Pax Americana’nın ölüm kalım seçimi
ABD'de bugün yapılacak olan başkanlık seçimlerinde bıçak sırtı bir yarış bekleniyor. Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump ile Demokrat Parti'nin adayı Kamala Harris arasındaki fark yüzde birden daha az. Fakat Amerikan halkının gözü sandıklardan çıkan sonuçlardan çok daha başka yerlerde.
Çünkü sandıktan çıkan neticenin halktaki geleceğe dair endişe ve hayal kırıklıklarına çare olamayacağını herkes biliyor. Dolayısıyla kim yarışı önde bitirirse bitirsin genel kanı hem ABD'de hem de dünyanın geri kalanında kutuplaşma, şiddet ve kaosun kazanacağı yönünde.
Salıncak denilen Pennsylvania, Michigan, Wisconsin, Arizona, Kuzey Carolina, Georgia ve Nevada gibi çekişmeli eyaletlerin hepsinde Trump rakibine göre üstünlük sağlamış durumda. Küreselcilerin bir kaşık suda boğmak için her tür manipülasyona başvurduğu Trump ülke genelindeki anketlerde de yüzde 0.1 oranla önde görünüyor.
***
Fark çok yakın olduğu için Harris de Trump kadar kazanmaya yakın duruyor. Kimin kime oy vereceği en ince ayrıntısına kadar hesaplandığı için gözler Müslümanların ve Yahudilerin vereceği kritik oylarda. Özellikle de kimi kırsal bölgelerdeki birkaç bin köylü beyaz Amerikalının vereceği oylar ülke genelindeki seçim sonuçlarını tayin edebilecek kadar hayati önemde görülüyor.
Sonuçların açıklanması yarını hatta birkaç gün sonrasını bulabilir. Zira itirazlardan dolayı 2020'deki seçim sonucu birkaç gün sonra açıklanmıştı. Çekişmeli eyaletlerde durum başa baş olduğu için oylar yavaş sayılabilir ya da tekrar sayım kararı alınabilir. Zaten şimdiye kadar kurulan sandıklarda 78 milyondan fazla kişi erken oy kullandı.
Harris ABD'nin 60'ıncı başkanı olursa yani Trump ikinci kez kaybederse 6 Ocak 2020'deki Kongre baskınının bu kez daha büyüğü yaşanabilir. Ülke çapında ayaklanmaya varacak şiddetli protestolar başlayabilir.
***
Küresel açıdan ise Demokratların gitmesi Türkiye'nin elini güçlendirecektir. Ne var ki Harris ya da Trump kim seçilirse seçilsin soykırımcı İsrail'in Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'daki katliamları sürecektir. Hatta Siyonist-Evanjelik lobinin İran'dan sonra Türkiye'yi hedefe koyan bölgesel savaş projesinin yeni aşamasına daha hızlı bir şekilde geçilebilir.
Trump'ın zaferi Avrupa ve Çin ile ilişkilerde daha zorlu ve çekişmeli bir dönemin kapısını yeniden aralayacaktır. Ukrayna için ise zor günlerin başlaması anlamına gelecektir. Çünkü Trump gücünü ve önceliğini Rusya ile bozulan ilişkileri tamir edip Moskova'yı Pekin'e karşı yanına çekmeye harcayacağını zaten açık açık söylüyor.
Ancak sandıklardan Trump'ın çıkması en çok da ABD'nin Hint-Pasifik planlarını altüst edecektir. Trump liderliğindeki ABD'nin Türkiye, Rusya, Hindistan, Brezilya ve bazı Avrupa ülkelerini yanına çekmesinden çekinen Çin yönetimi beklenmedik bir askeri hamle yaparak Tayvan'ı ilhak için harekete geçebilir.
Böyle bir sürprize ABD askeri yanıt veremeyecektir. Tıpkı Kırım'ın 2014'teki ilhakında Rusya'ya yönelik verdiği tepkiyi tekrarlayacaktır. Yani Tayvan'ın ilhakı karşısında ABD'nin Pekin'e siyasi, ekonomik ve diplomatik tepkiden başka bir karşılık verme imkânı yok.
Hâsılı kelam, Kırım'ın ilhakıyla başlayan hamle eğer Çin'in Tayvan'ı ilhakı ile sonuçlanırsa o zaman bu 5 Kasım 2024 seçimleri tarihe bir bakıma Amerikan imparatorluğunun ölüm ilanı olarak geçecektir.