Bir yandan Avrupa Birliği üyeliği talebimiz hala güçlü bir şekilde masada, öte yandan bu projenin zıddı BRİCS’e dahil olmak için utangaç girişimlerde bulunuyoruz. Aynı anda Avrupa ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için müzakere halindeyiz. Öte yandan Türkiye’yi -artık- Batı’ya bağlayan tek sözleşme olan NATO’dan çıkmayı bazen en üst düzeyde konuşmanın lezzetinden vazgeçemiyoruz. İsrail’e karşı bütün insani üniteleriyle direnen tek kuruluş olmasına rağmen Birleşmiş Milletler’i yerden yere vurma alışkanlığından bile vazgeçmiyoruz.
Bütün bu tablonun özeti şudur. Ne yerimizi beğeniyoruz ne de gidecek başka yerimiz var…