MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kapatılması için bir dönem Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) dahi hedef aldığı HDP ardılı DEM Parti’yle selamlaşması, peşinden 25 senedir İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Meclis’te örgütün lağvedildiğini açıklaması, karşılığında da umut hakkından faydalandırılmasını teklif etmesiyle başlayan süreç devam ediyor.
İttifak ortağının arka arkaya yaptığı hamlelere günlerce destekleyici mesajlar veren ancak hiçbir şekilde ‘Öcalan’ konusuna girmeyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuya doğrudan ilk kez 29 Ekim’de, yani Cumhuriyet Bayramı’nda değindi: “Yaklaşımı önyargısız değerlendirilmeli.”
Detaylı açıklamasını ise ertesi gün, 30 Ekim’de AK Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında yaptı. Ancak merak edilenlere yanıt vermesi beklenen konuşma başka soru işaretlerine yol açtı.
Sözlerine “Bu cumhuriyet zenginin olduğu kadar yoksulun da cumhuriyetidir. Sağın da solun da cumhuriyetidir. Hayat tarzı ne olursa olsun kendisini bu topraklara ait hisseden herkesin cumhuriyetidir. Türk’ün olduğu kadar Kürt’ün de cumhuriyetidir. Bu cumhuriyet ‘Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu vatandaşıyım’ diyen, vatan topraklarında yaşayan herkesin cumhuriyetidir” vurgusuyla başlayan Erdoğan şöyle devam etti:
“Yol arkadaşımız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ve camiasına grubum adına, aziz milletim adına selam ve şükranlarımı ifade ediyorum. Devlet Bey tavır, konuşma, söylem ve siyasetiyle, tecrübesiyle, cesur çıkışlarıyla, akıl dolu cümleleriyle daima tarihe not düşen, istikamet çizen bir liderdir. Vatan, millet sevgisinin, cumhuriyet aşkının, milliyetçiliğin ne olduğunu en zarif şekilde izah etmiştir. MHP Genel Başkanı’nın son çağrılarını bu çerçevede okuyanlar tarihi fırsat penceresini görmekte ve heyecanlanmaktadır. Ülkenin ve milletin ortak çıkarları yerine kendi şahsi gündemlerinin peşinde olanlar her zamanki gibi tutarsızlık ve boş laf bataklığında çırpınmayı sürdürmektedir.
Bizim muhatabımız milletimizdir. Milletimizin de Türkiye’nin terör kamburundan kurtulması, dünyada ve bölgesinde yaşanan istikrarsızlıktan uzak kalması için gereken adımların atılması yaklaşımlarımızı desteklediğini biliyoruz. Şu hususun da altını özellikle çiziyorum; bizim Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütüne ve Kandil’deki baronlarına hiçbir çağrımız yoktur ve olamaz. Israrla bizimle muhatap olmaya çalışma gayreti ipleri elinde tutan patronlarına kendilerini ispat arayışından başka bir şey değildir.”
Hatırlanacağı üzere MHP lideri adı tam olarak konamayan bu süreçle ilgili muhatap olarak Öcalan’ı ve Meclis’te DEM Parti’yi adres göstermişti.
Erdoğan ise Abdullah Öcalan’ın ismini hiçbir şekilde geçirmediği konuşmada bir nevi DEM Parti’yi de masaya oturtmadı ve muhatap olarak yalnızca ‘Kürt vatandaşları’ gösterdi.
PKK üyesi olduğu açıklanan Ali Örek ve Mine Sevjin Alçiçek adlı iki teröristin Türk Havacılık ve Uzay Sanayii’ye (TUSAŞ) düzenlediği saldırıyı örnek göstererek “Teröristin anlayacağı yegane dil terörle tavizsiz mücadeledir. Türkiye’nin içinde de Irak’ta ve Suriye’de de terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek, ülkemize nereden tehdit geliyorsa kökünü kazıyacağız. Türkiye’nin terörü destekleyenlere, teröre arka çıkan, hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi mümkün değildir. Terörle siyaset, şiddetle demokrasi yan yana gelmez. Aynı kapta bir arada bulunmaz” diye konuştu.
Kürtlere çağrı: Büyük fırsat yakalandı, bu eli tutun
Cumhurbaşkanı “Sevgili Kürt kardeşlerim, sizden bu eli samimiyetle tutmanı bekliyoruz” ifadesine de yer verdiği ‘hitabında’ şunları kayda geçirdi:
“Sayın Bahçeli’nin dediği gibi, ‘Türklerin ve Kürtlerin birbirini sevmesi dini ve siyasi farzdır. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir, Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa, Türk değildir.’ Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz yaşayamaz. En son Ahlat’ta hem bedenimizle, hem ruhumuzla hem dilimizle bu hakikati bir kez daha ifade ettik. Alparslan’ın ordusunda Kürt de Türk de Arap da vardı. Malazgirt Türk’ün de Kürt’ün de ortak zaferidir.
