İntifadanın 37. yıl dönümü
Yarın yani 8 Aralık 2024 tarihi Filistin’de birinci intifadanın patlak vermesinin 37. yıl dönümüdür. Bugün de siyonist katillerin Gazze’de sürdürdükleri soykırım savaşı 14 ayını dolduruyor. Bu arada Suriye’de Baas zulmüne karşı önemli noktaları ele geçiren direniş güçleri ilerlemeye devam ediyor. Bu açıdan yarın hem Filistin direnişine hem de Suriye’de Baas zulmüne karşı verilen mücadeleye destek amacıyla düzenlenecek etkinliklere iştirak edilmesi daha bir anlam kazanacaktır. Medya organlarında da Filistin intifadasının yıl dönümüne bu yıl biraz daha ağırlık vermek ve bu vesileyle Filistin’de siyonist işgale karşı mücadelenin kesintisiz bir şekilde sürdüğüne, işgal son buluncaya kadar da süreceğine özellikle vurgu yapmak gerektiğini düşünüyorum.
İntifada, 7 Aralık 1987 akşamı Filistinli işçileri taşıyan arabaya bir işgalci siyonist yahudinin kamyonetiyle çarparak dört Filistinlinin ölümüne dokuz Filistinlinin de yaralanmasına sebep olması üzerine yapılan çağrılarla 8 Aralık 1987 sabahı başladı.
Halk Gazze İslam Üniversitesi Öğrenci Meclisi’nin çağrısıyla, o gün sabahın erken saatlerinden itibaren, belirtilen olayda hayatlarını kaybedenlerin cenazelerinin ve yaralıların kaldırıldığı Şifa Hastanesi’nin etrafını sarmaya başladı. Bunun üzerine işgalci askerler gelerek kalabalığın dağılmasını istedi. Kalabalık dağılmamakta direnince askerler üzerlerine ateş etti. Ama halk yine dağılmadı ve işgalci askerlere taşlarla karşılık verdi. İşte bu olay intifadanın başlangıcı oldu.
Bu olaydan sonra Filistin’in ve özellikle Gazze bölgesinin her tarafında işgalci askerler taşlandı.
İntifada İslami hareketin öncülüğünde başlatıldı. Daha sonra bu mücadelenin bütün Filistin’e yayılmasını ve tüm halk tabanına mal edilmesini sağlayan da İslami hareket oldu. Bu hareket intifadanın ilk günlerinden itibaren özellikle ona öncülük etmek ve direnişi yönetmek amacıyla kısa adı Hamas olan İslami Direniş Hareketi adında bir teşkilat kurdu. Ancak hareketin intifadayla birlikte ortaya çıkmadığını, Filistin’de zaten mevcut olduğunu ve Müslüman Kardeşler çizgisinde çalışmalarını sürdürdüğünü, Hamas isimli teşkilatı da intifadayı yönetmek amacıyla kurduğunu, daha sonra bu teşkilatın Filistin’in kendine özel şartlarına göre yapılanarak kapsamlı bir kitlesel örgüt halinde çalışmalarını sürdürdüğünü belirtelim.
14 Aralık 1987’de yani intifadanın altıncı gününde Hamas adına Gazze’nin her tarafında bildiri dağıtıldı. Harekete mensup gençler de işgal kuvvetlerine karşı eylemlerde öncülük görevi gördü.
Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) bağlı grupları temsil eden Birleşik Yönetim’in devreye girmesi ise intifadanın başlamasından kırk gün sonradır. Hamas, Birleşik Yönetim’e girmedi. Ama onunla zıtlaşmaktan ve Filistin halkı arasında ayrılığa yol açacak faaliyetlerden de kaçındı.
1991’de FKÖ’nün işgal rejimiyle Madrid görüşmelerini başlatması ve 1993’te Oslo İlkeler Anlaşması’nı imzalaması her ne kadar birinci intifadanın hızının düşmesine sebep olduysa da 2000 yılı Eylül ayının sonunda Ariel Şaron’un Mescidi Aksa’ya baskın düzenlemesi üzerine Aksa İntifadası başlatıldı ve bu da uzun süre işgal rejimini zorladı.
Hamas’ın askeri kanadı olarak oluşturulan İzzettin Kassam Tugayları, 2005 yılında siyonist işgal güçlerini Gazze’den çıkarmayı başardı. Bu zafer Hamas’a halk nezdinde büyük bir destek kazandırdı ve 2006 seçimlerini önemli bir farkla kazandı.
Seçimden sonra Fetih örgütüyle ortak hükümet kurmak isteyen Hamas’ın çağrısına bu örgütün olumlu karşılık vermemesi üzerine Hamas tek başına hükümeti kurmak zorunda kaldı. Bunun üzerine işgal rejimi Gazze bölgesine ağır bir abluka uygulamaya başladı.
İşgal rejiminin ablukasının, özellikle Mescidi Aksa’ya yönelik baskınlarının, esirlere yönelik insanlık dışı uygulamalarının ve Batı Yaka bölgesinde gece yarısı operasyonlarının devam etmesi üzerine İzzettin Kassam Tugayları 7 Ekim 2023 tarihinde Aksa Tufanı adını verdiği ve işgal rejimini şaşkına çeviren operasyonu gerçekleştirdi.