Colani Geçmişten Ders Aldı: Suriye Devletini Yok Etmedi

Colani sözüne sadık kalır ve Suriye kurumlarını normal çalışma rutinlerine dönmeye teşvik ederse, Şam’daki yeni hükümetin en azından Esad’ın daha önce kontrol ettiği bölgelere bir ölçüde istikrar getirme şansı olacaktır.

MICHAEL EVANS

Artık Şam’ın kontrolünü elinde bulunduran Suriyeli isyancı lider, tarihten önemli bir ders aldı bile. İslamcı militan grup Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) lideri Ebu Muhammed Colani’nin, güçleri başkente girdikten sonra baskıcı Esad hanedanının 53 yıldır iktidarda kalmasına yardımcı olan tüm kurumları yerle bir etmesi beklenebilirdi ama o bunun yerine pragmatizmi seçti. Suriye hükümetiyle işbirliği yapacağını açıkladı ve ülkede işleyişin sürmesi için kamu çalışanlarının işlerinde kalmasını istedi.

Bu durum Colani’yi ya da artık anılmak istediği asıl adıyla Ahmed El Şara’yı, dünyanın uzun zamandır beklediği kurtarıcı olarak kucaklayabileceği Kissinger tarzı bir diplomat yapmıyor. Ancak her ne olursa olsun nelerden kaçınması gerektiğini anlamak için 21 yıl öncesine baktığını ve ABD öncülüğündeki koalisyonun 2003 yılında Saddam Hüseyin’i iktidardan indirdiğinde Amerikalıların neler yaptığını gördüğünü gösteriyor.

CIA ve ABD ordusunun vahim sonuçlar doğuracağı uyarısına rağmen, dönemin başkanı George W. Bush tarafından geçiş döneminde Irak’ı yönetmek için görevlendirilen Pentagon yetkilisi Paul Bremer, Irak’ın sözde ‘genel valisi’ olarak topyekûn Baas’tan arındırma programı ilan etmişti.

İktidardaki Baas partisinin üst düzey üyesi olarak Saddam rejimiyle ilişkisi olan herkes kovuldu. Bu, fiilen tüm kamu hizmetlerinin tasfiye edilmesi anlamına geliyordu. Memurlar işsiz olarak evlerine gönderildi. Irak ordusu da lağvedildi. Saddam’ın askerleri emir üzerine silahlarıyla ortadan kayboldu. Sonuç olarak devasa bir boşluk oluştu. Irak konusunda hiç deneyimi olmamasına rağmen Bremer’in sıfırdan, yeni bir kamu hizmeti ve ordu kurmak gibi imkânsız bir görevi vardı.

Bu büyük bir hataydı ve küskün bir Irak ordusuna, hayal kırıklığına uğramış binlerce devlet çalışanına ve en kötüsü de sekiz yıl süren Batı karşıtı bir isyana yol açtı. Bu isyanın içinden İslam Devleti ve onun Irak ve Suriye’nin büyük bir bölümünde kurduğu kendine özgü halifelik ortaya çıktı.

20 Mart 2003’te ABD’nin koalisyon güçlerini Kuveyt sınırından Irak’a sokmasından sekiz gün önce, Birleşik Krallık 1. Zırhlı Tümeni’nin 26 bin askerinden sorumlu general çok farklı bir senaryo öngörüyordu. Irak sınırına yakın Mutla Sıradağlarının kuzeyindeki çölde bulunan tümen karargâhında konuşan Tümgeneral Robin Brims, bana savaşmak istemeyen Iraklı askerlerin Saddam’a karşı koalisyona katılmasını umduğunu söylemişti.

“Bizimle kuzeye (Bağdat’a) yürümelerini beklemiyorum ama kışlalarına gidip orada bekleyebilirler” demişti. “Savaştan sonra Irak silahlı kuvvetlere ihtiyaç duymayı sürdürecek ve ülkelerinin geleceğini güvence altına alma rolünü üstlenecekler.”

Koalisyon için hızlı bir zafere giden yolda vizyoner bir andı bu, ancak akabinde Irak’ı yıllarca sürecek eziyet ve yıkıma ve on binlerce sivilin ölümüne mahkûm eden siyasi kararlar geldi.

Bugün Şam’da, Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminde görev yapmış ve görevlerine dönmeye korkan çok sayıda devlet memuru olacak. HTŞ lideri Colani, savaş suçu işlemekle itham edilecek asker ve güvenlik görevlilerinin bir listesini yayınlayacağını açıkladı. Bu da aslında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 18 Aralık 2015’te kabul ettiği ve Suriye’nin siyasi geçişi için bir yol haritası belirleyen 2254 sayılı kararı ile uyumlu bir adım. Bu karar, Esad rejimi tarafından işlenen zulümler için hesap verebilirliği içeriyordu.

Esad yandaşlarının aranmasına devam edilirken (ABD’nin Saddam’ın başlıca yardımcılarının peşine düşmesine benzer şekilde), Şam’da şu anda yönetimde bulunanların umudu, potansiyel olarak tehlikeli ve öngörülemez bir geçiş dönemi tertiplenirken, hükümet idaresinin sorunsuz bir şekilde işlemesine yardımcı olmak üzere tüm devlet memurlarının görevlerine dönmesidir.

Bu dönem aynı zamanda, İsrail’in yanı sıra Arap ve Batı dünyasındaki diğer ülkelerin de Suriye’nin gidişatını etkilemek ve Şam’daki dramatik değişimin tüm Ortadoğu ile Esad’ın başlıca destekçileri olan Rusya ve İran üzerinde yaratabileceği etkiden faydalanmak için çok önemli bir fırsat olabileceğini hızla idrak etmeleri gereken bir zaman olacaktır.

Colani sözüne sadık kalır ve Suriye kurumlarını normal çalışma rutinlerine dönmeye teşvik ederse, Şam’daki yeni hükümetin en azından Esad’ın daha önce kontrol ettiği bölgelere bir ölçüde istikrar getirme şansı olacaktır.

Pragmatizmin kazanması ve ideolojinin dizginlenmesi koşuluyla, başta Irak ve Libya olmak üzere geçmişten alınan dersler, Suriye’nin yeni liderlerine yol gösterecek ve dünyanın geri kalanı, Dışişleri Bakanı David Lammy’nin “bir canavar” olarak nitelendirdiği kişinin düşüşünü kabullenecektir.

Bu yazı The Spectator sitesinde yayınlanmış olup, Evrim Yaban Güçtürk tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için burayı tıklayınız.

Perspektif

MAKALELER Haberleri

İnsanca Yaşam, Adil Paylaşım veya Gerçeğin Çölünde Asgari Ücret
Abbas’ın “Kara Aralık” harekatı
Kürtçeye baskı yapmak Türkiye’yi bölmek demektir
Rim’in dedesi
Esad sonrası Suriye yeni bir bölgesel düzeni nasıl yaratabilir?