50 Maddede Felsefe Yazılarında Eleştiri

Eleştiride gerçek ile akıl arasına ne korkular ne duygular ne beklentiler ne de başka bir şey girmeli. Örneğin Tanrı'yı anlamaya çalışırken aklı ile inancı birbirinden ayrı tutmak gerektiği gibi birbirinin yerine de kullanmamak gerekir.

1-Felsefe akıl işidir, akıl ile yapılır. Her düşünen insan aklını kullanır mı? Akıl (rasyonalite) olanı olduğu gibi görmekle mümkün. Eleştiride gerçek ile akıl arasına ne korkular ne duygular ne beklentiler ne de başka bir şey girmeli. Örneğin Tanrı'yı anlamaya çalışırken aklı ile inancı birbirinden ayrı tutmak gerektiği gibi birbirinin yerine de kullanmamak gerekir. Tanrı'ya yaklaşımımız E. Husserl'den mülhem, "akıl parantezi"ne alma şeklinde olmalıdır.

2-Felsefede kesinlik ya da bitmişlik yoktur; çünkü felsefe cevapların değil soruların peşinden giden bir etkinliktir. Felsefede de eleştiri soru ile başlar, şüphe ile devam eder ve bir ihtimal dahilinde bir görüş beyan eder.

3-Biten, sona eren (somut) bilgiyle işi yoktur felsefenin. Bu açıdan binlerce yıl önce bir filozof tarafından bir görüş hala tazeliğini korur. Eleştiri fiziki alemin metafizik yorumudur. Felsefe ile meta-felsefe ayrımı karşımıza çıkıyor. Fiziki alem her şey değildir ama fiziki alem olmadan da felsefe yapılamaz.

4-Felsefe kümülatif bir bilgidir. Eleştiri de hem geçmişe dayanmalı hem de geleceğe bakmalıdır. Felsefe ruhu ispat etmekle ilgilenmez ama ruhun ispat edilme ihtimali, felsefenin ilgi alanına girer. Eleştiri de buna göre olmalıdır. Eleştiri kendini bir şeyle sınırlamamaktır, bütün ihtimalleri göz önünde bulundurmak, daha doğrusu bütün ihtimallere yaşama hakkı vermektir.

5-Felsefe eleştirinin eleştirisini yapabilmektir. Sorgulama akıl temelli olduğu gibi, şüpheci yaklaşımı da elden bırakmamak gerekir. Bu açıdan şüpheciliği bir yöntem olarak ortaya koyan Descartes'in adını anmadan geçmek doğru olmaz.

6-Eleştiri insan merkezli olmalıdır. Ama insanı ne bir amaç ne de bir araç olarak gören bir anlayış. Eleştiride insan "olduğu gibi" incelenmelidir. Fakat felsefe tarihinde insanı olduğu gibi gören filozofların az olduğunu görüyoruz. İfrat-tefritte hep uçlarda olunmuştur, insan ya çok yüceltilmiştir (hümanizm) ya da yerilmiştir (absürdizm).

7-Yeryüzünde söylenmedik yeni bir şey yok ama dünya sürekli değişmekte, insan dönüşmekte. Eleştiri bizi yeni gelişmelere hazırlamalıdır. Mesela yapay zekayı her açıdan tartışmaya açmalıdır. Yapay zekanın getirilerini ve götürülerin ortaya koyup buna göre tavrını ortaya koymalıdır.

8-Eleştiri tutarlı olmalıdır. Bir yerde ruhun varlığını kabul ederken, başka yerlerde ruhun yok olduğu iddia edilmemelidir. Zihin berraklığı tutarsızlığı ve çelişkileri ortadan kaldırır.

9-Eleştiriler sistematik olmalıdır. Dağınık kafadan dağınık görüşler ortaya çıkar. Yoğunlaşma yazıyı motorize eder. Sistem bütünlüktür. Sistem yazının başlangıcı ve sonucu arasındaki görüşleri, yorumları ve örnekleri sağlam bir zemine oturtmaktır.

10-Eleştirirken gayemiz evrenselliği yakalamak olmalı. Her kese hitap eden yazıların peşinden gitmek gerek. Büyük filozoflar evrenselliği yakalarken, diğerleri küçük suların içinde boğulur.

11-Yazının dışına çıkıp "başka bir gözle" yazıya bakmasını bilmek gerek. Başka bir göz nedir? Felsefeyle uğraşan her insanda başka bir göz var mıdır? Bu sorulara cevabı kendi içinde olan bir başka soruyla cevap verelim: Neden Platon, Aristo, Kant, Nietzsche gibi büyük filozoflarda başka bir göz vardı?

