1. YAZARLAR

  2. Abdullah Yıldız

  3. Kudüs İçin Namaz Seferberliği
Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Kudüs İçin Namaz Seferberliği

A+A-

“Üç Aylar”ın ilki, “Haram Aylar”ın biri ve “şehrullah” (Allah’ın ayı) olan Receb-i Şerifinizi tebrik eder; geçen hafta söz verdiğim Selahaddin Eyyûbî’nin “Namaz Seferberliği”ni özetle anlatmak isterim:

Kudüs’ün haçlı işgalinden kurtarılışının birkaç yıl öncesiydi… Selahaddin›in mücahidler ordusu hazırdı. İslâm Birliği büyük ölçüde sağlanmıştı. Ümmet, Kudüs’ün tekrar özgürlüğüne kavuşması için sabırsızlanıyordu. “Niçin Haçlı Krallığına saldırıp öldürücü darbeyi indirmiyoruz?” soruları soruluyordu…

Selahaddin ise, zaferin/fethin sadece maddi hazırlıklarla değil, -Nasr suresinde vurgulandığı üzere- ancak “Allah’ın yardımı” ile kazanılabileceğinin bilincinde idi… Bir Kur’ân hâfızı olarak, şu müjdenin de farkındaydı: “Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih! Haydi müminleri müjdele!” (Saff/13)

Lakin Selahaddin, Kudüs’ü işgalden kurtaracak ümmetin manevi donanımının yeterli olup olmadığından emin değildi… Şam Emevî Camii’nde kıldırdığı Cuma namazında Kudüs hakkında heyecanlı bir hutbe okumuştu… Hutbeden çok etkilenen bir grup genç ayağa kalkıp, Kudüs’e yürümek için Sultan’dan izin istediler. Gençlere bir cevap vermeyen Selahaddin sabah namazını da Emevî Camii’nde kıldı; fakat dün Kudüs’e yürümek isteyenleri namazda göremedi… Sonra tebdil-i kıyafetle yaptığı araştırmalarda camilerin çoğunun sabah namazlarında neredeyse boş olduğunu tespit etti… Ardından ulemâ ve umerânın ileri gelenlerini toplayarak, karşılaştığı yaman çelişkiye dikkat çekti: Yüce Rabbimiz, “Ey iman edenler! Sabırla ve namazla Allah’tan yardım dileyen!..” (Bakara/45,153) buyurmakta iken, camilerimiz sabah vakti bomboş idi… Bu durumda hangi yüzle Allah’tan yardım istenilebilirdi?!..

Ve Selahaddin kesin talimatını verdi: ‘Haydi hocalarım! Haydi beylerim, atabeylerim! Bu ümmete namazın önemini ve olmazsa olmazlığını anlatınız! Bu millete, cemaatle namaz kılmanın, özellikle sabah namazını camide kılmanın önemini anlatınız… Camilerimiz sabah namazlarında da Cuma namazı gibi kalabalık oluncaya kadar durmayınız! İşte o zaman Haçlılara karşı büyük cihadı başlatabiliriz.’

Selahaddin’in emriyle başlatılan “namazla diriliş” seferberliğinin sekiz yıla yakın sürdüğü rivayet edilir… Hiç kuşku yok ki, namazla dirilmeyen bir ümmetin yeniden tarihin öznesi olması mümkün değildi. Ve Allah’ın yardımı, tıpkı Mekke’nin Fethi’nde olduğu gibi, elbette namazlarını ve özellikle de sabah namazlarını ihmal etmeyip cemaatle ikame eden bir müminler topluluğuna nasip olacaktı…

Yıllar sonra camilerin sabah namazlarında da Cuma namazları gibi dopdolu hale geldiğini gören Selahaddin, artık Allah’ın yardımı ile Haçlılara son darbeyi indirme vaktinin geldiğine inandı. Meydan savaşı için bütün maddi hazırlıklar hızla tamamlandı. İslâm ordusu, sayıca iki kat fazla olan Haçlı ordusunu Hıttin’de çembere alarak kaçış yollarını kapattı (1187). Sabah vakti ölüm-kalım savaşı başlayacaktı… 

Selahaddin böylesine zorlu bir ortamda, “Sabırla ve namazla Allah’tan yardım dileyin!” (Bakara/45, 153) ilahi buyruğuna ittibaen bütün askerlerine teheccüd namazına kalkmaları ve İslâm’ın zaferi için namaz kılıp dua ederek Allah’tan yardım dilemeleri talimatını verdi... Ardından da çadırları tek tek dolaşmaya başladı... Gördüğü muhteşem manzara karşısında çok duygulandı: Bütün ordu ayaktaydı; teheccüd namazı kılmakta ve Allah›a dua etmekteydi...

Fakat o da ne… Bir çadırda, bir asker uyuyakalmıştı; teheccüd namazından ve duadan gafletteydi…

Selahaddin hemen çadıra girdi… Bir baba şefkati ile başını okşayıp uyandırdığı mücahide dedi ki:

“Evladım! Bak, bütün askerlerim ve haber ulaştırabildiğimiz tüm camilerimizdeki Müslüman kardeşlerimiz gece namazı kılarak zaferimiz için Allah›a dua ediyor ve O’ndan yardım diliyorlar! Bir askerimin gafleti sebebiyle, Allah’ın yardımının gecikmesinden korkarım... Hadi, durma evladım!”

Son asker de teheccüd namazına kalktı ve namazını eda ederek Allah’a dua ve niyazda bulundu…

Selahaddin sabahın aydınlığında hücum emrini verdi… Ve şu ayetlerde açıklanan ilahi yasa gerçekleşti: 

“Ey iman edenler! Siz, Allah’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed/7) “Ve eğer Allah size yardım ederse, size galip gelecek yoktur!..” (Al-i İmran/160)

Hıttin Zaferi kazanıldı ve Kudüs özgürlüğüne kavuştu…

İnanıyoruz ki, bugün de Suriye ve Filistin’den başlayarak askeri güçlerini birleştirip, sabırla, namazla ve Kur’ân’la manevi dirilişlerini gerçekleştiren müminler Allah’ın yardımıyla Kudüs’ü tekrar fethedeceklerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar