Bu sene maalesef böyle; ‘geriye doğru ilerlemek’ bayram için de geçerli.

Önceki ve Sonraki Yazılar