Gülen öldü ama sende yaşıyor!

Salih Tuna

Görebildiğim kadarıyla kamuoyunda en çok merak edilen şu: Gülen öldü "örgütün" başına kim geçecek?
Tarikat falan olaydı belki göstermelik birini bulup postuna oturturlar, Fetullah'a "rabıta" etmeye devam ederlerdi.
Malumunuz örgüt bu, tarikat değil. Kaldı ki mahut örgütün en temel ilkesi her daim ABD'yle "rabıta" kurmaktır.
Soru şudur: Örgütün milyar dolarlık serveti ABD'dekilerin mi Avrupa'dakilerin mi kontrolünde olacak?
ABD'dekilerin arasında "örgütün kasası" tesmiye edilen Mustafa Özcan ve son dönemde Gülen'i inhisarına almaya çalışan örgütün "karakutusu" Uzun Cevdet lakaplı Cevdet Türkyolu var. Uzun Cevdet deyip geçmeyin. Eleman o kadar yetenekli ki, şakirtlerin çok saygı duyduğu Osman Şimşek'i bile dakkasında yedi bitirdi.
Uzun lafın kısası, ABD'li kanat bir hayli güçlü. Zaten güçlü olmasaydı Ekrem Dumanlı onlarla hareket etmezdi.
Lakin örgütün halihazırdaki servetinin yanı sıra para akışı yani yardımlar da devam etmek zorunda. Bunun için de örgütün "özgül ağırlığa" ihtiyacı var. Bu bakımdan Avrupa'dakiler deyince akla gelen Abdullah Aymaz önem kazanıyor. Tabandaki "manevi" ağırlığını kullanıp ABD'dekiler üzerinde baskı kurabilecek mi, göreceğiz.
Gerçi bu gibi "yapılarda" para kimdeyse "maneviyat" da ondadır ya bahs-i diğer.

***

Gülen örgütünün bölünüp bölünmeyeceği veya kaç parçaya bölüneceği "kullanım kapasitesine" bağlıdır. Takdir edersiniz ki bunu da CIA belirleyecektir.
Doğal kopuşlar olur mu derseniz...
Doğrusu, "sorgulama" özellikleri mefluç olduğu için istisnalardan öteye geçemez.
Yoksa hedef odaklı hareket ederek her türlü takiyeyi yaptıkları veya oportünizmin dibini buldukları halde, sonuç itibarıyla zilletten başka hiçbir şey elde edemediklerini görüp gittikleri yolu sorgulamaları gerekirdi. Neyse...
Paranın kontrolü Cevdet Türkyolu veya Mustafa Özcan'lara; Enes Kanter veya Hakan Şükür gibilere de Gülen'in donu, fanilası, dış fırçası ve takkesi vs. kalacaktır.
Emre Uslu ve Önder Aytaç'lara bir şey kalacağını düşünmüyorum. Dahası, Önder Aytaç dışlanırsa da şaşmam.

***

Yargı susturuculu 17-25 Aralık FETÖ darbesinin ardından, "Bizim yapamadığımızı Fetullah Gülen yaptı" diyen sekülerlere de miras olarak, Gülen'in baş düşmanı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a matine-suare kin ve nefret duymak kaldı.
Lafın düzünü edelim:
Onca olan bitene rağmen 15 Temmuz direnişine "tiyatro" veya "danışıklı dövüş" diyorsan "Gülen sende yaşıyor" da haberin yok demektir.
Çağımızın en büyük özgürlük savaşçılarından Yahya Sinvar'ın şehadetinin ardından "İsrail Hamas'ı tek tek indiriyor..." manşeti atmak da Sözcü gazetesine Gülen örgütünden miras kalmıştır. Ki, vaktiyle Filistin mülteci kamplarına yapılan bombalı saldırıyı Samanyolu TV, "İsrail Hava Kuvvetleri terör kamplarını bombalıyor..." şeklinde vermişti.
Gülen'den kimi muhafazakârlara ne kaldı peki?
Çıkarcılık, takiye, yalan dolan, güce ve güçlüye boyun eğmek, zengini sevip fakire yüzünü ekşitmek, mezhepçilik ve iflah olmaz İran düşmanlığı.
Bölgeyi tarumar eden ABD-İsrail'in hedefe koyduğu "direniş ekseninden" sonra sırayı Türkiye'ye getireceği aşikârken ve Gazze'de çocukları paramparça eden soykırımcı İsrail dururken, "Cennete giden yol İran'dan geçse o yoldan gitmem..." diyen Gülen gibi İran'a kafayı takmışsan, kusura bakma ama içinde neyi yaşattığından haberin yok demektir kardeşim.