Hezimete giden yol: Tam zafer takıntısı

Bercan Tutar

İsrail'in Gazze'de ateşkesi imzalaması, Filistin'i haritalardan ve hafızalardan silme projesini ve ardından da aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Nil'den Fırat'a uzanan bölgede birçok ülkenin topraklarını kapsayan Arz-ı Mevud dedikleri Siyonistan ve büyük İsrail hedefinden vazgeçtikleri anlamına gelmiyor.
ABD'nin tam desteğiyle İsrail, Gazze'ye karşı 471 günden fazla süren katliamlarda on binlerce Filistinliyi öldürdü veya sakat bıraktı. Ancak Siyonaziler kaybetti. Gazze halkının kararlılığı ve dayanıklılığı soykırımcılara diz çöktürdü.
Ne savaş ne kuşatma ne komşu Arap rejimlerinin ihaneti ne de birçok Batılı hükümetin terör nitelemesi Hamas ve Filistin halkının direniş azmini yok edemedi.
Gazze'de istediğini alamayan Siyonist rejim şimdi vahşi yüzünü 1967'den beri işgal altında tuttuğu ve 3 milyon 300 bin kişinin yaşadığı Batı Şeria'ya çevirdi. Gazze Şeridi'nde 15 kat daha büyük olan Batı Şeria'da 700 bini aşkın Yahudi işgalci bulunuyor.
Batı Şeria'yı ilhak planı için sömürgeci rejim ilk önce Cenin, Tulkerim, Kalkilya ve Nablus gibi direniş merkezleri konumundaki mülteci kamplarını yok etmeyi planlıyor.

***

Gazze'de ateşkes devreye girer girmez ilhak hazırlığı için harekete geçen Siyonist rejim Cenin kampını adeta yeni Gazze'ye çevirdi. İnsanları rastgele katledip evlerini boşaltmaya zorluyor. Zorunlu sürgüne karşı çıkanları katlediyor. İsrail ordusu Gazze'de yenilmenin yol açtığı kompleks ve sadist öfkeyle Cenin'i yerle bir ediyor.
Buna göz yuman ise ABD Başkanı Donald Trump'tan başkası değil. Haliyle Trump'ın Ortadoğu'nun beklediği 'barışın başkanı' olacağını hayal edenler Cenin'de Gazze'yi aratmayan barbarlığa bakmalı. Öyle ki Biden'ın Gazze'de İsrail'e verdiği açık soykırım desteğinin aynısını Trump'ın da Batı Şeria için verdiği görülüyor.
Gelişmeler mülteci kamplarına yönelik büyük ölçekli saldırıların önceden planlandığını gösteriyor. Sadece zamanlaması değişiyor. Trump'tan yeşil ışık alan Siyonist rejim, Gazze'deki cehennemi Batı Şeria'ya da yaşatmakta kararlı.
İkinci döneminde Trump'ın Filistin'de izleyeceği yol haritası da böylece belli olmuş oluyor. İlk başkanlığında İsrail'in Golan Tepeleri'ni ilhak etmesine izin veren Trump, Gazze soykırımına giden yolun taşlarını döşeyen İbrahim Anlaşmaları'yla da Filistin davasını tarihe gömmeye çalışmış ve ABD büyükelçiliğini Kudüs'e taşımıştı.

***

Trump ikinci döneminde Filistin(li) diye bir şeyin olmadığına inanan Mike Huckabee'yi büyükelçi, Üçüncü Tapınağın Mescid-i Aksa'nın kalıntıları üzerine inşa edilmesi gerektiğini söyleyen Pete Hegseth'i savunma bakanı ve "Gazze halkını Endonezya'ya taşımak" isteyen golf arkadaşı Steve Witkoff'u ise 'barış elçisi' olarak atadı.
Trump'ın yeni kabinesinin siyasi formasyonu, yedi milyon Filistinlinin kaderini zerre kadar umursamadığını açıkça ortaya koyuyor. Empati yoksunu İsrail ve ABD için asıl sorun savaşların hükümet, ordu ve toplumun tamamı için ağır bir yük haline gelmesi.
İsrail ve ABD yoksa barışı sevdiği için ateşkes imzalamış değil. Mecbur kaldıkları için bunu yapıyorlar. Her iki ülkede de Vietnam savaşı karşıtlığına benzer bir iç muhalefet oluşmuş durumda
Birçok uzmanın da işaret ettiği gibi İsrail ve ABD'nin tarihi başarısızlıkları küresel düzeni yeniden şekillendiriyor. Çünkü dünya çapındaki Filistin dayanışma hareketi giderek ikiyüzlü Amerikan hegemonyasına karşı bir isyana dönüşüyor.
Hâsılı kelam Siyonizmin ve ABD'nin 'tam zafer takıntısı' her ikisinin de sonunu getirecek. Zira ne Donald Trump ne de Binyamin Netanyahu 2017'de hâkim oldukları dünyada yaşamıyor. Dünya eski dünya değil artık.