Kullandığımız takvimin asırlık hikayesi

Oral Çalışlar

Emekli büyükelçi, asker, demiryollarının kurucularından Behiç Erkin’in (1876-1961) anılarını okuyorum. Çok fazla bilinmeyen bir tarihi değişimin birinci elden tanığı olarak anlattıklarını sizinle de paylaşmak istedim. Birinci Dünya Savaşı, yıl 1916: “16 Şubat yani Rumi 1332 senesi Aralık ayında, bir akşam geç vakit Genelkurmay İkinci Başkanı (Başkan Enver Paşa) Bronsart von Schellendorf beni çağırttı. Zannedersem Kannengisser Paşa Almanya’ya gitmişti. Yanına girince hiçbir lakırdı etmeden yaverini çağırdı. Yavere ‘Ben düşman lisanı kullanmam (yani Fransızca), Miralay Efendi’ye (Herr Oberst) söyleyeceğim şeyleri tercüme ediniz’ dedi.”

Osmanlı Genelkurmay Başkanlık karargahı. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya ile Osmanlı arasında imzalanan sözleşme gereği iki ordu ortak komutanlar tarafından yönetiliyor. İki ordunun ayrı takvimler kullanması belli ki işleri karıştırıyor. Alman komutanlar Osmanlı’nın da onlar gibi Gregorian takvimi kullanmasını istiyor. O gecenin devamı şöyle sürüyor: Alman General, Behiç Erkin’e, orduya emir vermesini, bundan sonra orduda Gregorian (Miladi) takvim kullanılmasını istiyor. Behiç Erkin, “Generalden bazı açıklamalar isterim” deyince Alman Komutan kızıyor; “Teessüf ederim ki Miralay Efendi, verilen emirlerin derhal infaz edileceğini bilmiyorlar.” Behiç Erkin bunun üzerine şunları söylüyor: “Bunu ben pekala bilirim. Fakat mesele evvela askeri mesele değildir. Saniyen muharebe meydanında değiliz. Salisen ben Harbiye Nezareti memuruyum. Karargaha mensup değilim. General soracaklarıma cevap vermezlerse emri tebliğ etmekte mazurum.” Behiç Erkin soruları sıralıyor. Ne zaman başlayacağını nerede uygulanacağını soruyor. Alman general sinirleniyor, “Yarın Enver Paşa ile görüşürsün” diyerek konuşmaya son veriyor.

Behiç Erkin ertesi gün Genelkurmay Başkanı Enver Paşa’yı görüyor. Enver Paşa şunu söylüyor: “Sene sayısının 1916 ve sene başının Ocak ayı olacağını söyleyerek emri tebliğ ediniz.” Behiç Bey şaşkın, “Bu tarih yalnız ordu için mi olacak?” Enver Paşa: “Şimdi biz tebliğ edelim, Maliye Nezareti bir tebliğ hazırlıyor. O kanun Meclis’ten çıkınca takvim umum için olacaktır.”

Öğleden sonra Maliye Nazırı Cavit’i gören Erkin vaziyeti ona anlatır. Kanun sonunda Meclis’ten 13 gün ilerletilerek çıktı. Sene sayısı ve sene başı değişmedi. Alman general Bronsart, kendi taslaklarının aynen geçmemesini Behiç Erkin’den bilir. Bu nedenle araları bozulur. Hicri takvimden Miladi takvime geçişin kısa öyküsü böyle…