HTŞ'nin dünü, bugünü, yarını

El-Cevlani'nin ilginç hayat öyküsü de bu hikayede önemli bir yer tutuyor

Eren Umurbilir - İndyturk

27 Kasım'da Saldırganlığı Caydırma Operasyonu'nu başlatan silahlı muhaliflerin ilerleyişi, Suriye'nin akıbetine dair pek çok soruyu gündeme getirirken dünya kamuoyunda uzun süredir adı anılmayan Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) da en çok konuşulan aktörlerden biri oldu.  

Neredeyse tüm dünyanın terör örgütü olarak gördüğü HTŞ'nin ilerleyişinin nereye varacağı merak edilirken nereden geldiğini hatırlamakta da fayda var. 

Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el-Cevlani'nin ilginç hayat öyküsü de bu hikayede önemli yer tutuyor. 

İsrail'in işgal ettiği Suriye toprağı Golan Tepeleri kökenli bir aile, 1982'de Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde bir erkek çocuğu sahibi oldu. Ahmed Hüseyin el-Şara adını verdikleri bebek, ilerleyen yıllarda babasının hayatını Amerikan PBS kanalına anlatmıştı.

2021'de ilk kez bir ABD'li muhabirle konuşan el-Cevlani, takım elbisesiyle dikkat çekmişti (PBS)


Arap birliğine hayatını adamış Mısır lideri Cemal Abdünnâsır'a büyük bir sevgi besleyen babası, Suriye'yle Mısır'ın birleşmesinden rahatsız olan Baasçılara karşı eylemlere katıldığı için henüz 19 yaşında hapse girmiş.

Hapisten kaçan baba el-Şara gittiği Ürdün'de de kendisini parmaklıklar ardında bulmuş. "Ya Suudi Arabistan ya da Irak'a gideceksin" dendiğinde Bağdat'ı tercih ederek önce liseyi bitirmiş, sonra da üniversitede siyaset bilimi ve ekonomi okumuş. 

İsrail'in Golan Tepeleri'ni işgal etmesi üzerine Ürdün'e giderek Filistinli gerillaların mücadelesine destek veren baba, 1971'de Suriye'ye dönünce bir kez daha hapse atılmış. 

Baba el-Şara, Suriye Siyasi Güvenlik Müdürlüğü'yle uzlaşıp serbest kalsa da milletvekili olmaya çalışıp başaramamış. 

1980'lerde taşındıkları Suudi Arabistan'da Petrol Bakanlığı'nda çalışan baba, 1989'da ailesiyle birlikte Suriye'ye dönmüş. 

El-Cevlani mahlasını ailesinin memleketi Golan Tepeleri'nden alan HTŞ lideri, babasının ezilenleri savunma ve Filistin konusundaki hassasiyetiyle kendisinin üstünde çok etkili olduğunu ancak Arap milliyetçiliği yerine ümmetçiliği benimseyerek ondan ayrıldığını söylüyor. Babasının dedesinin de Suriye'de Fransızlara karşı savaştığını aktarıyor. 

Joulani in Aleppo by official HTS media. pic.twitter.com/amopuBejhq

— Paweł Wójcik (@SaladinAlDronni) December 4, 2024

Rus savaş uçaklarının bombardımanında öldürüldüğü iddia edilen el-Cevlani'nin Halep'te yeni çekilen fotoğrafları yayımlandı


Şam'ın batısındaki zengin mahallelerinden birinde yetiştiğini anlatan el-Cevlani, orada İslam'ın neredeyse hiç etkili olmadığını vurguluyor.

2000-2005'teki İkinci İntifada'da Filistinlilerin direnişinin kendisini etkilediğini ve 18-19 yaşlarındayken aldığı "Camiye git" tavsiyesiyle hayatının değiştiğini söylüyor. 

Mart 2003'te Şam'dan otobüse binen el-Cevlani ve arkadaşları çölü aşarak Bağdat'a ulaştı. ABD'nin birkaç hafta sonra başlayacak Irak istilasına karşı çıkmak için gönüllü olmuşlardı. 

