Orta Doğu'da kriz büyürse petrol fiyatları dünyayı yakar -Çeviri-
Dünya, Orta Doğu'da tırmanan bir çatışma ihtimalini kaygıyla beklerken, bunun olası ekonomik sonuçları da giderek artan bir endişeye yol açıyor. En büyük korkular ise tek bir noktada buluşuyor: Küresel petrol arzında yaşanacak olası bir kriz
Peter S. Goodman / The New York Times
Dünya genelinde şu günlerde yoğun olarak tartışılan böylesi bir sonuç; benzin, akaryakıt ve plastik, kimyasallar ve gübre gibi petrolle ilintili diğer ürünlerin fiyatlarının artmasına neden olabilir. Bu durum yatırımları, işe alımları ve iş dünyasının genişlemesini caydırarak başta Avrupa olmak üzere pek çok ekonomiyi resesyon riskiyle karşı karşıya bırakabilir. İthal petrole bağımlı olan ülkelerde, özellikle de Afrika'daki yoksul ülkelerde etkileri çok daha sert olabilir
Bu felaketin yaşanma ihtimali, İsrail'in İran'ın geçen hafta fırlattığı füze yağmuruna vereceği yanıtın planlarını yaptığı son günlerde gündeme geldi. Bazı senaryolar pek olası görülmese de yine de akla yatkın: İsrail'in İran'ın petrol tesislerini vurması, buna misilleme olarak da İran'ın Suudi Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki rafinerileri hedef almasına neden olabilir. İran destekli Husiler 2019'da Suudi petrol tesislerine yönelik bir saldırıyı üstlendi. Trump yönetimi daha sonra suçu İran güçlerinin üzerine attı.
Hürmüz Boğazı riski
İran daha önce de yaptığı gibi, dünya petrol üretiminin yaklaşık üçte birinin kaynağı olan Basra Körfezi'nde üretilen petrolün geçtiği kritik su yolu olan Hürmüz Boğazı'ndan tankerlerin geçişini tehdit edebilir. Böyle bir hamle bölgede konuşlu ABD donanma gemileriyle çatışmayı beraberinde getirebilir.
Bu da şu anda olası görülmüyor. Ancak son aylarda bölgede gerilimin giderek yükselmesi bir dönem çok uzak bir ihtimal olarak görülen felaket senaryolarını daha olası bir hale getirdi.
İsrail bir sonraki hamlesini planlarken, İran'ın petrol tesislerinin yanı sıra başka hedefleri de var. İran'ın kendi misillemesini hazırlarken dikkatli olması için sebepler var. Savaşı Basra Körfezi'ndeki komşularına yaymak, İran'ın zaten kötü olan ekonomisini çöküşün eşiğine getirebilecek daha sert bir misillemeye davetiye çıkarabilir.
Savaşın bölgeye yayılma riski yükseldi
Ancak son günlerde İsrail'in düşmanlarına karşı yürüttüğü askeri harekatı İran destekli militan grup Hizbullah'ı hedef aldığı güney Lübnan'a genişletmesiyle daha geniş çaplı bir çatışma riski arttı. İran'ın İsrail'e yönelik saldırıları riskleri daha da arttırdı.
Orta Doğu'da büyüyen bu savaş tehdidi, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşından ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarına ve Kuzey Kore'nin her zaman mevcut olan provokasyon riskine kadar küresel ekonomiyi her an bozabilecek faktörlerden birine dönüştü.
Soğuk Savaş sonrası en istikrarsız dönemi yaşıyoruz
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) eski baş ekonomisti ve şu anda Harvard Üniversitesi'nde profesör olan Kenneth S. Rogoff, “Bu olağanüstü tehlikeli bir küresel durum” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünya muhtemelen Soğuk Savaş'tan bu yana en istikrarsız dönemini yaşıyor. Asla abartmıyorum. Durum hızla daha da kötüleşebilir. Bunun küresel ekonomi üzerinde büyük bir etkisi olacağı kesin”
Orta Doğu'daki her çatışma dünyanın petrole erişimini tehlikeye atma potansiyeli taşıyor. Bu seferki de farklı görünmüyor.
