Amerika’dan Bangladeş’e giden yol…

Fehmi Koru

Donald Trump, Beyaz Saray’a taşınmasına kadar geçecek zorunlu arayı gerdeğe girecek damat heyecanıyla değerlendiriyor; bakanlıklara, istihbarat birimlerine, bürokraside önemli mevkilere getireceği isimleri şimdiden belirledi.

İlan edilenlerin hemen hepsi Trump’ın seçim kampanyasında en yakınında bulunanlar…

Nepotizm kenarında dans ediyor Trump…

Sonunda sınırı da aştı: Önce büyük kızı Ivanka’nın kayınpederi Charles Kushner’i Paris’e büyükelçi atayacağını duyurdu; dün de küçük kızı Tiffany’nin kayınpederi Massad Boulos’u Ortadoğu danışmanı yapacağını ilan etti.

Damat Jared Kushner başbakanı olmayan sistemde kayınpederinin başbakanı gibi davranmaya hazırlanıyor…

Liyakata önem verilen Amerikan sistemini bu alanda da zorlamaya hazırlanıyor Trump; tepedekine yakın olmak liyakattan önemli bundan böyle…

Bakalım sonu nereye varacak?

Merakım, ABD’deki gelişmeleri eş-zamanlı olarak izlediğim bir başka ülkeden -Bangladeş’ten- gelmeye başlayan haberler yüzünden…

Ülkeyi iki kez -ilkinde beş yıl, ikincide 16 yıl- başbakan olarak yönetmiş olan Şeyh Hasina da şimdilerde Trump’ın denemeye hazırlandığı akraba-yı taallukat ile birlikte yönetim anlayışının sürdürücüsüydü.

Kötü yönetime yolsuzluk iddiaları da eklenince kopan gürültü ve sosyal hareketliliğe dayanamayıp Ağustos ayı başlarında Bangladeş’ten kaçmak ve Hindistan’a sığınmak zorunda kalmıştı ülkenin kadın başbakanı…

İngilizce çıkan Dhaka Tribune gazetesi, Şeyh Hasina aile bireylerinin siyasette yükselmelerine paralel olarak servetlerindeki muazzam artışa dikkat çeken yayınlara geçen yılın sonlarında başlamıştı.

Gazetenin haberine göre, en az kazananın geliri yüzde 330 artmış…

Esas bombayı İngiliz Observer gazetesi önceki gün patlattı. Bütün güçlerini 16 yıl aralıksız ülkeyi yöneten Şeyh Hasina’ya ve partisi Awami League’e (Halk Partisi) yakınlıktan alan bir dizi iş insanı, o süre içerisinde, Bangladeş’i soyup durmuşlar…

Servetlerini ülkelerinde tutmayıp İngiltere’ye kaçırmışlar…

Londra’nın en lüks semtlerinde milyonlarca Sterline satın aldıkları şahane malikaneleri varmış bu iş insanlarının…

Hasina’nın kaçışı sonrasında görevi zorlanarak üstlenmiş Nobel ödüllü iktisatçı Muhammed Yunus’un da teşvikleriyle başlatılan soruşturmalar ortaya ilginç bir tablo çıkarmış.

İlk elde, ulusal kaynakların yağmalanmasıyla elde edilmiş 13 milyar Sterlin tutarındaki paranın ülke dışına kaçırıldığı ve bu meblağın önemli bir bölümünün Londra’da satın alınmış emlakta yattığı belirlenmiş…

Tam 350 emlak Bangladeş’in yağmalanan serveti olarak Londra’da bulunuyormuş…

Konuyu İngiliz gazetesi araştırıp bulguların peşine düştüğü için, çoğu ‘iş insanı’ sıfatını taşıyan bu soyguncu tiplere, ülkelerinden kaçırdıklarını Londra’da emlaka dönüştürmede aracılık yapan İngilizler de haberde sergileniyor…

Hasina’nın kaçtığını öğrenen ‘iş insanı’ Salman F. Rahman da onu izlemek istemiş, ama becerememiş… Şimdi cezaevinde başına geleceği bekleyen Rahman, uzun yıllar boyunca iktidarın nimetlerinden yararlanarak büyümüş.

Rahman cezaevine düşene kadar ülkenin en zengin iş insanı konumundaymış…

Bizdeki MASAK benzeri bir kurum, Rahman’ın kamu bankaları soygununu ortaya çıkarmış… 1 milyar Sterlinin üstünde ödenmemiş bir borç duruyormuş Rahman’ın hesabında. Ülkenin Merkez Bankası Rahman’ın şirketlerine ‘kayyım’ atamış…

Kaçabilenler de var…

Awami League partisinin önemli üyelerinden, hükümette tarım bakanlığı yapmış Saifuzzaman Chowdhury kaçanlardan biri. El-Cezire televizyonu onu 14 milyon Sterlin değer biçilen Londra’daki malikanesinden çıkarken yakalamış.

Observer, “Hasina rejiminin düşmesi yeni soruşturmaları tetikledi, özellikle de kamu kaynaklarından borçlanmalar didiklenmeye başlandı” diyor…

Sobhan Ailesi fertleri için hem yurtdışına çıkış yasağı getirilmiş, hem de bankalardaki hesaplarına el konulmuş…

Haberleri okurken hem üzüldüm, hem de utandım…

Yönetimdekilerin liyakate önem vermeyip, yakınlarını, akrabalarını, aile bireylerini önemli görevlere getirme uygulaması, bu günlere kadar Doğulu ülkelere mahsus biliniyordu.

Trump bunun yanlışlığını ispatlamakla meşgul. Önce yakınında mesai verenlere alan açtı. Sonra akrabalara sıra geldi, dünürler önemli görevlere getirildi. Kızı Ivanka ile damadı Jared de beklentide.

Amerikalılar “Nasıl olsa dört yılı var, bu da geçer yahu” diyor olabilir.

Bir videosunu gördüm; Trump birilerine, “Evet, mevcut yasalara göre üçüncü defa seçilme hakkım olmadığını biliyorum ama halkım isterse neden olmasın?” diyordu.