ABD’nin eskimiş yeni başkanı Donald Trump paranın her şeyi çözeceğini sanıyor. Bir yere veya bir şeye göz diktiğinde onun kendisine ait olmasının çok uzakta görünmediğini düşünüyor. Çünkü parasına çok güveniyor. “Ne olacak, bastırır parayı alırız!” diyor. 

Keşke akıl da satılıyor olsaydı! Trump’ın ne çok işine yarardı! Onun en fazla ihtiyaç duyduğu şey. Bir yerlerde satılıyor olsaydı Trump, karşılığında ne kadar para bastırsaydı yeriydi. O zaman sadece ABD, Kanada, Meksika, Grönland, Panama, Danimarka, Avrupa Birliği değil bütün dünya rahat edecekti. Çünkü dünyaya yön verme iddiasındaki bir ülkenin başına iyice akıldan yoksun birinin geçmiş olması herkesin huzurunu kaçırıyor. 

Ama ne yazık ki şimdilik aklın bir pazarı kurulmamış. Varsa kullanabiliyorsun, yoksa pazardan alıp kafana monte etme imkânın yok. Bu da Trump’ın şanssızlığı!

ABD’nin Biden döneminde siyonist katillere bütün askeri teçhizatları, en gelişmiş askeri uçakları, tonluk bombaları ve gelişmiş silahları, onun da ötesinde pilotları ve tecrübeli askeri uzmanları göndererek 15 aydan fazla süre sürdürdüğü soykırım savaşında, 70 bin civarında insanı katletmesine, 100 binden fazla insanı yaralamasına, iki milyon insanı yerinden etmesine, yerleşim alanlarının yüzde seksenini kullanılamaz derecede tahrip etmesine rağmen ele geçiremediği Gazze’yi, Trump şimdi parayla alabileceğini sanıyor. 

Trump, her tarafı harabeye çevrilmiş, enkaz yığınına dönüştürülmüş Gazze’yi alıp da ne yapacak? Maksadı siyonist katilleri rahatlatmak. Çünkü Gazze’de, işgal rejiminin Batı emperyalizminin tüm kanatlarını arkasına alarak sürdürdüğü korkunç soykırım savaşına rağmen diz çökertemediği bir direniş olduğunun farkında. Bir alternatif vatan gösterilmesi, yıkılan evlerinin yerine orada evler yapılacağının vadedilnmesi durumunda Gazze halkının gideceğini Gazze’nin de kendisine kalacağını, böylece işgal rejiminin bu cihetten rahatlatılacağını sanıyor. 

Oysa şunu düşünemiyor ki Gazze halkının ve onun için direnen onurlu mücahitlerin Gazze’den başka tek alternatif vatanları cennettir. O yüzdendir ki ABD ile siyonist katillerin ittifakıyla atılan tonluk bombalar bile onları vatanlarını terk etmeye zorlayamadı. Kendi öz yurtlarında kalarak mücadele etmek ile, şehit olarak cennete göçmek arasında tercih yaptı, üçüncü bir seçeneğe asla razı olmadılar. 

Biden’ın tonluk bombalarının yurtlarını terk etmeye zorlayamadığı onurlu ve kararlı bir halkı Trump’ın dolarlarının ikna edeceğini zannetmek ciddi bir akıl noksanlığına delalet eder. Demek ki Trump’ın Meksika’dan, Panama Kanalı’ndan ve Grönland’dan önce akla ihtiyacı var. Ama işin kötüsü o da hiçbir yerde satılmıyor. 

Bu arada şunu belirtelim ki siyonist katiller savaşın ahlakına ve kurallarına riayet etmedikleri gibi ateşkesin de ahlakına ve kurallarına riayet etmeyeceklerdir ve etmiyorlar zaten. Onları ateşkese zorlayan direniş olduğu gibi kurallarına riayet etmeye de direniş zorlayacaktır. Hamas’ın ateşkesin aşamalı bir şekilde uygulamaya geçirilmesini istemesinin amaçlarından biri de uygulama sürecinde işgalcileri zorlayacak kartların tümünü bir kerede elinden çıkarmamaktı. 

İşgalci siyonistler zaman zaman ateşkesi ihlal ediyor ve bu arada Gazze’de Hamas’ın kontrolü elinde tutmasına ateşkesi bozma pahasına da olsa razı olmayacaklarını söylüyorlar. Bu konudaki açıklamaları tamamen sansasyondur. Ateşkese can ü gönülden mi razı oldular? Yenilginin sorumluluğunun Netanyahu’ya yüklenmemesi için kendini baş sorumlu ilan etme zilletini kabul ederek istifa etmek zorunda kalan Halevi’nin yerine genelkurmay başkanlığına tayin edilen ve Mart’ta göreve başlayacak Eyal Zamir’in ifşa ettiği bazı rakamlar da işgalci katilleri zorlayan sebepleri açığa vuruyor. 

Ama buna rağmen işgalcilerin saldırmak için her fırsatı değerlendirmekten çekinmeyeceklerini, onları zorlamak için Filistin davasını bölgesel olmaktan çıkarıp küresel bir dava haline getirme yolunda daha etkili adımlar atmamız gerektiğini bilmeliyiz.