Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD'nin New York kentindeki Türkevi'nde TRT Haber Kanal Koordinatörü Mücahid Eker'in gündeme dair sorularını cevapladı.
Bakan Fidan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu kapsamındaki temaslarının Türkiye açısından oldukça verimli geçtiğini ifade ederek, Türk heyetinin onlarca farklı toplantı ve etkinliğe katıldığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel Kurul'da yaptığı hitaba ilişkin Fidan, "Bütün bakan arkadaşlar ve diğer tanıdığım devlet adamlarından bana gelen geri bildirimler, inanılmaz derecede etki oluşturmuştu. Çünkü özellikle son bir yıldır Gazze'de devam eden soykırımı ve Filistin meselesinin çözümünü gündemine alan o tarihi konuşma ki hitabına baktığınız zaman yaklaşık üçte ikilik bir kısmı Filistin meselesine ayrılmıştı. Dünyanın dikkatini buraya çeken bir hitaptı. Bu hitabın tarihi bir etkisi oldu. Karşılaştığımız herkes bu hitaba ilişkin övgüsünü söyledi." diye konuştu.
Fidan, kendisinin de çok sayıda ikili ve çok taraflı görüşmeye katıldığını, BM temaslarında Türk dış politikasının ilgi alanına giren birçok etkinliğe farklı düzeylerde katılım sağlandığını söyledi.
"Gazze meselesi bir turnusol kağıdı görevi gördü"
"Gazze meselesi bir turnusol kağıdı görevi gördü. Maalesef uluslararası sistemin, başta Birleşmiş Milletlerin hayati organları olmak üzere bazen çalışmadığını, bazen iflas ettiğini gösteren bir durum." diyen Fidan, BM Güvenlik Konseyi'nde Slovenya Dönem Başkanlığında Filistin konulu bir toplantı yapıldığını ve orada hitapta bulunduğunu dile getirdi.
Fidan, hitabında Güvenlik Konseyi üyelerine, "Sizin etkisizliğiniz yüzünden buradaki soykırım devam ediyor." ifadesini kullandığını aktardı.
BM sisteminin çalışmadığının ortada, Gazze'deki soykırımın bir trajedi olduğunu ancak daha büyük trajedinin, uluslararası sistemin bu ikiyüzlülüğü ve çalışmada etkisiz kalması olduğunu vurgulayan Fidan, şöyle devam etti:
"Bu ikiyüzlülük, Gazze'deki soykırıma benzer başka soykırımları, başka kuralsızlıkların, hukuksuzlukların önünü açacak bir sistemik duruş. Bu sistemik hatayı biz düzeltmezsek Gazze'ye benzer çok fazla sorun alanıyla karşılaşacağız. Onun için hem Cumhurbaşkanı'mız hem bizler canhıraş bir şekilde uluslararası topluma çağrıda bulunmaya devam ediyoruz. Güzel olan şey şu, bizim bu fikrimiz gerçekten büyük bir çoğunluk tarafından paylaşılıyor. Ama bir grup elitin kendi menfaatlerini kaybetmeme adına bu duruşu değiştirmemeleri, o da başka bir gerçeklik. Bu duruş ne zaman değişir? Var olan sistemsizlik, bunlar kendi adına sistem diyorlar. Bir duvara vurana kadar."
Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliğinin oluşturduğu Gazze Temas Grubu'nun, geçen yıl İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ardından Türkiye'nin teklifiyle oluşturulduğunu hatırlatarak, bu oluşumun, iki devletli çözüm ve Filistin devletinin hayata geçirilmesi meselesini, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ekibi tarafından dünyaya unutturulmaya çalışıldığı bir dönemde yaptığı çalışmayla dünyanın gündemine oturttuğunu söyledi.
BM'ye gelmeden önce kendi aralarında da yoğun bir hazırlık ve planlama yaptıklarını belirten Fidan, BM marjında birçok toplantı yaptıklarını ve bu toplantıların etkili olduğunu vurguladı.
Fidan, şöyle konuştu:
"Filistin devleti olmadan Filistinlilere egemen olacakları, güvenlik içinde olacakları, kendi toprakları verilmeden ne İsrail'in ne bölgenin güven içinde, barış içinde olmayacağı da uluslararası toplum tarafından kabul edilmiş durumdaydı. Ondan önce biliyorsunuz İsraillerin bir güvenlik söylemi vardı; 'İşte Filistinlilerin çoğu terörist, biz kendimizi korumak için bu insanlara saldırıyoruz', işgalin kendisi unutturulmuş, zulümlerin kendisi unutturulmuş, aşağılanmanın kendisi unutturulmuş, başka bir hikaye anlattırılmıştı. Bir illüzyonun içinde yaşıyordu uluslararası toplum. Maalesef İslam ülkelerinin çoğu da bu sessizlik karşısında bir şey yapmıyorlardı ama şimdi çok şükür yani gerçekten bu çalışmalar neticesinde Filistin devletinin hayata geçmesi konusunda çok önemli adımlar atılıyor. Yasal düzeyde ve diplomatik düzeyde bu tanım çok ileri noktaya gitmiş durumda."
BM'de bulunan 150'den fazla ülkenin, Filistin'in devlet olarak kabul edilmesini canhıraş bir şekilde savunduğuna işaret Fidan, bu konuda ciddi neticeler alacaklarına inandığını söyledi.
"İsrail savaşı bölgeye yaymak istiyor"
Fidan, bir yıl önce söylediklerinin vuku bulduğunu, bunun böyle olmasını istemediklerini belirterek, "Yani İsrail durdurulmazsa Gazze'de, Filistin'de bu savaşı başka yerlere de taşıyacak diye söylemiştik." ifadesini kullandı.
İsrail'in Gazze'deki kendince hedeflerine, askeri hedeflerine ulaştıktan sonra şimdi cepheyi Lübnan'a taşıdığını kaydeden Fidan, "Bu birçok aktör için sürpriz olmadı. Gelecek sene bu operasyonu nereye taşıyacak? Hangi hedefleri yok etmek için bu momentumu kullanacak? Onu da hep beraber göreceğiz. Ama görünen o ki şu anda savaşın bölgeye yayılımı konusunda İsrail'de, Netanyahu ve ekibi içinde ciddi bir arzu var, bunu ilerletmeye çalışıyorlar." diye konuştu.
Fidan, Amerika ve uluslararası toplumun bu konudaki sessizliğinin de ürkütücü bir duruma geldiğini dile getirerek, İsrail'in, Hizbullah'a yönelik son iki haftada düzenlediği saldırılara istihbarata dayalı olarak uzun zamandır hazırlık yaptığına dikkati çekti.
"Nasrallah bölgenin önemli figürüydü. Lübnan için önemli bir figürdü. Onun yokluğunun bıraktığı boşluğun zor doldurulacağını ben açıkçası düşünüyorum. Hem Hizbullah için hem İran için Nasrallah'ın ölümü büyük bir kayıp oldu. Kendisiyle savaş başladıktan 10 gün sonra Lübnan'da görüşmüştük. Çok zor şartlar altında, gerçekten zor şartlar altında bir görüşme imkanımız oldu." ifadelerini kullanan Fidan, görüşmeler sonrası Hizbullah'ın var gücüyle bir savaş içine girmeyeceğini öngördüğünü aktardı.