CHP, 2023 seçimlerinden ders çıkardı mı?

Nasuhi Güngör

2024 yerel seçim sonuçlarının, muhalefetin özgüvenini yükseltmesi, dolayısıyla da ilk genel seçimde iktidar olmayı hedeflemeleri elbette çok doğal. Nitekim yeni genel başkanı ve iddialı cumhurbaşkanı adaylarıyla CHP’de ve onu destekleyen kamuoyunda böyle bir hava oluşmuş durumda.

Ancak aradan geçen 6 ayın sonunda ortaya çıkan bazı belirtiler, işlerin muhalefetin istediği gibi gitmediğini göstermeye başladı. Bunları sanki seçim varmış gibi sağdan soldan yağan anketler üzerinden söylemiyorum. İki sebeple. Birincisi anket firmaları birkaç istisna dışında güvenilir olma vasfını ne yazık ki yitirmiş durumda. İkincisi, elbette sahada pek çok veri elde edilebilir. Fakat muhtemel bir genel seçimin sonuçlarına dair ölçümlerin sağlıklı olabileceği bir ortamda değiliz.

AK PARTİ HAREKETLİ

AK Parti’de kongre takvimi işledikçe belirgin bir hareketliliğin, aynı zamanda bunu besleyen bir moral yükselişin olduğunu gözlemliyorum. Seçim sonuçlarından sonra haklı olarak ağır biçimde eleştirilen parti mekanizmaları, yoğun çalışmalar yürütüyor. Neyin ne kadar toparlanacağına dair ilk tablo, kuşkusuz büyük kongreyle karşımıza çıkacak. Ancak oraya kadar giden sürecin de bize önemli ipuçları vermesi mümkün.

O zaman şunu da aktaralım. AK Parti’nin kongrenin merkezinde yer aldığı bir siyasi gündemi var. Burada küskünleri yeniden kazanmanın, yerelde tercih değiştirenlere ulaşabilmenin ve elbette yeni seçmenleri partiye çekebilmenin yol haritası aranıyor. İşlerinin çok zor olduğu da ortada.

Bununla doğrudan ilgili, hatta belki de en belirleyici olan gündem maddesi ekonomik tablo. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek uzun yıllardır takip ettiğim bir isim. Siyasetçi tanımına fazlaca uymayan yapısı herkesin malumu. Ama şu özelliğini biliyorum. İnanmadığı bir şeyi söylemiyor, bazen rahatsız edici düzeyde gerçekçi.

Gerek yurtiçinde, gerekse uluslararası zeminlerde verdiği mesajlar giderek daha olumlu hale geliyor. Eğer ekonomide hissedilir bir rahatlama başlarsa, bunun siyasi süreçleri doğrudan ve tabii Cumhur İttifakı lehine etkileyeceği açık. Etrafımızda büyüyen ateş çemberini de dikkate alarak temkinli olmaktan yanayım. Ancak her durumda ekonomi genel seçime giden yolun en büyük dinamiği.

ERDOĞAN'IN DIŞ POLİTİKA KREDİSİ

Ateş çemberi demişken, yine gidişatı doğrudan ilgilendiren bir başlığa değinelim. Ortadoğu’nun kalbinde yaşayan bir ülkenin, bir yıldır her gün daha kötüye giden çatışmalardan etkilenmemesi söz konusu değil elbette. Bu sürecin nasıl yönetileceği sadece bize ait dinamikler etrafında şekillenmiyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti hükümetlerinin dış politika konusunda her zaman ortalamanın üzerinde bir güvene sahip olduğunu biliyoruz. Şunu söylemek yanlış olmaz. Cumhurbaşkanı ve mevcut hükümet, Türkiye’nin etrafındaki bu yakıcı süreçleri ve küresel ölçekteki karşılıklarını yönetme konusunda toplumda hala ciddi bir krediye ve desteğe sahip.

CHP VE DIŞ POLİTİKA

Bu tezimin bir yanında ise CHP’nin hala dış politikaya dair özgün bir söyleme sahip olmaması yer alıyor. Bu denli ağır sorunların yaşandığı bir coğrafyada meseleyi ele alma biçimleri de sıkıntılı.

Sıcak örnek. TBMM’de kapalı oturumda siyasi partilere Dışişleri ve Savunma bakanları bilgi verdiler. Bu uygulamanın daha sık tekrarlanması gerekiyor öncelikle bunu söyleyeyim. Ancak toplantı sonrasında CHP lideri Özgür Özel’in yaptığı açıklamalar, az önce ifade ettiğim “toplumsal kredi” tablosunun belki de en önemli nedeni.

“Akşam haber kanallarında dış politika konuşanların, askeri strateji konuşanların verdiği bilgilerden bir fazlası söylenmedi. Bilmediğimiz hiçbir şey söylemediler." Bu yaklaşımın, hele de bu denli kritik bir konuda ortaya konulması iki bakımdan sıkıntılı. İlki, partiler üstü bir konuda meseleyi tam da iktidarı eleştirdikleri gibi bir “iç politika malzemesi”ne dönüştürüyor. İkincisi madem hükümet tarafı bilmedikleri bir şey söylemiyor; CHP’nin bu sorunlar karşısındaki tavrını ve söylemini duymak kamuoyunun hakkı değil mi?

CHP, 2023 Mayıs seçimlerini ekonomi başta olmak üzere tüm dinamikler kendi lehlerine olmasına rağmen neden kaybettiğini, belki daha doğru ifadeyle toplumun devlet yönetimini kendilerine neden emanet etmediğini hala analiz edebilmiş görünmüyor. Meselenin Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerinden açıklanması, kongre kazanmaya yetmiş olabilir. Ama daha fazlasına değil.

DEM'E UZATILAN EL VE CHP

Buyurunuz aktardıklarımı zenginleştirecek bir başka örnek ve başlık.

Salı günü MHP lideri Devlet Bahçeli, Çarşamba günü ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Ekim’de meclis çatısı altında DEM Parti’ye uzatılan elin ne anlama geldiğine dair önemli mesajlar verdiler. Dünkü yazımda ayrıntılı bir değerlendirme aktardım. Ama şunu tekrarlamış olayım. Türkiye, kendi iç dengelerinin yanısıra, siyasi sınırlarının dışında kendisini ilgilendiren sorun ve tehditleri de parantezine alan yeni bir hamle inşa ediyor. Yeni çözüm süreci filan diyerek bunu sabote etmeye ya sulandırmaya çalışanlara aldırış etmeden söyleyeyim. Hayati önemde bir adım atılıyor.

Peki, CHP’nin bu yeni duruma dair yaklaşımı nedir? Memnunuz demek mi? “Anayasa’ya uymayanlarla konuşmuyoruz” sözü mü?

CHP, 2023’ün neden kaybedildiğini doğru anlamak zorunda.