ABD'nin Rusya ricatını dünya hâlâ tam anlamıyla kavramış görünmüyor. Özellikle de Atlantik'in diğer yakasındaki müttefikleri. Nedeni de Soğuk Savaş mantığının zihinlerdeki etkisinin devam etmesi. Zira ABD'nin kendini Ukrayna savaşında bir taraf olarak değil artık bir arabulucu diye lanse etmesini algılamakta zorlanıyorlar.
Avrupa bu yeni değişimi anlayamadığı için ABD'den liderlik bekliyor.
ABD ise "Hedefim Ukrayna'yı savunmak değil. Önceliğim Rusya ile yeni bir konsensüse varmak. Ukrayna savaşı bunun önünde bir engel. Ancak barışla bu amacıma ulaşabilirim" düşüncesinde.
Bu yaklaşım ABD için Rusya karşıtı koalisyonun liderliğini yapma pozisyonundan radikal bir kopuşa işaret ediyor.
Avrupa ise Ukrayna'yı yalnız bırakmayacağını söylüyor. Fakat bunu ABD olmadan yapamayacağının da farkında.
***
Geldiğimiz aşamada Avrupa Birliği (AB) ile temsil edilen ulus aşırı bürokratik modelin küresel jeopolitikada başarısız olduğu ortaya çıkıyor. ABD olmadan ortak hareket edemeyecekleri görülüyor. ABD Başkanı Donald Trump, önceki gün Kongre'de yaptığı konuşmada bu gerçeğin altını bir kez daha çizdi. Trump konuşmasında sık sık ABD'nin geri dönüşünden bahsetti.
Fakat bu dönüş ABD'nin 1990'lardaki tek süper güç olduğu altın çağa dönüş değil.
Bu imkânsız. "Önce ABD" diyen Trump'ın hedefi yeni küresel gerçekliğe adapte olmaya odaklı daha çok.
Bunu yapabilmesi de öncelikle iç cephesini yeniden düzenlemeye bağlı.
Bu nedenle Trump, iç siyaseti ilgilendiren yığınla kararname imzalıyor. Ne var ki bu iç cephe sadece ABD'nin ulusal sınırlarından oluşmuyor. Avrupa, Kanada, Japonya, Güney Kore, Filipinler, Meksika ve Latin Amerika gibi doğal veya siyasi hinterlandı içindeki ülkeler de var.
Dolayısıyla Ukrayna stratejisini ABD'nin kendi içinde ve ittifak sisteminde yapacağı temizlik harekâtının katalizörü olarak görmek lazım.
Bu nedenle Trump'ın stratejisinin başarısı Ukrayna'da elde edeceği avantajlara bağlı.
***
Hâliyle olan bitenler Batı içindeki bir siyasi depreme, kaos ve krize işaret ediyor. Atlantik ittifakı ya yeni bir formatla yoluna devam edecek ya da çözülecek.
Unutmayalım ki ABD II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın sömürge imparatorluklarının parçalanmasına destek verdi. Bu yolla Avrupalı ülkeleri zayıflattı. Daha da kendine bağladı.
Bu yeni krizde de ABD'nin hedefi Avrupa ve diğer müttefikleri üzerindeki hegemonyasını en çok da iktisadi cephede yeniden tesis etmek.
Daha önce ABD'nin dayatmasıyla jeopolitik çözülme yaşayan Avrupa şimdi de iktisadi ve kültürel çözülme ile karşı karşıya.
Trump zaten AB projesini bir başarısızlık hikâyesi olarak niteliyor.
Nedeni de bu projeden istediği ekonomik ve askeri randımanı alamaması.
Hâsılı kelam, Avrupa'yı yanına alıp SSCB'ye karşı Soğuk Savaş'ı kazanan ABD şimdi ise Rusya ile hareket edip iç cephedeki Avrupa'ya karşı verdiği II. Soğuk Savaşı kazanmanın mücadelesini veriyor. Yoksa ABD yeni küresel dinamiklerin yol açacağı tsunami tarafından sistemin merkezinden periferisine doğru sürüklenecek.