1. YAZARLAR

  2. Mustafa Çağrıcı

  3. Hoş geldin Ramazan
Mustafa Çağrıcı

Mustafa Çağrıcı

Hoş geldin Ramazan

A+A-

Ramazan sözcüğünün kök anlamı ‘ağır sıcaklık ve yanma’ ile ilgilidir. Bu ayda oruç tutan Müslüman açlık ve susuzluktan dolayı fizyolojik sıkıntı ve güçlük çeker. Bunun yanında, Allah rızası ve ibadet niyetiyle bu sıkıntıya gönüllü katlanarak oruç tutar ve böylece bazı bedensel arzu ve eğilimlerini dizginleyip terbiye eder. Yorumlara göre bu sayede günahları da yanıp yok olur. Bunlar Müslümanın bu ayda sergilediği zorlu çabalarla gerçekleştiği için bu aya ‘Ramazan’ denmiştir.

Her geleni karşılarken ve her gideni uğurlarken hayırlı dualar etmek güzel adetlerimizdendir. Onun için ben de değerli Karar okuyucularının Ramazanlarını tebrik ediyor, herkese Ramazanlar hayırlı dilerek başlıyorum bu yazıma. Bu mübarek ayın sizlere, tüm vatandaşlarımıza, âlem-i İslam’a ve dünyamıza barış ve huzur vesilesi olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum. Özellikle masum ve mağdur Gazze halkına zalimlerin zulmünden kurtuluş ve zafer diliyorum.

İnşallah dualarımız hâlis ve samimi bulunur. Peygamber Efendimiz, “Allah’ım! Faydası olmayan bilgiden, samimiyeti olmayan kalpten, doymayan nefisten, kabul olunmayacak duadan sana sığınırım” diye yakarmış Allah’a.

Bu hadise göre, bilgisi çok olup da insanlara ve çevresindeki diğer varlıklara faydası dokunmayan, gönül dünyasını herkese karşı iyi niyet, samimiyet ve dostluk yerine, ikiyüzlülük ve riya ile, kin ve düşmanlıkla dolduran, nefisleri paraya pula ve makama mevkiye doymayanların duaları da kabul olunmaz.

Peygamberimiz gibi biz de böyle kötülüklerle kirlenmekten Allah’a sığınmalıyız.

***

Bilindiği gibi İslâm’ın doğduğu devirde ve coğrafyada ay takvimi kullanılıyordu. İşte bu takvimde dokuzuncu ayın adı Ramazan’dır; şimdi hicrî 1446 yılının Ramazan ayındayız.

Kur’ân-ı Kerîm’de sadece Ramazan ayı kendi özel adıyla anılmıştır (Bakara 2/185). Bu anılma Ramazan’a ilâhî bir iltifat, bu ayın ne büyük bir değer ve şeref taşıdığına, müminler için nasıl bir arınma vesilesi olduğuna işaret olarak yorumlanır.

Ramazan ayına bu ismin verilmesinin sebebi kaynaklarda kısaca şöyle izah edilir:

Ramazan sözcüğünün kök anlamı ‘ağır sıcaklık ve yanma’ ile ilgilidir. Bu ayda oruç tutan Müslüman açlık ve susuzluktan dolayı fizyolojik sıkıntı ve güçlük çeker. Bunun yanında, Allah rızası ve ibadet niyetiyle bu sıkıntıya gönüllü katlanarak oruç tutar ve böylece bazı bedensel arzu ve eğilimlerini dizginleyip terbiye eder. Eski kaynaklarımızdaki yorumlara göre bu sayede günahları da yanıp yok olur. Bunlar Müslümanın bu ayda sergilediği zorlu çabalarla gerçekleştiği için bu aya ‘Ramazan’ denmiştir.

***

Ramazan ibadet ayıdır. Ramazan denilince özellikle dört türlü ibadet akla gelir:

1. Oruç: Bilindiği gibi oruç; “kulun, Allah emrettiği için günün belli bir vaktinde bazı zevklerinden uzak durması” demektir.

2. Teravih namazı: Bu namazı Peygamber Efendimiz başlatmıştır. Bu sebeple yerine getirilmesi sünnet olan bir ibadettir. Bunun anlamı şudur: Farz namazların aksine, teravih namazlarını kılmayan günahkâr olmaz; fakat kılarsa sevap kazandırır; diğer sünnetler gibi teravih de Allah’ın rızasını ve Peygamber’in şefaatini kazanmaya vesile olur.

3. Zekât: Aslında zekât Ramazan’a mahsus bir ibadet olmayıp, zekâta konu olan malın üzerinden ne zaman bir yıl geçerse o zaman verilmesi gerekir. Fakat birçok Müslümanın, Ramazan’da yoksullara yardım etmenin fazileti nedeniyle zekâtı bu ayda vermeyi adet haline getirdiği, ayrıca bunun uygulama bakımdan da bir kolaylık sağladığı bilinmektedir.

4. Sadaka-i fıtır (fitre): Ramazan bir sosyal dayanışma ayıdır; fitre de bu aya mahsus bir malî ibadettir ve bayram namazı kılınmadan önce verilmelidir. Ancak özürlü veya özürsüz olarak geciktirilmişse yine de uygun bir zamanda verilmesi gerekir.

Bu belirtilenler ölçüleri, kuralları belli ibadetlerdir. Ancak Ramazan ibadetleri bunlardan ibaret değildir; kulların iradesine bırakılmış olan başka dinî ve sosyal ameller de var. Ramazan boyunca bunları da sizlerle paylaşacağız inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar