Halid Dedeye: İsrail’i helak ettin ve gittin…

Halid Dede’nin o tarifsiz acısı Gazze’nin simgesi oldu evet ancak duruşu bizlerin de izzet nişanesiydi. Müslümanların onurunu, haysiyetini ayağa kaldırdı, Batı’nın İslam’a biçtiği “imajı” yerle bir etti.

Ersin Çelik - yenisafak

Gazze, tüm insanlığı ve özelde de Müslümanları savunmaya devam ediyor. Gazze bizleri yola getiriyor, istikamete sokuyor. Çok sık vurguladık ama bu sözü zihinlere kazımak gerekiyor; Dünya bir daha 7 Ekim öncesine dönmeyecek! Tarihin akışı 7 Ekim’de değişti. Halep’in, Şam’ın tüm Suriye’nin fethi ve zalim Esed’in kaçışı da bu akışa dahil oldu. Müslümanları Gazze direnişi sarsmıştı, Suriye devrimi ise kendine getirdi diyebiliriz. Demeliyiz. İslam toplumları Batı’nın biçtiği rolün, sıkıştırıldıkları kalıpların dışına çıkarken, özüne ve olması gereken tavra dönüyor. Bu cümleyi kurmak için erken ancak çok mühim bir sebebim var: O da Gazzeli Halid Nebhan dede.

Birkaç gündür devrimin coşkusu vardı üzerimizde ancak dün sabah boynumuz büküldü. Kelimelerimiz düğümlendi. Göğsümüze bir yumru oturdu. Yakınımız, dostumuz vefat etmişti. Çünkü kahramanımız, Halid Dedemiz İsrail saldırısında şehitler kervanına katıldı. Gazze’nin aziz toprağına Halid Nebhan da düştü.

Onu, torunu Rim’in cansız bedenini sevdiği, gözlerinin içini öptüğü, saçlarını taradığı ve yüzünü sildiği haliyle hatırlıyoruz. Bütün dünyaya, direnişin ancak iman ile ortaya konulabileceğini, Gazze’nin Müslüman cesaretiyle savunulacağını gösterirken, yüreğindeki kor ateşi gözlerinin gülüşüyle de örtmüştü. Birkaç gün sonra (27 Aralık) doğum günü olan torunu Rim ile geçirdiği zamanları unutamadığını, hayatta olduğu zamanlarda onun kendisi için hep bir mutluluk ve sevinç kaynağı olduğunu söylemişti. Canının cananı Rim’e "canım, kalbim, iki gözüm" diye sesleniyordu.

Halid Dede, geçtiğimiz Ekim ayında TVNET’e verdiği röportajda şunları söylemişti: “İnsan kendisine çok değerli birini uğurlarken söylediği kelimelerin farkında olmaz. Ama kader ruhun ruhu kelimesinin çıkmasını gerektirir. Ruhun ruhu sanırım benimle Rim arasındaki derin ilişkiden kaynaklanıyor. Onunla oynarken ve ona şefkat gösterirken varlığında huzur buluyordum. Onu kaybedince büyük bir şey kaybettim. Her şeyin neşesini kaybettim. Her şeyin çiçek açtığı o anları kaybettim. Tabii ki benim durumum Gazze şeridindeki tüm aileler gibi. Gazze şeridindeki her aile ya bir baba ya bir çocuk ya da bir anne kaybettiler. Bu manzara Gazze’nin simgesi oldu. Sanki Gazze halkının acısı benim aracılığımla dünyaya ulaştı. Rim’i son kez kucaklarken insan bu anın bir daha yaşanmayacağını hissediyor. Onu bir daha görebilme fırsatım olmayacak. Torunum kalbime çok yakındı. Yaşadığım acıyı tarif edemem.”

Halid Dede’nin o tarifsiz acısı Gazze’nin simgesi oldu evet ancak duruşu bizlerin de izzet nişanesiydi. Müslümanların onurunu, haysiyetini ayağa kaldırdı, Batı’nın İslam’a biçtiği “imajı” yerle bir etti. Abarttığımı, duygusal davrandığımı düşünenler olabilir. Evet abartıyorum, evet duygusalım ancak açın Halid Dede’nin fotoğrafına bir bakın. Sonra da dönün, 2011’den sonra bir anda ortaya çıkarılan DEAŞ’ın ortaya koyduğu vahşet fotoğraflarına bakın. Kafa kesen, insanları diri diri yakan o canilerin şekillerini şemaillerini gözlerinizin önüne getirin. Esvaplar neredeyse aynı. Lakin Halid Dede masum torununu büyük bir merhametle cennete uğurlarken, İsrail ile aynı safta durmak istemeyen Batılılara bir yol gösterdi. Bir kalbin nasıl acıdığını gösterdiği hali, o içten gülümsemesi ve vakur duruşuyla, “Müslümanlara zihinlerde biçtiğiniz DEAŞ’lı kıyafetini yırtıp atın. Önce insan olun. Önce sivil olun. Önce barbarların kimler olduğunu çıplak gözlerinizde görün” dedi.

Algıları yerle bir eden, esvapları parçalayan bu koca adam, şehit olurken bile İsrail’i bir kez daha mahkûm etti. Helakını tescilledi. Batılılar yine şaşkın. Yine hayretler içindeler. “İsrail, bu yaşlı adamı neden öldürmüş olabilir ki?” sorularının yağdığı onlarca yorum okudum. Niyesi yok aslında. Niyesi Halid Dede’nin ta kendisiydi. Varlığıydı. İsrail’i köşeye sıkıştıran, Gazze sokaklarına hapseden, Siyonistleri Avrupa sokaklarına çıkartmayan cesaretiydi.

Ve Halid Dede, İsrail’i insanlığın vicdanına bir kez daha hapsedecek kocaman bir iz bırakarak ve üstelik ruhunun ruhu Rim’in doğum gününü kutlamaya hazırlanırken katledildi. O torununa, imanının mutlak sahibine kavuştu elbette. Bizlere ise cesur ve öfkeli bir miras bıraktı. Sadece Gazze direnişinde değil tarihin akışında da ismin hep anılacak: Halid Nebhan Ebu Diya.

Ruhumuza ruh kattın.

Ruhun şad olsun.

MAKALELER Haberleri

Rusya'nın Suriye'deki rolü ne olacak?
Mahallî İdarelere Kayyım Atanması Meselesinin Hukuki Boyutları
Gerçekçilik ve "Türk dalgasına karşı koyma" arasındaki yarışta SDG
Romantik Aptallıklar Ve Sefil Umutlar
Güney Kore Gitti Geldi!: Sıkıyönetim İlanı Sivil-Asker İlişkileri İçin Ne İfade Ediyor?