Geçtiğimiz Perşembe günü Biden yönetiminin İran'ın petrol tesislerine yönelik bir İsrail saldırısını destekleme olasılığını “tartıştığını” söylemesinin ardından petrol fiyatları %4'ün üzerinde artış gösterdi. İran'ın İsrail'e füze fırlatmasından önce varili yaklaşık 71 dolar olan Brent tipi ham petrolün varil fiyatı 77 doları aştı.
Ertesi gün Biden, gazetecilere İsraillilerin “petrol sahalarını vurmaktan başka alternatifler düşünmeleri gerektiğini” söyleyerek endişeleri hafifletmeye çalıştı.
Uzmanlar, İsrail'in İran'dan gelen tehdidi sınırlandırma çabalarına, İran'ın askeri yeteneklerini hedef alarak, belki de İran toplumunda pek sevilmeyen elit Kudüs Gücü'nü vurarak daha iyi hizmet edeceğini ileri sürüyor.
İran petrolünün açığını Körfez ülkeleri kapatabilir
Analistler, İsrail İran'ın petrol üretimine saldırsa bile bunun küresel ekonomi üzerindeki etkisinin çok az olacağını söylüyor. ABD Enerji Enformasyon İdaresi'ne (EIA) göre İran günde yaklaşık 4 milyon varil ya da küresel toplamın yaklaşık %4'ünü pompalayan önemli bir petrol üreticisi. Ancak uzmanlar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi diğer Basra Körfezi ülkelerinin bu hacmi karşılamak için üretimi artırabileceğini ve uluslararası fiyatlar üzerindeki baskıları hafifletebileceğini söylüyor.
Asıl soru İsrail'in İran'ın füze saldırısına nasıl karşılık vereceği ve sonrasında ne olacağı. İran geçtiğimiz yıl Basra Körfezi'ndeki komşularıyla bağlarını güçlendirerek daha geniş çaplı bir bölgesel çatışmaya girme ihtimalini azaltmış görünüyor. Ancak bu analiz yanlış çıkar ve İran bölgedeki rafinerileri vurur ya da deniz taşımacılığını sekteye uğratırsa dünya büyük bir şok yaşayabilir.
Bölgesel savaş petrol fiyatlarını 130 dolara fırlatabilir
Oxford Economics tarafından yapılan bir analize göre, İsrail ve İran'ın dahil olduğu bölgesel bir savaşta petrol fiyatları varil başına 130 dolara yükselecek ve küresel ekonomi %0,4'lük bir darbe alacak.
Bu senaryo, ABD'den Avrupa'ya merkez bankalarının faiz oranlarını düşürerek enflasyona karşı zafer ilan ettikleri bir dönemde küresel ekonomiyi bozabilir ve ülkelerde enflasyonu yeniden körükleyebilir. Düşük faiz oranları, işletmeler ve tüketiciler için daha kolay kredi koşulları anlamına geliyor ve yatırım, işe alma, ev satın alma ve ekonomik büyüme için bir teşvik beklentisini körüklüyor.
Bir petrol şoku bu ivmeyi tersine çevirebilir. Petrol fiyatları sadece piyasalarda önemli bir ölçüt değil, hemen hemen her ülkede ekonomik faaliyetleri etkileyen temel bir güç. Benzin istasyonlarındaki tabelalarda yanıp sönen ve tüketici güveni ile ekonomik refahın kaba bir özeti olarak hizmet eden benzin fiyatını büyük ölçüde belirlerler.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) ortak hareket ederek arzı durdurduğu ve fiyatların yükselmesine yol açtığı 1970'lerin başlarından farklı olarak, bugün dünya bu tür şoklara çok daha az duyarlı.
Petrol bağımlılığını azaltma çabaları
ABD, kaya petrolünü agresif bir şekilde geliştirmesi sayesinde önde gelen petrol üreticisi haline geldi. Bazı ekonomiler rüzgar, güneş, jeotermal ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimini arttırmak için agresif bir şekilde harekete geçerek petrole olan bağımlılığı azalttı.