Uzunca bir süredir bizi birbirimizden ayırmak istiyorlar. Malazgirt’in intikamını almak istiyorlar. Kudüs’ün öcünü almanın peşindeler. Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Ortak düşmanı sevindirmeyeceğiz. Kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara geçit vermeyeceğiz. Geçmişin yaralarını birlikte saracağız. Tarihi yine birlikte yazmaya devam edeceğiz.
Biz bunca yıldır her kesimin özgürlüğü için mücadele verdik. Pek çok alanda hayal dahi edilemeyecek yerlere geldik. Şimdi ülke ve millet olarak, Sayın Devlet Bahçeli’nin, MHP’nin elini değil vücudunu taşına altına koymasıyla büyük fırsat yakalandı.
Sevgili Kürt kardeşlerim, sizden bu eli samimiyetle tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail’in aparatlığına, Türkiye düşmanlığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz. Sevgili Kürt kardeşim, imanına, İslamına, vatanına, toprağına, kardeşlik hukukuna sahip çıkmanı istiyoruz. Gel Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim diyoruz. Al bayrağımızın gölgesinde, aydınlık, müreffek bir istikbali birlikte kuralım diyoruz. Cumhuriyeti birlikte kurduk, bu Cumhuriyet senin de cumhuriyetin. Gel esenlik yurdu yapalım, yumruklarını sıkanları aradan çıkaralım diyoruz. Gel terörü meşrulaştıranların altındaki zemini boşaltalım diyoruz. Milletin verdiği yetkiyi terör baronlarına peşkeş çekenlere kim olduğunu gösterelim diyoruz.”
İstikamet neresi, hangi fırsat?
Bu sözler herhangi bir soru işaretini gidermediği gibi yeni merak unsurlarına da yol açtı:
“Bahçeli’nin çizdiği istikamet tam olarak neresi?” “Tarihi fırsat ne?” “Kürtler hangi eli tutacak?”
Özgür Özel’e bir eleştiri, bir teşekkür
Erdoğan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in “PKK/KCK terör örgütünün mensup ve faaliyetlerinin tespit edilmesine yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında” gözaltına alınmasına da değindi.
Ana muhalefet lideri Özgür Özel’e “Hukuksuzluğun olduğu yerde adalet olmaz, hukuksuzluğun olduğu yerde adil yönetim olmaz. Bunları öğrenmeye mecbursun. Terör örgütü mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan rahatsız olmayacaksın. Mevcut yönetime destek vereceksin. Attığımız adımlardan geri durmayacağız. Sayın Özel, benim Kürt kardeşim bölücü terör örgütü üzerinden sahnelenen oyunu görmektedir” diye seslendi.
Yine de Özel’e bir de teşekkürü vardı. Özel’in terörün bitirilmesi için CHP olarak her türlü desteği vereceklerini, ancak Meclis’in devre dışı bırakılmaması gerektiğini dile getirmesine atıfta bulunarak şöyle konuştu:
“Kardeşliğe açık katkı sağladığı için tebrik ediyorum. Tarihi bu kırılma noktasında Özel’in doğru yerde duracağına inanmak istiyorum. Devlet herkesin devleti olmalı. Bu yüzden Sayın Özel’i buradan tebrik ediyorum.”
Özel: Kabalık etmek istemem ama…
Özgür Özel’se Erdoğan’ın kendisini yanlış anladığını belirterek “Ben çözümün adresi olarak Meclis’in gösterilmesinden yanayım” dedi:
“Milyonlar anladı, bir sen anlayamamışsın. Teşekkür önemli, ama bir meseleyi bir kişinin özgürlüğüyle özdeşleştirmek sorunu görmeyen bir önermedir. Ben Meclis’i adres gösteriyorum. Sen Bahçeli ile birlikte Öcalan’a Meclis’i adres gösteriyorsun. Bir kişiyi aktörleştirip bana teşekkür ederseniz bu Öcalan odaklı durumu sürdüreceğinizi gösterir. Bu demokratik değil, doğru da değil. Biz Meclis’in merkez olduğu şeffaf adil bir süreçten yanayız. Kabalık etmeyeceğim, her teşekkürüm bir değeri vardır. Ama bu teşekkür yanlış bir zemindedir.”