Derin acılar yaşadığımız anlarda, felaketlerle yüzleştiğimiz günlerde içimizdeki yangını biraz olsun telefi edebilmek ve acılarımızla vedalaşmak için her birimiz farklı limanlara sığınırız.

Ama biliriz ki kalbimizi yakan, ruh dünyamızı altüst eden felaketleri örtmek, yangını söndürmek, acılara gülümseyerek veda etmek hiç de kolay olmayacaktır.

Şu günlerde yaşadığımız deprem kabusuyla bir kez daha korkuya kapıldık, 1999’da ve en son Kahraman Maraş merkezli büyük depremdeki acılarımız tazelendi. Bir deprem ülkesinde yaşayanlar olarak “kaderimiz bu ne yapalım” diyerek anlamsız bir teslimiyete sığınamayız ama bizi yönetenlerin depremleri sadece seyredip hamaset nutukları attıklarını gördükçe de kahrolmaktan başka bir şey de gelmez elimizden…

Böyle anlarda kişisel olarak çaresizliği değil, her zaman başucumda hazır bekleyen şarkılarla direnişi seçiyorum. İşte onlardan biri de Freddie Mercury’nin “The Show Must Go On” şarkısı…

Öyle bir şarkı ki hastalığının en ağır dönemlerini yaşayan Mercury’nin içsel mücadelesini ve hayatla olan hesaplaşmasını adeta patlayan bir acı dalgası ile ifade ediyor. “Inside my heart is breaking, my makeup may be flaking, but my smile still stays on” (İçimde kalbim kırılıyor, makyajım dökülebilir ama gülümsemem hala yerinde) dizelerini dinlediğinizde, Mercury’nin AIDS hastalığı yüzünden giderek tükenmesine rağmen, ruhunun hala pes etmediğini ve direnişinin devam ettiğini daha iyi anlarsınız.

Bilindiği gibi Queen grubu ve özellikle de Freddie Mercury, rock müziğin tarihinde derin izler bırakmıştır. Freddie Mercury’nin güçlü sesi, benzersiz sahne duruşu ve Queen’in sınır tanımayan müzikal yetenekleri, müzik dünyasında unutulmaz bir miras bırakmıştır. Hiç kuşkusuz bu mirasın en önemli parçalarından biri de Mercury’nin en duygusal anlarına ışık tutan “The Show Must Go On” şarkısıdır. Bu şarkı, sadece müzikal bir başyapıt değil, aynı zamanda bir direnişin, hayata karşı verilen görkemli mücadelenin adeta bir veda sembolüdür.

İşte “The Show Must Go On”, sanatçının acısının dayanılmaz hale geldiği böyle bir dönemde ortaya çıkmıştır. Şarkıda Freddie Mercury’nin hayatın zorluklarına, özellikle de hastalığına karşı verdiği savaş, müzikal bir dille anlatılıyor. Şarkıyı yazan Brian May, Freddie’nin yaşadığı acı dolu sürece ayna tutmuş ve onun cesaretinden etkilenerek bu şarkıyı kaleme almıştır.

Kişisel olarak ifade etmem gerekirse benim için de “The Show Must Go On”, bir direnişin şarkısıdır… Freddie Mercury’nin hayata karşı yazdığı son bir mektubudur adeta… Kuşkusuz bu şarkı, sadece bir sanatçının değil, hayata ve acıya karşı bir insanın duruşunu da gözler önüne sermektedir. Bir yandan, kaçınılmaz sona doğru yaklaşan Mercury’nin bir vedası, diğer yandan ise hayatın tüm acımasızlıklarına karşı gösterdiği bir meydan okuma…

Freddie bugün artık yok ama “The Show Must Go On” şarkısıyla şov devam ediyor.

Freddie Mercury’nin vefatının ardından sonra bu şarkı, Queen’in ve hayranlarının kalbinde özel bir yer edindi. Ve halen de hayatın zorluklarına rağmen güçlü kalmanın, pes etmemenin ve her şeye rağmen “şovun devam etmesi” gerektiğinin bir sembolü olarak kırılan kalplere gülümsemeye devam ediyor.

İç acıtan bir şarkı ama her açıdan muhteşem… Hele Freddie’nin "hold the line" kısmını söylerken yaptığı o nağme ve o müthiş ses eminim tüylerinizi diken diken edecek…

/Boş alanlar
Ne için yaşıyoruz?

Terk edilmiş yerler
Sanırım sebebini biliyoruz
Sürüp gidiyor
Neyi aradığımızı bilen birileri var mı?
Yeni bir kahraman, yeni bir aptalca suç
Perdenin arkasında, pandomimde
Sınırı tut!
Buna daha fazla tahammül etmek isteyen var mı?

Şov devam etmeli
Şov devam etmeli
İçimde kalbim parçalanıyor
Makyajım akıyor olabilir
Ama gülümsemem hala duruyor.
Ne olursa olsun tamamen şansa bırakacağım
Yeni bir kalp ağrısı, yeni bir başarısız aşk macerası
Sürüp gidiyor.

Ne için yaşadığımızı bilen birileri var mı?
Sanırım öğreniyorum
Şimdi daha sıcak olmalıyım
Yakında köşeden dönüyor olacağım
Dışarda şafak söküyor
Ama içerde karanlıkta, özgür olmak için acı çekiyorum/