Sorun şu ki, küresel enerji talebi daha da hızlı artarak petrolün çok önemli bir emtia olma durumunu pekiştirdi.
Petrol arzında yaşanacak bir kriz, ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarını arttırarak fosil yakıtlara olan bağımlılıklarını azaltma zorunluluğunu pekiştirecek. Ancak bu, acil ekonomik tehdidi ortadan kaldırmayacak.
Petrol arzı şokunun en sarsıcı sonuçları Zambiya, Mozambik, Tanzanya ve Angola gibi borç kriziyle boğuşan düşük gelirli ülkelerde görülecek. Hükümetler borçlarını ödeyememekten kaçınmak için kamu sağlığı, eğitim ve diğer hizmetlere yapılan harcamaları kısma yoluna gitti. Petrol ithalatı için daha yüksek maliyetler bu sorunu daha da kötüleştirecek.
İran petrolündeki kriz Çin'e kadar uzanabilir
İran'ın petrol ihracatının %90'ından fazlasını satın alan ve petrol tüketiminin yaklaşık dörtte üçünü ithalata bağlayan Çin üzerinde de baskı oluşacak.
ABD petrol fiyatlarında yaşanabilecek bir şokun etkisini azaltmak için en iyi konumda olabilir. Fosil yakıt üretimi yapan Amerikan şirketleri, küresel petrol arzına vurulacak darbeden fayda sağlayacak ve yüksek fiyatlardan kazanç elde edecek. Ancak daha yavaş küresel ekonomik büyümenin etkisi, özellikle ihracat yapan diğer Amerikan işletmelerine zarar verebilecek.
Petrol krizi Avrupa'ya stagflasyon getirir
Avrupa özellikle kesintilere karşı savunmasız görünüyor. Kıta uzun süredir düşük fiyatlı Rus enerjisine bel bağlamış durumda. Bu tedarik, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ederek uluslararası kınama ve yaptırımlara maruz kalmasının ardından sekteye uğradı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa'ya enerji sevkiyatını ciddi şekilde kısıtlayarak birçok ülkeyi tüketimi sınırlarken, Avrupa'yı alternatif arayışına zorladı. Petrol fiyatlarındaki ani bir sarsıntı başka bir krize yol açabilir.
Washington'daki Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Jacob Funk Kirkegaard, petrol krizinin Avrupa'ya etkisini şu sözlerle açıkladı:
“Avrupa'da stagflasyon kaçınılmaz olur. Muhtemelen aynı anda hem resesyon hem de yüksek enflasyon yaşarsınız”
Petrol fiyatlarındaki tırmanış Rus ordusunu güçlendirecek
Kirkegaard, petrol fiyatlarındaki artıştan en çok Rusya'nın kazançlı çıkacağını ve Putin'e Ukrayna'ya yönelik askeri saldırısını iki katına çıkarması için daha fazla kaynak sağlayacağını da sözlerine ekledi.
Daha fazla petrol geliri aynı zamanda Rusya'nın Orta Doğu'daki kilit müttefiki olan İran'a daha fazla yardım etmesini de sağlayacak: İran hükümeti, nükleer silah üretme kapasitesine ulaşmak için gereken son unsurların sağlanmasına yardımcı olması için Putin'e bakıyor.
Kirkegaard'a göre bu gerçek, İsrail'in çatışmanın daha da tırmanması riskini alma isteğini sınırlayabilir. Eğer İsrail İran'ı, İran'ın bölgesel enerji üretimine zarar vermeyi amaçlayan bir saldırısını provoke edecek kadar sert vurursa, bu petrol fiyatlarını arttıracak ve Putin'e daha fazla para kazandıracak.
Bu da nükleer silah sahibi İran riskini daha da arttıracak.
Kirkegaard sözlerini şu sözlerle tamamladı:
“Eğer İsrail iseniz, İran'ın nükleer eşiğe ulaşmasına yardımcı olacak bir ülkeye neden yardım edesiniz ki?”
© 2024 The New York Times Company
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.