İslam Düşüncesi'ne verdiği röportajda Filistinli yazar ve yönetmen Nevres Ebu Salih; sinemanın, değişim ve kimlik ifadesinde hayati bir rol oynadığını söylüyor ve bir direniş olarak sinemayı halkların; işgal, sömürgecilik ya da sosyal ve siyasi baskılar altında verdikleri mücadelede önemli bir mevzi olarak konumlandırıyor.
1. Hayat ve hikaye dediğimizde sizde ne canlanıyor? İnsanın hikayesi nasıl anlam bulabilir? Kendi hayat hikayenizden bizlere söylemek istediğiniz şeyler var mı?
Her insan deneyimi, ne kadar mütevazı olursa olsun, anlam bulabileceği bir deneyimdir. Nasıl ki her insanın bir sınavı varsa, her hikayenin de anlamları vardır. Anlamın bulunduğu her yerde, hikaye o anlam etrafında anlatılabilir. Hikaye anlatmanın amacı, ondan ders çıkarmak ve hayatı daha iyi anlamamıza yardımcı olacak bir deneyim oluşturmaktır.
Her insan deneyimi, ne kadar mütevazı olursa olsun, anlam bulabileceği bir deneyimdir. Nasıl ki her insanın bir sınavı varsa, her hikayenin de anlamları vardır. Anlamın bulunduğu her yerde, hikaye o anlam etrafında anlatılabilir. Hikaye anlatmanın amacı, ondan ders çıkarmak ve hayatı daha iyi anlamamıza yardımcı olacak bir deneyim oluşturmaktır.
Hikayem, büyük ölçüde işgal altında yaşamış bir Filistinlinin hikâyesine benziyor. Zorluklar, ölüm ve hareket özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, gurbet duygusu ve ülkeler arasında sürekli göçebelik hissetmek... Belki de bir film yapımcısı olarak halkımın direniş ve mücadelesini anlatabilmeyi başardım. Zor koşullar, hayatın daha derin anlamını aramak için bir motivasyon kaynağı oldu.
2. Filistin halkının direnişini nasıl anlamalıyız?
Filistin halkının direnişini anlamak için üç ana bakış açısını dikkate almak gerekir:
1. Toprak Hakkı: Filistinliler, İsrail işgaline karşı verdikleri mücadeleyi topraklarını ve tarihi haklarını koruma mücadelesi olarak görüyorlar. 1948 Nakba'sından bu yana süregelen işgal, modern sömürgeciliğin bir sembolü olarak kabul ediliyor. Bu nedenle, direniş ulusal ve siyasi kimliklerini koruma çabasının bir parçasıdır.
2. Özgürlük ve Bağımsızlık İçin Mücadele: Filistin direnişi, askeri işgalden ve günlük yaşamlarındaki kısıtlamalardan kurtulma mücadelesi olarak anlaşılabilir. Bu direniş sadece silahlı bir mücadele değil, aynı zamanda halk direnişi, kültürel ve siyasi çabaları da kapsar.
3. İnsanlık ve Onur: Zor şartlara rağmen, Filistinliler insanlık onuru, barış ve güven içinde yaşama hakkı için mücadeleye devam ediyorlar. Bu direniş, adalet ve özgürlük arayışının bir ifadesidir.
Bu perspektiflerden yola çıkarak, Filistin direnişinin yalnızca işgale karşı bir tepki değil, aynı zamanda adalet, özgürlük ve insan onuru için verilen bir mücadele olduğunu anlayabiliriz.
3. Direniş sineması nedir? Dünyaya neyi teklif ediyor?
Direniş sineması, halkların işgal, sömürgecilik ya da sosyal ve siyasi baskılar altında verdikleri mücadeleleri konu alan bir sinema türüdür. Bu sinema, sadece sanat veya eğlence olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve politik bir mesaj verme aracı olarak da görülür. Direniş sinemasının dünyaya sundukları:
1. İnsani Acıların Farkındalığı: Direniş sineması, zor koşullarda yaşayan insanların kişisel ve toplumsal hikayelerini aktararak izleyicilere derin bir farkındalık kazandırır. İşgal, sömürgecilik ve adaletsizlik altındaki yaşamları anlamaya yardımcı olur.
