1. YAZARLAR

  2. Fehmi Koru

  3. İlk sürecin nesi kötüydü de...
Fehmi Koru

Fehmi Koru

İlk sürecin nesi kötüydü de...

A+A-

Ortadoğu’nun ne denli çetrefilli sorunları bulunduğunu en iyi bilenlerden bir dostum, uzun yıllar, Filistin’de ‘iki devletli çözüm’ için umudunu, her türlü çözüme kulaklarını tıkadığı bilinen Netanyahu’ya bağlamıştı. Onun her iktidara gelişinde, “Bu defa olabilir” beklentisini kaç kez ağzından duymuşumdur.

Netanyahu son başbakanlığında, adını, birlikte hiç anılmayı istemeyeceği kişiler listesine yazdırdı.

Dostumun bakış açısı yanlış sayılmaz; önünü tıkayanları yanınıza almadan sorunları çözmek olağanüstü zordur.

Nitekim, AK Parti, 2009’da, ‘Kürt sorunu’ ile baş etme cesaretini gösterip ‘çözüm’ için daha önce hiç denenmemiş yollara başvurduğunda, en ciddi karşı çıkış, sonradan iktidarı paylaşacağı MHP’den ve lideri Devlet Bahçeli’den gelmişti.

Konunun hassasiyeti yüzünden, halkı ikna faaliyeti için oluşturulan ‘akil insanlar heyetleri’ ülkenin dört bir yanında halktan anlayış görürken, en şiddetli tepkiyi bazı gençler vermişlerdi.

Ülkü Ocaklı gençler…

‘Çözüm süreci’, iş son noktaya kadar vardırıldığı halde, birden fazla sebeple, yarıda bırakılıvermişti.

En önemli sebebin, yapılmak isteneni ‘vatana ihanet’ ile eş değerde gören ve gösteren MHP’nin tavrı olduğunu sanıyorum.

O zaman -2009- kaçırılan fırsat ülkeye bayağı pahalıya mal oldu.

Sorun o dönemde makul bir çerçevede çözüme kavuşturulsaydı, Türkiye, iki yıl sonra Ortadoğu’da başgösteren hareketlenmelere hazırlıklı yakalanacaktı.

Komşumuz Suriye’de, güvenliğimizi tehdit edecek boyutlara ulaşan ve geleneksel ittifakları zorladığı gibi, ekonomik kazanımları bile kaybetmeye yol açan gelişmeler Türkiye’de yaşanmayabilecekti.

PKK’nın silahı bıraktığı bir ortamda, Türkiye’nin sınırlarının hemen karşı tarafında, temsilcileri Öcalan posterleri önünde boy gösteren YPG/PYD gibi örgütler var olabilecek miydi?

YPG/PYD’nin onbinlerce askerli bir orduya kavuşmasının doğrudan sebebi, Türkiye’nin en önemli sorununun, çözülmeye yüz tuttuğu bir noktaya kadar getirildiği halde, çözümsüz bırakılmasıdır.

HADEP/HDP/DEM çizgisine imkan sağlanmadı.

MHP’nin yolunu açtığı yeni süreç sonuca ulaşır ve Bahçeli’nin çağrısı Abdullah Öcalan tarafından da uygun bulunup PKK’ya silahları bıraktırmayı getirirse, sınır ötesinde 2011 sonrasında oluşmuş bulunan ordulu yapı ne olacak? O da kendisini tasfiye edecek mi?

Herhalde yazının burasında bir soru daha sormam gerekiyor: 2009’da her bakımdan ‘devlet aklı’ devreye girdiği işaretleri alınan ‘çözüm süreci’ ile yenisi için zemine taşlar döşenen şimdiki süreç arasında, ilkine şiddetle itiraz edip boşa çıkartılmasını sağlayan cephe açısından ne fark var?

“Devlet aklı devredeydi” dememin sebebi, önceki açılımın, henüz daha askerlerin ağırlığını yitirmediği bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında başlatılmasıydı.

İlk sürece neden karşı çıkıldı da, şimdikine destek sunuluyor?

Yanlış anlaşılmasın, Türkiye’nin dünya denkleminde fazlasıyla hak ettiği yere ulaşmasının önünde engel teşkil eden sorunların en çetrefilinin çözüme kavuşturulmasına karşı değilim; tam tersine, ilkine davet geldiğinde ‘akil insanlar heyeti’ içerisinde yer alarak destek verdiğim gibi, bugün de samimi her türlü çabaya alkış tutarım.

Acaba bu defa öncekinden daha samimi bir çaba mı söz konusu?

Bahçeli çözüme yol açmasını İmralı’dan bekliyor. İsteği, hala ‘terörist başı’ olarak andığı Öcalan’ın örgütüne -PKK’ya- silah bırakması çağrısında bulunması…

Nasıl yapacak bu çağrıyı İmralı adasında mahkum hayatı yaşayan Öcalan?

Herhalde bunun için yeniden adaya ziyaretlerin başlaması gerekecek…

Önceki dönemde, ziyaretçilerden bazılarının başına, o sebeple dertler açılmıştı.

Bu defa, yeni çıkılacak İmralı ziyaretlerine, DEM partililer değil de MHP’ye yakın isimler çağrılmalılar…

Yeniden bir ‘akiller heyeti’ oluşturulacaksa, bu sürecin yararlarını anlatmada, geçen defadan farklı olarak, şimdi MHP yanlıları görev almalılar…

DEM partililer yeni açılımı kenardan izleseler süreç daha başarılı olur….

AK Parti, tek başına giriştiği ilk ‘çözüm süreci’ni sonuca ulaştıramamış, 7 Haziran 2015 genel seçiminde bunun ceremesini çekmişti; ikinci bir başarısızlığın AK Parti’ye maliyeti çok daha büyük olacaktır.

İktidarın küçük ortağı MHP’nin, büyük ortağına, bu kadarcık bir iyiliği dokunsun artık…

Önceki ve Sonraki Yazılar