12-Bizi sorgulamaya yöneltmeyen yazı, felsefe yazısı değildir. Din sorgusuz sualsiz itaat ister, tarih geçmiş olayları sever, coğrafya doğaya bakmaktan hoşlanır, edebiyat güzellik peşindedir ama felsefe başkaldırıdır. Başkaldırı sorgulamadır. Misal neden bu satırların sahibi bu yazıyı kaleme alma gereği duydu? Bu yazıdan ne bekliyor? Bu yazı sorgulamaya yarıyorsa bir felsefe yazısıdır, eleştireldir. Yok, ne okurda ne de yazarda hiçbir değişime sebep olmuyorsa sadece zaman kaybıdır, oyalamadır.

13-Her eleştiri yazısında Sokrates'in "at sineği"ni başımızın üzerinde uçtuğunu hissetmeliyiz. Eleştiri yazıları her kesi rahatsız etmelidir. Yeri geldiğinde kendimiz dahi yazdıklarımızdan rahatsız olmalıyız. Eleştiri düşünce yoluyla kendi kendini rahatsız etmektir.

14-Her eleştiri yeni bir pencere açmalıdır zihnimizde. Yeni bir pencere bilgi dağarcığımızı zenginleştirmez, tam tersine ufkumuzu genişletir. Bilgide nicelik değil nitelik önemlidir. Nitelikli yazılar zihnimizde yeni pencerelerin açılmasına vesile olur.

15-Eleştiri objektif ve nesnel olmalıdır. İşin içine duygularımızı katmadan, objektif bir bakış açısıyla olanı olduğu gibi görüp ortaya koymak gerekir.

16-Eleştiride siyaset ya da ideoloji olmaz. Eleştirmenin siyasi bir görüşü olabilir ama eleştirisini siyasi görüşüne, ideolojisine göre değil somut dünya ve insan gerçekliğine göre yapmalıdır. Bu açıdan her şeyi Marksist bakış açısına indirgeyen sosyal gerçekçi görüşlere, kapitalist sömürüyü normal gösteren modern yaklaşımlara, din adamlarının yaptıklarının dine mal eden görüşlere mesafeli yaklaşmalıdır.

17-Felsefe dil ile yapılır. Hangi dil? Felsefe metinlerinde dil bir araçtır. Dil felsefecileri (Frege, Chomsky, Saussure, Derrida, Foucault, Wittgenstein vd) dilin imkanlarını sorgulamıştır. Felsefe hakkında yazılar kaleme alan bir eleştirmen birden fazla dil bilmesi gerekir ki yazı yazdığı dilin bütün imkanlarını sonuna kadar kullanabilsin. Dahası kendine göre yeni bir söylem, yeni bir felsefi dil yaratabilsin. Şu da var: Birden fazla dil bilen herkes eleştirmen olamaz ama iyi bir eleştirmen en azından bir dili çok iyi bilmesi gerekir.

18-Eleştiri birikim işidir. Hem de bilgi birikimi hem de hayat tecrübesi. İyi bir eleştirmenin çok okuması, net görmesi ve iyi yorumlaması gerekir.

19-Kant eleştiriciliği dogmatizme ve şüpheciliğe karşıdır. Dogmatik bir şeye körü körüne inanır. Pyrrhon gibi septikler şüpheciliği amaç edinir. Felsefe yazılarında eleştiri ne bir şeye körü körüne inanmak ne de temelsiz şüpheleri amaç edinmek şeklinde olmalıdır.

20-Eleştiride samimiyet olmalıdır. Okur yazıyı okurken yazarın aklını ve duygularını aynı anda hissetmelidir. Eleştiri akıl ile doğru bilgiyi, kalp ile insani hisleri yakalamalı.

21-Eleştiride etik değerler olmalıdır. Etik olmak, her kesin tabi olacağı evrensel ahlaki değerleri dayatmak değildir. Etik olmak, olduğu gibi görünmektir. Eleştiri kendi etik değerleriyle ötekilerin ahlaki kriterlerini bir potada eritmesini bilmektir.

22-Eleştirinin toplumsal yararı da vardır. Eleştiri de insani fayda esastır. Eleştirmen yazılarıyla toplumun gözü, kulağı olur, topluma göz-kulak olur.

23-Eleştiride ayrımcılık olmamalıdır. Eleştirmen birilerini yüceltirken, birilerin de aşağılamamalıdır. Zaten felsefenin doğası her türlü ayrımcılığa karşıdır, buna müsaade etmez. Ayrımcılık yapan bir insan filozof olamaz. İnsanları ayrıştıran metinler felsefi olmaz.

24-Felsefe insanları çoğullaştırır, farklılaştırır, zenginleştirir. Bu açıdan eleştiride heterojenlik gözetilmelidir, heretik bir tavır takınılmalıdır. Eleştiri önyargılarla savaşmaktır. Sokrates'ten Galileo'ya, İbn Rüşt'ten Baudrillard'a, Sühreverdi'den Foucault'a kadar bütün filozoflar heretiktir, sıra dışıdır, devrimcidir. Eleştiri sıradanlığı, yerleşikliği kabul etmez.