2. Kültürel Kimliğin Güçlendirilmesi: Bu sinema türü, baskı altındaki halkların kültürel mirasını ve kolektif hafızasını korumada önemli bir rol oynar. Filmler aracılığıyla bu halkların tarihleri ve direnişleri gelecek nesillere aktarılır.
3. Küresel Dayanışma: Direniş sineması, sadece yerel değil, aynı zamanda küresel bir dayanışma çağrısıdır. Adalet ve özgürlük mücadelesini dünya çapında desteklemek için izleyicilere ilham verir.
4. Anlatının Yeniden İnşası: Bu filmler, baskıcı güçlerin dayattığı geleneksel anlatılara alternatif bir perspektif sunar. Dünyanın çatışma ve işgal konularını daha geniş bir perspektifle anlamasına yardımcı olur.
Sonuç olarak, direniş sineması, sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda politik ve insani mesajlar taşıyan bir sanat formudur.
4. İsrail'in Hasbara siyaseti nedir ve bunun için mücadele yolu nedir?
"Hasbara" siyaseti, İsrail hükümetinin uluslararası düzeyde İsrail'in olumlu bir imajını yaymak ve politikalarını gerekçelendirmek amacıyla yaptığı stratejik iletişim ve medya mesajlarıyla ilgilidir. Bu politika, genel olarak kamu diplomasisi kapsamında değerlendirilmektedir ve İsrail'in imajını iyileştirmeye ve olayların alternatif bir anlatımını sunmaya çalışmaktadır.
Hasbara Politikasına Karşı Mücadele Yöntemleri:
1. Farkındalık ve Medya: Hasbara politikasının etkilerini ve gerçeklerini halka ulaştırmak için medya kampanyaları, atölyeler ve seminerler düzenlenmesi. Bu, sahadaki gerçeklerin anlaşılmasına yardımcı olur.
2. Belgeleme ve Araştırma: Gerçeklere karşıt olan belgeler ve olayların kaydedilmesi. Bu sayede daha doğru ve kapsayıcı bir anlatım sağlanabilir.
3. Uluslararası İşbirliği: İnsan hakları örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklıklar kurarak hükümetler üzerinde baskı oluşturmak. Bu, medyadaki ön yargının düzeltilmesine yardımcı olabilir.
4. Sanat ve Yaratıcılık: Sanat, sinema ve edebiyatın, Filistin meseleleri ve İsrail politikalarını ifşa etmek için bir araç olarak kullanılması. Sanat, değişim için güçlü bir araç olabilir.
Bu yollar aracılığıyla, Hasbara politikasıyla mücadele edilebilir ve Filistin gerçeğiyle örtüşen alternatif bir anlatım oluşturulabilir.
5. Aksa Tufanı'ndan sonra Siyonizm ve küresel emperyalizm ile yüzleşmede sinemanın yeri nedir ?
Aksa Tufanı, toplumsal bilinci artırarak Batı'nın çelişkilerini ve olumsuz değerlerini ortaya çıkardı. Bu bağlamda, sinema değişim ve kimlik ifadesi için hayati bir rol oynamaktadır.
Sinema, kültürümüzün ve değerlerimizin yansıması olmalı, bu değerlere dair utanmadan ve çekinmeden ifade edilmelidir. Hikayelerimizi Batılı bir sinema formatına sokmaktansa, sanatı kendi deneyimlerimizi ve gerçeklerimizi yansıtan bir ayna olarak kullanmalıyız.
Bu perspektif, her insan deneyiminin, ne kadar zorlayıcı olursa olsun, içsel anlamlar ve değerler taşıdığını göstermektedir. Dolayısıyla, mücadele ve direniş hikayelerimizi anlatan filmlerin üretilmesinin önemini vurgulamak gerekmektedir; bu filmler, hem yerel hem de uluslararası alanda gerçek bir değişim sağlamak için güçlü araçlar olacaktır.
Sonuç olarak, sinema yalnızca bir eğlence aracı değil, aynı zamanda farkındalık oluşturma, değişimi sağlama ve kimliği güçlendirme aracıdır: Batı'nın hakim anlatılarına karşı koyma gücüne sahiptir.
İslamdusuncesi