Almanya, Hitler’in estirdiği terör fırtınasından kaynaklanan utanç izlerini silebilmek için yıllardan beri uğraşıyor. Ancak ne kadar ilginçtir ki sanki Hitler sadece yahudilere zulmetmiş, başka kimseye zulmetmemiş gibi sürekli yahudi toplumundan özür diledi ve bu toplumu temsil ettikleri iddiasındaki bazı kurumlara tazminatlar ödedi. Nazizm vahşetinden kaynaklanan kirleri üzerinden atabilmek için de bu ideolojiye sahip çıkılmasını, yeniden siyaset sahnesine taşınması için örgütsel faaliyetler yürütülmesini de yasakladı.
Yahudi toplumunun temsilcisi olarak ise küresel emperyalizmin İslam coğrafyasına yönelik kriz politikalarının takipçisi olmak üzere oluşturulan siyonizm ideolojisini yöneten birtakım oluşumlar ve örgütler kabul edildi. Bu örgütlerin çatı kuruluşu olarak da küresel emperyalizmin İslam coğrafyasının göğsüne sapladığı bir hançer durumundaki siyonist işgal rejimi muhatap alındı.
Ne kadar ilginçtir ki dünün Nazi ırkçılığından ve bu ırkçı yapılanmanın sebep olduğu katliamlardan utanç duyduğunu söyleyen Almanya, bugün Nazileri hayli geride bırakan, tüm insani değerleri ayaklar altına alan, Nazilerin yaptığı katliamlardan daha vahşice katliamlar yapan, çocukları hunharca katleden, insanları göçe zorlamak amacıyla sıkı ablukalar uygulayarak büyük kalabalıkları aç bırakan siyonizm vahşetine açıktan destek veriyor. Üstelik tüm insanlığın gözleri önünde icra edilen, böylesine korkunç bir vahşetin aslında “kendini savunma hakkı” olduğunu ve herhangi bir soykırım faaliyeti göremediğini iddia ediyor. Siyonist katillerin hedef aldığı sivillerin yaşadığı bölgelerin askeri amaçlarla kullanılması sebebiyle oralarda yaşayan toplulukların “himaye hakları”nı kaybetmiş olduklarını ileri sürecek kadar arsızlaşabiliyor. Böylesine korkunç bir vahşete silah tedarikini artırmak suretiyle katliamlara, soykırıma doğrudan ortak olabiliyor.
Siyonizm vahşetinin Filistin ve Lübnan’daki katliamlarında izlediği yöntemin soykırım olmadığını iddia etmek insanlığın aklıyla oynamaktan başka bir şey değildir. Bir kimsenin bunu iddia edebilmesi için ya aklının uluslararası siyonizm tarafından iğdiş edilmiş olması ya da kendisinin birtakım stratejik hesaplarına dayalı insanlık dışı politikalarını haklı çıkarabilmek için yürüttüğü yanıltma faaliyetlerinin sonuç vereceği düşüncesiyle muhatap aldığı kalabalıkların tümüyle akıldan yoksun olduklarını sanıyor olması gerekir. Bugünkü Almanya yönetimi açısından bu iki sebebin her ikisi de geçerlidir.
Ama ne kadar ilginçtir ki Hitler zulmünün ve katliamlarının sebep olduğu kirden, yüz karasından temizlenmek için yıllardan beri uğraşan Almanya’nın geçmişinden ibret almadığı ve ders çıkarmadığı; o yüzden de Hitler’in sergilediği vahşeti geride bırakan Siyonist vahşete destek olmanın, arka çıkmanın gelecekte kendi açısından nasıl bir utanç vesilesi ve yüz karası olabileceği üzerinde fikir yürütme ihtiyacı duymadığı anlaşılıyor.
Bu durum karşısında başlıkta kullandığımız ifadeyi soruya dönüştürüp cevap bulmaya çalışalım. Hitler Almanyası’yla bugünkü Almanya arasında herhangi bir fark var mı? Zihniyette fark olmasa da görünümde bir fark var. Hitler o katliamları kendisinin mensup olduğu ırkın üstünlüğü ve dünyaya egemen olması gerektiği iddiasından hareketle söz konusu katliamları gerçekleştirmişti. Ama bugünkü Almanya, siyonistlerin yahudi ırkıyla ilgili aynı iddialarına destek amacıyla onların katliamlarına doğrudan iştirak ediyor ve ortak oluyor.
Fakat yine de Almanya’nın bunu yahudilerin kaşına gözüne aşık olmasından dolayı yaptığını düşünmüyoruz. Almanya’nın korkusu, Hitler’in sürgün ettiği ve Filistin topraklarını gasp ederek orada gayri meşru işgal devleti kuran yahudilerin, Filistinlilerin işgal edilmiş vatanlarını özgürlüğüne kavuşturmaları durumunda geri dönebilecekleri ve Almanya’nın başına yine dert olacakları endişesidir. Yani işin özüne indiğinizde bugünkü Almanya ile Hitler Almanyası arasında zihniyette hiçbir fark olmadığını görürsünüz.