Brown Üniversitesi’ne bağlı Watson Kamu ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre ABD, savaşın başlangıcından bu yana Siyonist rejime silah ve teçhizattan uçak gemisi konuşlandırmasına kadar 22 milyar dolardan fazla askeri yardım sağladı.
ABD hükümeti, 7 Ekim 2023 ile 30 Eylül 2024 tarihleri arasında Siyonist işgalcilere toplamda en az 22,76 milyar dolar askeri yardım yaptı.
Bu yardımın yaklaşık 17,9 milyar doları rejime doğrudan askeri yardım olarak sağlanırken, 4,86 milyar doları ise Yemen’deki Ensarullah'a karşı yürütülen operasyonlar gibi ABD’nin bölgedeki askeri faaliyetleri için harcandı.
Bu veriler, Savaşın Maliyetleri Projesi kapsamında Watson Enstitüsü tarafından hazırlanan bir çalışmadan elde edildi.
Projenin amacı, ABD’nin müdahil olduğu çatışmalarda Amerikan yardımının boyutuna dair şeffaflık sağlamak ve bu konudaki bilgi eksikliğini eleştirel bir dille irdelemek olarak belirtildi.
Araştırmayı yürüten ekip, ABD'nin savaşın son yılında siyonist katillere sağladığı mali destek konusunda kamuoyunda sınırlı farkındalık olduğunu vurguluyor.
Bu projeyi yöneten isim, Harvard Üniversitesi'nde kamu politikası ve kamu ekonomisi alanında kıdemli öğretim üyesi olan bir profesör.
Silah stokları hızla yenileniyor
Araştırmaya göre, savaşın başlangıcından bu yana ABD'nin sağladığı yardım, (İsrail Merkez Bankası'nın geçen yılki ortalama döviz kuruna göre) yaklaşık 85 milyar şekel değerinde.
Bu miktarın yaklaşık 5,2 milyar dolarlık kısmı ise önümüzdeki yıl teslim edilecek.
Siyonist yönetimi Merkez Bankası’nın resmi tahminlerine göre, savaşın toplam maliyeti yaklaşık 250 milyar şekel olarak öngörülüyor.
Bu maliyetin yaklaşık 118 milyar şekeli ise askeri harcamalara (rejim ordusunun operasyonel giderleri, askeri teçhizat yenilenmesi, mühimmat ve lojistik destek) ayrılmış durumda.
Dolayısıyla basit bir hesapla Amerikalılar, Siyonist işgalcilerin savaş harcamalarının yaklaşık yüzde 70’ini finanse ediyor.
Mali destek akışında zaman içinde gecikmeler olsa da (fiili harcama ile yardımın alınması arasında bir boşluk bulunabiliyor), ABD'nin yardımı olmasaydı 2024-2025 yılları için işgalcilerin bütçe açığının, ülke tarihinin en yüksek seviyelerinden birine ulaşarak GSYİH’nin yüzde 4,3’üne kadar çıkması kaçınılmazdı.
Dolayısıyla Amerikan desteği olmadan bu savaşın yoğunluk ve kapsam bakımından şu anki haliyle sürdürülebileceği tartışmalı.
Makale, ABD yardımlarının işgalcilerin füze savunma sistemleri -Demir Kubbe, Davud’in Sapanı ve Arrow sistemleri- gibi stratejik projelerin finansmanı ve gelişiminde kritik rol oynadığını vurguluyor.,
Ayrıca çatışmanın tırmanmasının ardından işgalcilerin silah ve mühimmat stokları -topçu mermileri, bombalar, hassas güdümlü mühimmat ve tanksavar füzeleri gibi kritik ihtiyaçlar- hızla yenilenmiş durumda.
Çalışma, halihazırda kabul edilen bu destek miktarının yalnızca ilk taksit olduğunu belirtiyor.
Biden yönetimi, 13 Ağustos 2024’te Boeing F-15 savaş uçaklarının satışı dahil olmak üzere 20,3 milyar dolarlık ek silah anlaşmalarını duyurdu.
Bu pakette 50 adet F-15 savaş uçağı (18,8 milyar dolar), 32 binden fazla tank silahı (774 milyon dolar), taktik araçlar (583 milyon dolar), 30 adet orta menzilli havadan havaya füze (102 milyon dolar) ve 50 bin havan topu fişeği (61 milyon dolar) yer alıyor.
Pentagon, bu sistemlerin teslimat tarihlerinin 2026 (havan topları) ile 2029 (F-15’ler) arasında değişeceğini güncelledi.
Eşi benzeri yok
Araştırmada, Siyonist teröristlerin ABD’den aldığı askeri yardımın eşsiz bir durum oluşturduğu vurgulanıyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD’den en fazla yardım alan ülke olan siyonistler, toplamda 66 yılda 251,2 milyar dolarlık destek aldı.
Ayrıca Biden yönetimi tarafından geçtiğimiz yıl sağlanan destek, iki ülke ilişkilerindeki en yüksek yıllık yardım miktarına işaret ediyor ve işgalcilerin 1970’lerin sonlarında ABD’den aldığı en yüksek yardım miktarının yüzde 25 üzerinde.
ABD’nin siyonist teröristlere yaptığı yardımı diğer ülkelerden ayıran bir başka benzersiz özellik de yardımın yüzde 25’ine kadar olan kısmının işgalciler tarafından üretilen yerli ürünler için kullanılabilmesi.