25-Her felsefe yazısında eleştirmenin bir yönü vardır. Eleştirmen felsefe yazılarında hem bize hem kendine ayna tutar. Felsefe yazılarında önce eleştirmeni tanırız, sonra da kendimizi. Bu açıdan filozoflara bakış açımız bizim kendimiz hakkımızda bilgi verir. Hangi filozofu sevip sevmediğini söyle, senin nasıl bir insan olduğunu söyleyeyim.

26-Eleştirin amacı hayatın can damarını yakalamak olmalıdır. Bunun için de hayatın dışında durup hayata bakmak gerekir. Hayatın can damarı bizim sonsuza dek söylemek istediğimiz sözdür. Eleştirmenin sözü olmalıdır ve gözü hem özünde hem de hayatın üzerinde olmalıdır.

27-Eleştirmenin bir ayağı gerçeğin üzerinde diğeri de hayal aleminde olmalıdır. Katı, somut gerçek bizi sıkar, boğar, bunaltır. Hayal gücüne dayalı soyutlamalar sadece zaman kaybına neden olur. Eleştirmen akıl paraşütüyle kalbin hayal alemini kendini usulca bırakmasını bilendir.

28-Eleştirmen bir kültürün parçasıdır. Eleştirmen kültür hegemonyası altında kalmadan ya da içinde doğduğu kültürü diğer kültürlerden üstün görmeden, kendi kültürünü diğer kültürlere dayatmadan eleştirilerini yapmalıdır.

29-Eleştiri yaparken ötekini hakkını korumak gerekir. Öteki merkezin içinde kendine yer bulamayandır. Eleştirmen sürekli merkezi genişletmelidir yazılarıyla ve ötekilerine yaşam alanı açmalıdır.

30-Eleştirmenin yüce devleti olmaz. Devleti her şeyin üstünde gören, eleştirmen olmaz. Devlet ve birey ilişkisinde eleştirmen tavrını bireyden yana koymalıdır. Tabi bunu yaparken olması zorunlu bir sosyal varlık olarak devletin de hakkının gözetlemelidir.

31-Eleştirinin yeri yurdu yoktur, eleştirmen göçebedir. Platon'un sadece Atinalı değildir, o dünya vatandaşıdır. Eleştiri yerleşik değerlerle savaşır. Bu yüzden eleştirinin soğuk yüzü görünür, sıcak yüzü pek görülmez.

32-Felsefe yazılarında eleştiri ne akademinin çetrefilli diliyle ne de avamın yavan diliyle olmalıdır. Akademik dil soğuk ve iticidir, avam dili sığ ve yüzeyseldir. Eleştiri bu iki dilin ötesinde canlı, duru, özgül, sıcak ve kuşatıcı bir dille yazılmalıdır.

33-Eleştiride konu sınırlaması yoktur. Herkes ya da her şey eleştirinin konusu olabilir, herkes ve her şey eleştirilmeye değerdir. Tavukların gece görüşünden en uzak gök cisimlerine kadar her şey eleştirinin konusu olabilir.

34-Eleştirmen ne şeytanın avukatlığına soyunmalıdır ne de meleğin savunulmasına girişilmelidir. Eleştiri şeytanı ve meleği olduğu gibi görmek ve her ikisinin hakkını vermektir.

35-Eleştiride hep haklının, mazlumun ve emekçinin hakkı gözetilmelidir. Eleştirmen üç maymunu oynayamaz. Haksızın, zalimin, sömürücünün felsefesi olamaz ve eleştirmen de bunların bir felsefesi olduğunu iddia edemez.

36-Eleştiri usul ve esasa göre olmalıdır. Herkesin kabul edeceği felsefi argümanlar akla ve mantığa göre ifade edilmelidir.

37-Eleştirinin dayanak noktaları muhkem, açık ve net olmalıdır. Böyle olduğu zaman desteklenen ya da karşı çıkılan görüşler daha iyi anlaşılır.

38-Teorisi olan eleştiri yazılarında bütünlük ve tutarlılık vardır. Hegel, Kant, Spinoza, Descartes gibi büyük filozoflara baktığımızda hepsinin aynı zamanda teorisyen olduğunu görüyoruz. Teori büyük düşünmektir, büyük ideasını belli bir amaca göre ve yöntemli olarak ortaya koymaktır. Felsefecinin teorisi yoktur fakat her filozofun teorisi vardır. Teorisyen harekete geçer, harekete geçirir. Hegel Alman ulusunu harekete geçirdi. Kant Avrupa Birliği'nin temellerini attı, Spinoza aforoz edilmesi pahasına panteist felsefesini ortaya koydu, Descartes Kartezyen felsefesiyle Batı'ya metodolojik düşünmeyi kazandırdı. Eleştirmen bu ve bunlara benzer noktaları görüp okurunu harekete geçiren kişidir.

