Siyonist işgal rejiminin Gazze’de soykırım savaşının ikinci merhalesi bütün şiddetiyle sürüyor ve siyonist katiller yine katliamlar yapmaya devam ediyor. Bunda ABD desteği ve İslam dünyasının sessizliğinin önemli payı olduğunu tekrar etmeye gerek yok. 

Diğer taraftan Batı Şeria olarak isimlendirilen bölgedeki saldırılar ve kuşatmalar da sürüyor. Bu bölgede işgal rejimi aynı zamanda Şebbiha çeteleri olarak kullandığı yerleşimci terör çeteleriyle de saldırıyor. 

Ama bunları konuşurken işgal rejiminin kendi içinde yaşadığı sıkıntıları da atlamamak gerekir. Son dönemde işgal rejimi yeni sarsıntılar, çalkantılar ve sıkıntılar yaşıyor. 

İşgal rejiminin iç istihbarat örgütü olarak bilinen, işgal rejimi yasalarına göre Filistinli tutuklulara sorgulama esnasında işkence etme yetkisine sahip ve bir adı da Şabak olan Shin Bet isimli örgütün şefi Ronen Bar’ın, işgal ordusunun Filistin direnişi karşısında aslında bir yenilgi yaşadığını ve bundan birinci derecede Netanyahu’nun sorumlu olduğunu ima eden açıklamalar yapması üzerine Netanyahu onu ofisine çağırarak istifa etmesini istedi. Çünkü o kendi siyasi prestijine zarar gelmemesi için işgal ordusunun gerek 7 Ekim’de aldığı darbeden ve gerekse sonrasında sürdürülen soykırım savaşına rağmen Filistin direnişini dize getirememesinden, ordu ve istihbarat yetkililerini sorumlu tutmaya çalışıyor ve bu konuda aynı zamanda ağızlarıyla itirafta bulunmaları için kendilerini zorluyordu. 

Nitekim eski Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi bu baskılara boyun eğmek zorunda kalmış ve kuzu kuzu açıklama yaparak, 7 Ekim olayları karşısında yaşanan başarısızlığın sorumluluğunu üstlendiğini ve görevinden istifa ettiğini bildirmişti. Sonrasında dilinin ucuyla Netanyahu’ya bazı eleştiriler yönelttiyse de artık sorumluluğu yüklendiğini itiraf etmenin mahcubiyeti karşısında fazla bir şey söyleme imkanının olmadığının da farkındaydı. Onun, üstündeki çamuru temizleme tarzı açıklamalarına da yeni Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, çok sert eleştirilerle karşılık verdi ve 7 Ekim’de yaşanan başarısızlıktan birinci derecede eski genelkurmay başkanının sorumlu olduğunu vurguladı. 

Ama Shin Bet’in şefi Ronen Bar, Halevi gibi boynunu başbakanın önüne uzatmaya yanaşmadı ve istifa teklifini reddetti. Bunun üzerine Netanyahu onu görevden aldığını açıkladı. Ama bu, işgal rejimindeki siyasi muhalefetin ve bağımsız kuruluşların sert tepkilerine ve eleştirilerine neden oldu.

Diğer taraftan Bar da, bakanlara mesajlar göndererek Netanyahu aleyhine bir bakıma kampanya başlattı.  Onun kendisini görevden alma gerekçelerinin yalnızca bahane ve asıl nedenlerin tamamen farklı olduğunu ifade etti. Görevden alınmasının 7 Ekim olaylarına dair bir soruşturmanın önüne geçme amaçlı olduğunu iddia etti. 

Ayrıca, Netanyahu’nun güvenlik servisiyle işbirliği içinde olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, aksine kendisine çeşitli kısıtlamalarda bulunduğunu söyledi. Bakanlara, “Çoğunuz, Başbakan’ın talimatları nedeniyle olayların büyük bir kısmından haberdar değilsiniz” dedi.

Bu arada Yüksek Mahkeme görevden alma kararını dondurdu.

Bu olayın ardından Oren Solomon adlı bir tümgeneral hakkında gizli bilgilerin güvenliğini tehlikeye sokma iddiasıyla soruşturma başlatılması üzerine işgal Genelkurmay Başkanı Zamir ile sözde Savunma Bakanı Yisrael Katz birbirine girdi. Solomon kendisi de Netanyahu ve Katz’a mektup göndererek hakkında açılan soruşturmanın ardında, son aylarda yürüttüğü çok katmanlı soruşturmanın sonuçlarının yattığı iddiasında bulundu.

Soruşturmaya yönelik eleştirilere cevap amacıyla Katz’ın, “Askeri polis soruşturmalarının, İsrail ordusundaki iç eleştirileri susturmak için bir araç olduğu izlenimi oluşmamalıdır” demesi üzerine Zamir ona cevaben; “Ben basın açıklamalarıyla talimat almam. Söz konusu subayın 7 Ekim soruşturmasındaki rolü nedeniyle soruşturulduğu iddiası tamamen asılsızdır” dedi.

İşgal rejiminin yaşadığı krizlerin hepsi bu kadar değil tabii ki. O yüzden devam etmemiz gerekiyor.