2011'deyse Irak'taki hapishanelerde 5 yıl geçirdikten sonra para dolu çantalarla birlikte Suriye'deydi. Artık Ebu Bekir el-Bağdadi'nin elçisi olarak hareketi büyütme gibi bir hedefi vardı. 

Colani, yüzünü ilk kez bu görüntüyle 2016'da dünya kamuoyuna gösterdi (AP)


2012'de El Kaide'ye doğrudan bağlı Nusra Cephesi'ni kuran el-Cevlani önce kendisine biat etmesini isteyen IŞİD'le bağlarını kesti. 2016'da da Nusra Cephesi'ni feshederek El Kaide'den ayrıldığını açıkladı. HTŞ'yi kurması, terör listelerinden çıkıp kendilerine uluslararası meşruiyet sağlamaya yönelik taktiksel bir hamle olarak yorumlanıyor.

Ancak gerçek bir değişimin yaşandığını düşünenler de var. 

Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nden Aaron Zelin şöyle diyor:

O ve örgütü, İslam Devleti ve El Kaide'den gerçekten ayrıldı. Onlar küresel cihaddan vazgeçeli 8 buçuk yıl oldu.

2015'ten beri İdlib'in kuzeyindeki toprakları kontrol ederek dikkat çeken HTŞ, İslamcılık ve milliyetçiliği harmanlayan ve Afganistan'daki Taliban ve Filistin'deki Hamas gibi devlet yönetmeye talip bir oluşuma döndü. 

IŞİD gibi İslam bayrağı yerine Suriye'nin eski üç yıldızlı bayrağı altında çatışmalara giriyorlar. 

Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu'ndan Dareen Khalifa, Suriye'de defalarca görüştüğü el-Cevlani ve örgütünü şöyle anlatıyor:

HTŞ daha kuruluş aşamasında ulusaşırı hedefleri olmadığını söyledi. 'Biz Suriye'ye odaklandık ve burada savaşmak istiyoruz' dediler ve diğer cihatçı örgütlerle anlaşmazlıklarının temeli de bu oldu. HTŞ liderliği pragmatik ve faydacı, ideolojiden daha uzaklar. El-Cevlani de bir din adamı değil, anlaşmaya ve pek çok alanda uzlaşmaya hazır olan bir politikacı ama bir istisnası var: Rejime karşı savaş. Bu adamın hırsını hafife almayın.

Afganistan'da Taliban'la anlaşan Donald Trump'ın ilk döneminde yasadışılıktan kurtulmaya çalışan HTŞ tüm bu çabalarına rağmen hâlâ ABD'nin terör örgütleri listesinde. Washington'ın el-Cevlani'nin başına koyduğu 10 milyon dolarlık ödül de duruyor. 

ABD merkezli Orta Doğu Medya Araştırma Enstitüsü'nün (MEMRI) başkan yardımcısı Alberto Miguel Fernandez şu ifadeleri kullanıyor:

Oyunu nasıl oynayacaklarını öğrendiler. Bizim aşırılıkçı ideoloji dediğimiz şeye hâlâ sahipler ama aptal aşırılıkçı değiller, milliyetçi aşırılıkçılar. El-Cevlani tonunu nasıl ılımlı hale getirebileceğini biliyor, örneğin azınlıklar konusunda. Çünkü aksi takdirde Batı'dakiler bunları yüzüne vurur.

Suriye ordusunun tankları bırakarak kaçması, Musul'u IŞİD'e bırakan Irak güçlerini akıllara getirdi (AFP)


Artık 42 yaşına gelen HTŞ lideri, grubunu "terör örgütü" olarak tanıyan Türkiye'nin de desteklediği birliklerle birlikte Suriye'nin ikinci en büyük kenti Halep'e girdi. 

IŞİD'in 2014'te Irak'ın en büyük ikinci kenti Musul'u ele geçirdiği zamanki şoka benzer bir durum yaşansa da işlerin gidişatı daha farklı. 

"Geleceğin Suriye'sinde farklılığın bizim için zayıflık değil güç teşkil edeceğine inanıyoruz" diyen El-Cevlani, kendi inancında olmayanların öldürülmesi için çağrı yapmıyor.