39-Eleştiride düşünsel norm/yasalar olmalıdır. Düşünsel norm/yasası olan metinler bütüncüldür, vurucudur, etkileyicidir.

40-Eleştiride kavramlar açık ve net olmalıdır. Herkesin aynı anlam yüklediği kavrama farklı bir anlam yüklememek gerekir. Misal Egzistansiyalizm felsefesini kendi algımıza, inancımıza göre değil, bu görüşü sistematik haline getiren Sartre'a göre anlamak ve yorumlamak gerekir. Kendi görüşlerimizi Sartre'ın görüşlerinin önüne ya da yerine koymamak gerekir.

41-Gereksiz bilgi eleştiriyi amacının dışına çıkar. Soyut bir zeminde hareket eden eleştirmenlerin malumatfuruşluk tuzağına düşmesi işten bile değildir. Bu tuzağa düşmemek için yazının sınırları olmalıdır. Eleştiri zihninde açık ve net olarak yazıya sınırlar koymaktır.

42-Filozof mermerden eserini ortaya çıkaran bir sanatkardır, eleştirmen ise bu eseri değerlendiren kişidir. Eleştiri, felsefe eserlerini objektif olarak değerlendirmektir. Akla göre objektif değerlendirmelerde bulunan eleştirmenler klasik felsefe yapıtlarını görürler. Önyargı, kıskançlık, hırs ve nefret köreltir. Eleştirmen bunlardan uzak durmalı.

43-Her eleştirmen bir insandır ve insani zaafları ya da noksanlıklarının olması olağandır. Eleştirmenler de hata yapabilir. Eleştirmenin görüşleri mutlaka doğru olacak, o asla hata yapmaz, diye düşünmemek gerekir. Hatayı hata olarak kabul etmek gerekir.

44-Eleştirmen eleştiriyi ve kendini putlaştırmamalı, kutsallaştırmamalıdır. Eleştirinin, eleştirmenin putu olmaz. Felsefe yazılarında eleştiri bütün putların üzerindedir.

45-Eleştiri ihtiyaca binaen yapılmalıdır. Sırf eleştiri yapmak için eleştiri yapılmaz. Eleştiri metindeki eksikleri ortaya koymak için yapılırsa buna negatif eleştiri, iyi yazılmış bir metnin hakkını vermek için yapılırsa buna pozitif eleştiri denir. Yerine ve zamanına göre ikisi de gereklidir, geçerlidir.

46-Eleştirmen eleştirdiği yazının koşullarını göz önünde bulundurarak eleştirisini yapmalıdır. Platon'un Devlet adlı yapıtını eleştiren eleştirmen Platon'un hangi koşullarda, neden böyle bir eseri yazma gereğini duyduğu bilip buna göre eleştiride bulunmalıdır.

47-Eleştiride detaylandırma ve örneklendirme önemlidir. Eleştiri her kesin anlayacağı şekilde detaylandırılmalı ve örneklendirilmelidir. Tabi bunu yaparken konunun dışına çıkmamak, metni gereksiz ayrıntılara boğmamak gerekir.

48-Eleştiri sonuçta yeni çözüm önerileri getirmelidir, alternatif düşünce olanakları geliştirmelidir. Sırf eleştirmek için eleştirmek yapılmaz. Eleştirdiğimiz konularda farklı çözüm önerileriyle okurun karşısına çıkmak gerekir.

49-Eleştiri kırıcı ya da yıkıcı olmamalıdır. Yapıcı ya da iyi eleştirmen karşısındakinin eksiklerini dostane bir dille ifade etmesini bilendir. Bu da bizi eski bir gerçeğe götürür: Üslup esastan önce gelir, üslupsuz eleştirilerin bir kıymeti harbiyesi yoktur.

50-Eleştiri hakikat ve güzelliğe dayanmalıdır, hakikat ve güzelliği aramalıdır. Aklın hakikati ve kalbin güzelliği. Akıl buradaki gerçeğin, kalp oradaki sonsuzluğun peşindedir.

KÜLTÜR -SANAT Haberleri

Mısır'da 3 bin 500 yıl öncesine ait firavun mezarı bulundu
Leonardo da Vinci'nin çizdiği gizemli tüneller 500 yıl sonra keşfedildi
Dikkat toplayarak kitap okumanın yolları
Cigerxwîn 40'ıncı ölüm yılında anıldı
Eski Van Şehri geleceğe taşınacak!