1. YAZARLAR

  2. Fehmi Koru

  3. İnsanlığın geçmişten ders aldığı sanılırken…
Fehmi Koru

Fehmi Koru

İnsanlığın geçmişten ders aldığı sanılırken…

A+A-

Donald Trump başkanlık görevine yeniden seçilme heyecanını bir türlü bastıramıyor. Beyaz Saray’a taşınıp göreve başlamasına şunun şurasında on gün kaldı, malikanesinden dünyanın bir köşesiyle ilgili hop oturtup hop kaldıran açıklamalar yapıyor.

Açıklamalarının sonuncusunda, Suriye konusuna değinirken, Türkler’in iki bin yıldır o ülkeye iştahı olduğunu söylemiş. Bu arada, Türkler ile Kürtler’in yine iki bin yıldır birbirlerinden nefret ettiğini eklemeyi de unutmamış…

Nereden çıktı bu ikibin yıl? Hele şu nefret iddiası? Hayret.

İlginç bir tarih okuması olduğu anlaşılıyor Trump’ın…

Danimarka’nın Grönland adasını ve kuzey komşusu Kanada’yı ABD topraklarına katmayı, seleflerinden Jimmy Carter’ın işletmesini Panama’ya bıraktığı kanalın da yeniden ABD tarafından işletilmesini doğal hak olarak görüyor.

Tek kelimeyle ‘emperyalist’ bir tarih okuma bu.

Zamanımızdan 100 yıl kadar önce, bir başkası, Avrupa’da, benzer bir okumayla dünyanın başına o döneme kadar eşi benzeri görülmemiş büyüklükte dertler açmıştı.

Almanya’da seçimle ipleri eline geçirmiş Adolf Hitler…

Onun başka ülkelerde gözü olduğu, niyetini gerçekleştirebilmek için savaşı da göze alabildiği ve bunun için milyonların ölmesini görmezden gelebileceği, iktidarı eline geçirmesinden bir süre sonra ortaya çıkmıştı.

Hitler’in gözü dönmüşlüğü dünyaya 60 milyondan fazla insan kaybettiren felaketi getirmişti.

Dünya hakimi olmak istiyordu Hitler…

Trump’ın da istediği aynı: Dünyaya hakim olmak…

ABD’de aynı hülyaya sahip ilk başkan o değil elbette; geçmişte New Orleans ve çevresini Fransa’dan (1803), Alaska’yı da Çarlık Rusya’sından (1867) parayla satın alarak ülke sınırlarını ileriye taşıyan başkanlar çıkmıştı.

Vietnam gibi uzak tiklimlerdeki savaşlarda kendi evlatlarını feda edebilmişti bazı başkanlar…

Pahalıya mal olan emperyalist hülyalardan vazgeçtiği, nefret edilmektense sevilmeyi tercih eden yeni bir yol tutturduğu düşünülen ABD’nin, Trump ile, eskinin kuvvet kullanma hevesine yeniden kapıldığı anlaşılıyor.

‘Emperyalist’ bir ülkeydi ABD, Trump ile yeniden öyle bir hüviyete bürünme yolunda.

Geçmişten edinilen deneyime göre, ‘emperyal güç’, karşısında niyetlerini boşa çıkartacak bir engel, eşit bir güç görmek istemiyor; iradesini mutlak görüyor ve istediği sonucu almak için her yolu mübah sayıyor.

Hitler öyleydi.

Yapay zeka Chat-GPT’ye "Hitler dönemi Almanya'nın yakın bölge politikası” konusunu sorduğumda gelen özet cevap şu oldu:

Hitler’in yakın bölge politikası (Lebensraum), Almanya’nın ‘hakimiyet alanını genişletmek’, ekonomik ve stratejik kaynakları kontrol altına almak, Alman halkı için yaşam alanı sağlamak ve komşu ülkeler üzerindeki Alman etkisini artırmak üzerine kuruluydu. Bu politikalar, agresif yayılmacılık ve savaş yoluyla hayata geçirildi ve 2. Dünya Savaşı'nın fitilini ateşledi.

Neymiş, gördünüz değil mi?

60 milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı bir kişinin ihtirası sebebiyle çıkmıştı.

Hitler, önce Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren Versay Antlaşması’nın hükümlerini tanımadığını açıkladı. Avusturya’nın Almanya ile birleşmesi gerektiğini, Çekoslovakya’nın Südet bölgesinde Alman nüfusun yoğun olduğunu (1938) ileri sürerek topraklarını genişletmek niyetini belli etti.

Ülkesiyle arasında bir kara koridoru oluşmasını ve Danzig kentini Polonya’dan talep etti; talepleri Polonyalılar tarafından kabul edilmeyince topraklarını paylaşmak için Sovyetler Birliği ile anlaştı ve Polonya’ya saldırdı.

Sonrasında, saldıracağı (1941) Sovyetler Birliği’ne gözünü dikti.

Bu arada kendisine uydu devletler arayışına da girdi; Slovakya, Macaristan ve Romanya’yı yanına çekmeyi becerdi. Önce Danimarka ve Norveç’i (1939), sonra Fransa, Hollanda ve Belçika’yı işgal etti (1940).

İnsanoğlu unutkan olduğundan uzak bir tarihte yaşanmış bu olaylar hatırlanmıyor olabilir; hatta hatırlayan Amerikalılar arasından “Hitler başarılı olamadı, ama bizim başkan farklı, başarılı olduğunda bütün dünyada hakimiyet bize geçer” hülyasına kapılanlar da çıkabilir.

Farklı ve savaşsız bir dünya beklentisini yansıtan İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşmuş ‘dünya düzeni’ yerine, asırlar sürmüş savaşlar yüzünden bir türlü huzura kavuşamamış eski dönemlerin özelliklerini andıran, sürekli kaos üreten bir dünya düzenine geçilebilir ileriki dönemde.

ABD’de Trump bunu zorlayacağa benziyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar