Küresel intifada sürmeli!
Siyonist işgal rejimi Gazze’de 15 aydan fazla süre soykırım savaşını sürdürme cüreti gösterebildiyse, son saatleri de sonuna kadar değerlendirebilmek için ateşkes kararı alınmasına rağmen hâlâ küçük büyük demeden katletmeye devam ediyorsa tabii arkasında uluslararası siyonizm, onun arkasında da küresel emperyalizm olduğu için. Ama bu uluslararası siyonizm ve küresel emperyalizm de yenilmez değildir. Onları da yenebiliriz ve yenebilmeliyiz.
Gazze’de birkaç bin mücahit, çağın en gelişmiş savaş uçaklarını ve teçhizatını kullanarak saldırılar düzenleyen emperyalist ittifakı diz çöktürmeye muvaffak olduysa bu da en başta Yüce Allah’ın yardımı ve yine O’nun lütfettiği kararlılık ve azim sayesinde olmuştur. Allah’a tevekkül, köşeye çekilip yardım gelmesini beklemek değil azimle çalışarak Allah’ın yardım edeceğine inanmak ve güvenmektir. Ama dünya hayatı bir imtihan olduğundan kurallarına göre hareket etmek, dolayısıyla zamanın, zeminin ve şartların gerektirdiğini yapmak zorundayız.
Gazze’deki savaşın bitirilmesi için bir ateşkes formülü oluşturulmuş olsa da siyonist işgalden kaynaklanan tehlike ve tehdit son bulmuş değildir. Küresel emperyalizmin ona yardım ve desteği de devam ediyor. Buna karşı bizim de küresel mücadelemizin, Filistin’deki mücadele hakkında kullanılan kavramdan hareketle son dönemde yaygın olarak kullanılan isimlendirmeyle küresel intifadamızın sürmesi gerekir.
Bu mücadelenin en başında bilgilenme ve bilgilendirme yer almalıdır. Çünkü doğru tercih yapabilmek ve doğru karar verebilmek için doğru bilgiye ihtiyaç var. Unutmamak gerekir ki küresel emperyalizm ve uluslararası siyonizm Filistin halkının haklı mücadelesini karalama amaçlı medya savaşını sürdürecektir. Onların bu savaşta kullandıkları en önemli malzemeler gerçek dışı iddialar ve kafa karıştırma, zihinleri bulandırma amaçlı çarpıtmalardır. Nitekim ateşkesin ilan edilmesinin hemen ardından Arap dünyasının sosyal medyasında Filistin direnişini mahkum etme amaçlı tutarsız ve saçma iddiaların piyasaya sürülmeye başladığı dikkatimi çekti.
Bu türden iddiaların Türkiye’deki sosyal medyaya da taşınması kuvvetle muhtemeldir. Ama bizim zihnimizi bunlar meşgul etmemeli. Onlara cevap vermekle hiç uğraşmamalıyız. Onun yerine siyonist katillerin sergilediği vahşeti, insanlık dışı uygulamaları ifşa eden gerçekleri ve böyle bir vahşet karşısında sürdürülen mücadeleye yön veren kararlılığı, azmi gündeme taşımalıyız. Bu arada Filistin halkının işgale karşı verdiği mücadelenin haklılığını ortaya koyarken bu mücadelenin sadece bölgesel bir mücadeleden ibaret olmadığını küresel emperyalizmin dünya üzerinde kurduğu global zulüm sistemine karşı dik duruşun önemli bir parçasını oluşturduğu gerçeğini öne çıkarma görevini de ihmal etmemeliyiz. Gazze’de işlenen suçların sadece işgalci siyonistlerin değil aynı zamanda onlarla aynı safta duran tüm sömürgeci güçlerin gerçek yüzünü açığa çıkardığını bütün herkesin görmesi için yürütülecek kampanyalarda mutlaka bir payımızın olması gerekir.
Küresel intifadanın, global zulüm sistemine karşı mücadelenin bir cephesini bilgilendirme yani medya oluşturuyorsa bir cephesini de ekonomik tavırlar oluşturmalıdır. Tabii ki bunun en önemli faaliyeti de boykottur. Siyonist vahşete destek veren kurumları boykot konusunda duyarlılığın daha da yaygınlaşması için yürütülecek çalışmalarda herkes elinden geleni yapabilir. Boykot kişisel değil kitlesel tavırdır. Dolayısıyla sadece kendimiz boykot etmekle kalmamalı, bir ortak tavır oluşması için hatırlatmalarda bulunmayı da ihmal etmemeliyiz. Özellikle siyonist vahşetin ve onun arkasında duran küresel emperyalizmin kirli yüzlerini açığa çıkaran sahneleri insanların dikkatlerine sunarsak boykota ilgi artabilir. Gazze’de çocukları açlıktan, bebekleri donarak ölmeye mahkum edenlerin kasalarını biz doldurursak suça ortak olacağımızı dikkatten uzak tutmamalıyız.
En önemli faaliyetlerden biri de Gazze halkının yeniden toparlanması için yapılacak yardımlardır.