Hıristiyan ve Şiilere yönelik katliam haberlerinin gelmeyişi ve kuşatılan Kürt güçlerinin zarar görmeden bölgeden ayrılmasına izin verişi, HTŞ'nin "terör örgütü" yaftasını üstünden atmaya çalıştığını gösteriyor. 

Adının gizlenmesi koşuluyla Wall Street Journal'a konuşan Hıristiyan bir kadın şu ifadeleri kullanıyor:

Halep'i ele geçirdiklerini duyduğumda batan Titanik'teymişim gibi hissettim. Ancak yağma olmadı, dükkanlar ve restoranlar açılmaya devam etti. Bize iyi davranmaları herkesi şoke etti. Korkutucu görünüyorlar. Biri terörist dediğinde aklınızda canlanan görüntü gibiler: Uzun sakalları ve dağınık saçları var ama iyiler.

Çok sayıda Kürt, HTŞ öncülüğündeki örgütlerin SDG'den aldığı bölgelerden göç ediyor (AFP)


Esad'ın yerine kendilerinin geçmesini isteyen El-Cevlani'nin değişiminin gerçek olup olmadığı bilinemiyor. HTŞ'nin takiye yaptığını düşünenler, 1990'lardaki iktidarından daha kapsayıcı bir yönetim sözü veren Taliban'ın 2021'de yönetimi geri aldıktan sonra geçmişe dönüş işaretleri verdiğini hatırlatıyor. 

Suriye uzmanı Fransız akademisyen Fabrice Balanche da bunlardan biri:

Irak'taki önemsiz bir Suriyeli cihatçının Suriye devriminin liderine dönüşümü mü? Bir hayli kuşkuluyum. Evet, muhtemelen el-Cevlani yaşlandıkça daha burjuva oldu ve radikal ideolojisinden kısmen vazgeçmiş olabilir ama takiye yapma, yani gerçek niyetlerini gizleme ihtimalinin daha fazla olduğunu düşünüyorum.

İnsan hakları savunucuları, HTŞ'yi aktivistleri, gazetecileri ve muhalif sivilleri keyfi bir şekilde tutuklamakla ve hapishanelerde işkence ve kötü muameleyle suçluyor. El-Cevlani bu iddiaları reddetse de HTŞ hakkında bir kitap yazan Aaron Zelin şöyle diyor:

Küresel cihaddan yerel yönetime döndüler ve şimdi Arap dünyasında otoriter eğilimleriyle bilinen pek çok rejime benzediler.

HTŞ savaşçıları Halep'e girer girmez Hıristiyanlara "Noel'inizi kutlayabilirsiniz" dese de bu kentte akrabaları olan Atina merkezli dış politika uzmanı George Meneshian'ın içi o kadar da rahat değil:

Liderleri azınlıklara saygı duyacağını söylese de her bir savaşçıyı kontrol edemezsiniz.

Örgütündeki Çeçen, Türk, Iraklı ve Orta Asyalı savaşçıların radikalliği hakkındaki soruya 2020'de yanıt veren el-Cevlani, "Kurallarımıza uydukları sürece, ki uyuyorlar, kalabilirler" demişti. 

HTŞ yönetimindeki İdlib bölgelerinde yaşayan aktivist Muhammed Eyşa, diğer muhaliflerin kontrol ettiği yerlere göre daha iyi bir güvenlik ve yönetim ortamının sağlandığını anlatıyor. Nargile içmeyi yasaklayan veya erkeklerin de kıyafetine ve saç-sakalına karşılan IŞİD'in aksine halkın hayatına daha az müdahale edildiğini söylese de ekliyor:

Böyle kalacaklar mı kalmayacaklar mı diye hep korku içindeyiz.


Kaynaklar: BBC, PBS, Wall Street Journal 

DÜŞÜNCE - YORUM - ANALİZ Haberleri

Suriye'de şimdi ne olabilir? Üç muhtemel senaryo
Esad rejimi neden bu kadar hızlı çöktü?
Türkiye’nin siyasal güvensizlik çıkmazı ve güçlü lider arayışı
9 soruda Halep'te yaşananların perde arkası
The Times analizi: Suriye için sırada ne var?