HTŞ'nin lideri El Colani, CNN ile güpegündüz ve çok az güvenlikle gerçekleşen görüşmesinde kendine güveniyor ve değiştiğini yansıtmaya çalışıyordu. CNN, El Colani ile röportaj yapmak için masaya oturduğunda, komutası altındaki güçlerin Hama şehrini ele geçirdiği haberi geldi.
Suriye’de muhaliflerin kontrolündeki bölgede, aranan bir adamdan çok bir politikacı gibi hareket ettiği açık. Kendisine bağlı güçler Halep’in kontrolünü ele geçirdikten sonra kentin tarihi kalesinde halkın karşısına çıktı.
Colani yıllar içinde dönüşüm dönemlerinden geçtiğini söylüyor. “Yirmili yaşlarındaki bir insan otuzlu ya da kırklı yaşlarındaki birinden ve kesinlikle ellili yaşlarındaki birinden farklı bir kişiliğe sahip olacaktır. Bu insan doğasıdır.”
ABD, Türkiye, Birleşmiş Milletler ve diğer bazı Batılı ülkeler, grubun eski kimliğinden uzaklaşma çabalarına rağmen HTŞ’yi Yabancı Terör Örgütü olarak tanımlamaya devam ediyor.
Colani’nin CNN’e verdiği mülakat, 2013 yılında El Cezire’ye verdiği ve yüzünün gölgede kaldığı ilk televizyon mülakatında kullandığı sert söylemden bir dönüş niteliğindeydi. O zamanki açıklamaları El Kaide’nin Suriye’deki kolunu ilerletmeye odaklanmıştı.
Perşembe günü El Colani savaştan zarar görmüş ülke için farklı bir vizyon yansıttı. Yeniden markalaşma girişiminin bir işareti olarak, yaygın olarak bilinen takma adı yerine ilk kez kamuoyu önünde gerçek adını (Ahmed al-Sharaa) kullandı.
Muhalif koalisyonun askeri ilerleyişi kontrol ettikleri toprakları ve nüfusu genişletirken, Colani Suriye’de muhaliflerin elindeki bölgelerin yönetiminde sivillerin korkacak çok az şeyi olduğunda ısrar etti. “İslami yönetimden korkan insanlar ya İslami yönetimin yanlış uygulamalarını görmüşlerdir ya da İslami yönetimi tam olarak anlamamışlardır.”
Grup, Suriye’de on yıldır devam eden iç savaşta sertlik yanlısı ve radikal grupların zulmüne uğrayan sivillere ve gruplara güven vermek için çalıştığını söyledi. Ayrıca Hıristiyanlara ve diğer dini ve etnik azınlıklara kendi yönetimi altında güven içinde yaşayacaklarını açıkça söylemek için elinden geleni yaptığını söyledi:
“Kaos dönemlerinde bazı kişiler tarafından onlara [azınlıklara] karşı bazı ihlaller oldu, ancak bu sorunları ele aldık. Hiç kimsenin başka bir grubu silme hakkı yoktur. Bu mezhepler yüzlerce yıldır bu bölgede bir arada yaşıyor ve kimsenin onları ortadan kaldırmaya hakkı yok”
İnsan hakları grupları ve yerel gözlemciler yine de HTŞ’nin İdlib’deki siyasi muhaliflere yönelik son dönemdeki muamelesi konusunda alarm verdiler ve grubun protestolara sert baskılar uyguladığını ve muhaliflere işkence ve kötü muamelede bulunduğunu iddia ettiler. CNN’e konuşan Colani, cezaevlerindeki kötü muamele olaylarının “bizim emrimiz ya da talimatımızla yapılmadığını” ve HTŞ’nin ilgili kişileri sorumlu tuttuğunu söyledi.
El Colani ayrıca HTŞ’nin kalıcı terör örgütü olarak tanımlanmasına da karşı çıkarak bu etiketi “öncelikle siyasi ve aynı zamanda yanlış” olarak nitelendirdi ve bazı aşırıcı uygulamaların HTŞ ile "cihatçı gruplar" arasında “bir bölünme yarattığını” savundu. Diğer "cihatçı gruplar" tarafından kullanılan daha acımasız taktiklerin bazılarına karşı olduğunu ve bu nedenle onlarla bağlarını kopardığını iddia etti. Ayrıca sivillere yönelik saldırılara hiçbir zaman şahsen katılmadığını iddia etti.
Colani yabancı güçlerin Suriye’yi terk ettiğini görmek istediğini ifade etti. Halihazırda ülkede ABD, Türkiye, Rusya ve İran’ın yanı sıra İran’a bağlı güçler de bulunuyor:
“Bu rejim düştüğünde sorunun çözüleceğini ve Suriye’de yabancı güçlerin kalmasına gerek kalmayacağını düşünüyorum.”
“Suriye, tek bir yöneticinin keyfi kararlar aldığı bir yönetim sistemini değil, kurumsal bir yönetim sistemini hak ediyor”
Esad hanedanı 1971’den bu yana 53 yıldır iktidarda. Rejim, on yıllardır süren iktidarını sürdürebilmek için yüz binlerce insanı öldürdü, muhalifleri hapse attı ve milyonlarca insanı acımasızca ülke içinde ve dışında yerinden etti.
Colani sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz daha büyük bir projeden bahsediyoruz – Suriye’yi inşa etmekten bahsediyoruz.” “Heyet Tahrir el-Şam bu diyaloğun yalnızca bir parçasıdır ve her an dağılabilir. Kendi içinde bir amaç değil, bir görevi yerine getirmek için bir araçtır: bu rejimle yüzleşmek. “
“Hedeflerden bahsettiğimizde, devrimin amacı bu rejimi devirmek olmaya devam ediyor. Bu hedefe ulaşmak için elimizdeki tüm araçları kullanmak hakkımızdır
“Rejimin yenilgisinin tohumları her zaman içindeydi… İranlılar rejimi canlandırmaya çalışarak ona zaman kazandırdı ve daha sonra Ruslar da onu desteklemeye çalıştı. Ama gerçek değişmedi: bu rejim öldü.”