Bir deli bir kuyuya bir taş attı 40 akıllı çıkaramıyor… hali mi?
Bir çuval incirin berbat edilme durumu mu?
MHP’nin hukukçu yöneticilerinden Feti Yıldız’ın “Yahu bir masumiyet karinesi var, yahu insanlar suçu sabit görülünceye kadar masum sayılmalı. Bir de tutuklama istisnai bir durum” açıklaması MHP’deki “hukuk sancısı”nın işareti miydi?
Nihayet Bahçeli, “Şu İmamoğlu ile ilgili ne bilgi – belge varsa ortaya konsun adam suçlu ise cezalansın, suçsuz ise beraat etsin” mealli çağrısı, “Bu işin altı boş, onun için bir an önce bu işten kurtulmalıyız” çığlığı mı?
Bir “Kendim ettim, kendim buldum” durumu ile mi karşı karşıyayız?
“Ortalık yangın yeri Mehmet Şimşek ne güne duruyor? Mehmet Şimşek’ten başkası bunu Başkan’a anlatamaz” durumu mu?
Yoksa Merkez Bankası her şeyi göze alarak faizi 350 baz puan artırmak suretiyle yeniden “rasyonaliteye dönme” uyarısı mı yaptı?
Ak Parti’de kimse kalmadı mı, “Yahu Reis işler iyi gitmiyor, iki yılda yapılan fedakârlığı birkaç gün içinde yaktık” diyecek?
Ak Parti’de “Yahu Reis, vaktiyle bize yapılanı şimdi biz başkalarına yapıyoruz, Adalet dedik insanlar sokakta adaleti arıyor!” şeklinde “acı söyleyecek” bir “Dost”u kalmadı mı Reis’in?
İpin ucunun kaçtığı o kadar açık ki…
Dün biri bir şayia çıkarıyor, “CHP’ye kayyım atanacak” diye, parti daha yeni olağanüstü kurultay yapmış, buna rağmen kayyım atanacak, öyle mi?
Tam o sırada Ankara Emniyeti polislerin mesai saatlerini yeniden ayarlıyor. Bir de CHP milletvekillerinin Genel Merkez’de toplanma çağrısı… Tam o sırada TBMM zabıtlarına geçen Can Atalay’la ilgili Anayasa Mahkemesi kararı sansürleniyor… Ortalık darman duman oluyor… Borsa tepetaklak. Ne oluyor?
18 Mart’tan bu yana her gün bir şeyler oluyor ya memlekette… Diploma iptal ediliyor, Türkiye’nin, dünyanın en büyük şehrinin belediye başkanı tutuklanıyor ya… Yargının ilk aklına gelen şey, tutuklama oluyor ya… Ardından miting ve gösterilere katıldıkları için yüzlerce genç tutuklanıp cezaevine konuyor ve bayramı cezaevinde geçiriyorlar ya… MEB’in absürd bir kararı Liselileri ve eğitim camiasını ayağa kaldırıyor ya… Memleket bütün dünyada “Silivri” diye anılıyor ya…
Zaten memlekette sayısız siyasetçi, yazdıkları, konuştukları yüzünden yıllarca cezaevinde yatıyorlar ya…
“İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmasa başına bunlar gelmezdi” kanaati memleketin bütün sokaklarında konuşulur hale geliyor ya…
Tam böyle bir süreçte;
CHP ipten dönmek için olağanüstü kurultay yapmış, buna rağmen partiye kayyım atanması ihtimalinden söz ediliyorsa…
Böyle bir akıl dışılığın asla olmayacağına kimsenin inanmaya tahammülünün kalmadığı bir Türkiye’ye gelinmişse…
AKP sözcüsü Ömer Çelik’i ile, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u ile, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u ile…. Tüm devlet seferber oluyor “Vallahi billahi CHP’ye kayyım atanması diye bir şey yok” minvalinde açıklamalar için…
Yahu bir seferberliği de “Vallahi billahi Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığını önlemek için yapmadık diploma iptalini, tutuklamayı, siyasi yasak getirmek gibi bir düşünce de, plan da yok” açıklamaları yapmak için devreye koysanız…
Yooo, öyle yapılmadı… Önce diploma iptal edildi Cumhurbaşkanlığı yolculuğu bitsin diye, ardından yolsuzluk – terör örgütü liderliği gibi suçlamalarla şafak baskını ile gözaltına alındı, ardından tutuklandı… Nerede ise bütün İstanbul Büyük Şehir Belediyesi başkanı, yöneticileri dahil tutuklandı… Ardından şirketlere el kondu, ardından şirketlere kayyım atandı…
Bütün bunlar “olağan Türkiye”de mi oluyordu, “olağanüstü Türkiye”de mi? Herkesin Mehmet Şimşek’in saçını başını yolmasını beklemesini, Ankara’da, Beştepe’de hiç kimse düşünemedi mi?
Yahu oralarda birileri “Biz öyle önemli bir ülkeyiz ki, dünya bizi baskıcı bir yönetimle de içine sindirir” gibi düşünmedi mi? Trump – Putin - - Şi Cinping - Erdoğan denklemleri kurulmadı mı? “Çin’de demokrasi mi var?” soruları sorulmadı mı?
Kendi ellerinizle, kendi kumpasınızla oluşturduğunuz süreçte, 50 milyar doları yakmak zorunda kaldı Merkez Bankası… Doları tutmak için… Bir Allah’ın kulu “Yahu Doları tutamayız, emekler boşa gider, ekonomiyi toparlayamayız” demedi mi, diyemedi mi?
Özgür Özel, meydan meydan bağırıyor, Mehmet Şimşek’i “Darbenin mali ayağı” diye suçluyor, “Yüzün var mı yabancıları yatırım yapmaları için çağırmaya?” diye sorguluyor, bunlara cevap vereceğine gidip Cumhurbaşkanı’na “Efendim işler iyi gitmiyor” desene…
Yok… Başta dedim, böyle durumlarda Padişaha en zor söylenecek şey, “En sevdiğiniz at öldü” demektir… Atın öldüğünü bizzat Padişahın kendisine söyletecek bir hüneri kim keşfedecek, şu an iktidar cenahında bu araştırılıyor olmalı…
Acaba Bahçeli midir o? Cümle Ak Partilinin yapamadığını, Bahçeli bir telefonla halledebilir mi? Meselâ Bahçeli “Bu iş bir savcıya emanet edilecek kadar basit değil” gibi bir açıklama yapsa, bütün dengeler değişir, ülkede sükunetin yolunu açar mı?
Belki de Özgür Özel, “Terörsüz Türkiye'ye evet, tutuksuz yargılamaya evet, TRT'den canlı yayına evet!" diye ifadelendirdiği “3 T formülü” ile onun yolunu açmaya çalışıyor, ne dersiniz?
Bakalım bir yerlerde aklı selim devreye girecek mi?