Henry Kissinger'a atfedilen "Amerika'nın düşmanı olmaktan daha tehlikeli olan tek şey onun dostu olmaktır" tespiti yine doğru çıktı. ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupa ülkeleri ve Volodomir Zelenski'yi "by-pass" ederek Rusya lideri Vladimir Putin ile Ukrayna savaşına son verecek adımı atması Atlantik dünyasında jeopolitik depreme yol açtı.
Paris'te önceki gün alelacele bir araya gelen AB dışişleri bakanları, Trump ve Putin'in 12 Şubat günü vardığı tarihi uzlaşının sonuçlarını tartıştı. Oysa ne yapsalar boş! Avrupa'yı inşa eden efendiler şimdi onu tekrar dağıtıyor. Hem de Sevgililer Günü'nde.
Herkesin birbirine aşkını güllerle ve hediyelerle ifade ettiği 14 Şubat'ta yani dün Münih Güvenlik Konferansı kapsamında Rusya, Ukrayna ve ABD temsilcilerinin katılımıyla görüşmeler yapıldı.
Trump ve Putin'in katılacağı üst düzey liderler toplantısı ise gelecek hafta Suudi Arabistan'da yapılacak. Görüldüğü üzere masada Avrupa yok. Masadaki Ukrayna temsilcileri ise konu mankeni olmaktan başka bir anlam ifade etmiyor.
***
Dikkat çeken bir unsur da herhalde tarihi ironi olsa gerek Avrupa'nın kaderiyle ilgili önemli kararların hep şubat ayında alınması. 4-11 Şubat 1945 tarihinde Yalta'da bir araya gelen İngiltere Başbakanı Winston Churchill, SSCB lideri Joseph Stalin ve ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'yı nüfuz sahalarına göre bölüştü.
Kıtanın geleceğinin belirlendiği görüşmelere çok istediği halde Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle kabul edilmedi. Bu bağlamda Trump ve Putin'in 12 Şubat'ta Ukrayna savaşına son verecek müzakerelere başlama kararı alması, gözleri yeniden Avrupa'nın eski efendilerine çevirdi.
Aşağılanan Avrupalılar, ABD ve Rusya'nın Brüksel'i dışarıda bırakan hamlesini "kirli anlaşma" diye niteliyor. Bunu da ancak kısık sesle ifade ediyorlar. "Taviz verilirse Rusya daha fazlasını ister" diyorlar. Trump ise Avrupalıların çekingen ikna çabalarına zerre prim tanımıyor.
***
Ukrayna'nın NATO üyeliğinin kapısını kapatan ABD Başkanı, Rusya'nın ele geçirdiği toprakları geri vermeyeceğinin de altını çizdi. Savunma Bakanı Pete Hegseth de Ukrayna'nın 2014 öncesi sınırlara dönmesinin gerçekçi gözükmediğini tekrarlayarak Ukrayna'nın parçalanacağını itiraf etti.
Amerikan medya kuruluşu CNN'in internet sayfasında "Trump'ın Putin'le görüşmesinin ardından ABD'nin Avrupa ile ilişkileri asla eskisi gibi olmayacak" başlıklı bir analiz kaleme alan Stephen Collinson, iki önemli jeopolitik olay nedeniyle Avrupa'nın Amerikan yüzyılının sona erdiğini yazdı.
İlki Trump'ın Ukrayna ve Avrupa'yı yok sayarak Putin ile yaptığı görüşme. İkincisi de Hegseth'in Avrupalı müttefiklere kıtadaki konvansiyonel güvenliğin sorumluluğunu üstlenmelerini söylemesi. Yani ABD artık Avrupa'yı savunmayacağını ilan etmiş oluyor.
Bu iki sarsıntı transatlantik ilişkileri kökünden sarsacak. Nitekim Avrupa'da alarm zilleri çalıyor. Avrupa medyası, ABD ve Rusya'nın Avrupa'ya danışmadan Ukrayna'yı paylaşacağını yazıyor.
"Yine başa döndük!", "Tarih tekerrür ediyor!", "Kaderimizi yine Rusya ve ABD belirleyecek" çığlıkları yükseliyor kıtadan. Tıpkı 1945'te Yalta'da Almanya üzerinden yapıldığı gibi bu kez de Ukrayna üzerinden Avrupa yeniden dizayn ediliyor.