Popülizm üniversiteye saldırıyor

Taha Akyol

ABD Başkanı Trump’ın yeni ‘zorbalığı’, üniversitelerin federal bütçedeki ödeneğini keserek onları boyun eğmeye zorlamak... Sadece boyun eğdirmek de değil, “ele geçirmek” istiyor.

Son çarpıcı örneği, dünyanın en itibarlı akademik kurumlarından biri olan Harvard Üniversitesi’nin 2.3 milyar dolarlık ödeneğini dondurması.

Meselenin ABD’deki Yahudi lobileriyle ve Trump’ın en büyük seçmen kitlelerinden biri olan Evanjelik Protestanlarla yakından ilgisi var.

Siyasi iktidarların üniversiteye musallat olması bakımından son derece önemli olan bu hadiseyi titizlikle takip etmek lazım. Bakalım, Amerika’daki kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade hürriyeti ve partilerin sıkı disiplinli olmaması gibi ‘eski’ değerler bu tasallutu püskürtebilecek mi?

TRUMP NE İSTİYOR?

Başta Harvard olmak üzere Amerikan üniversitelerinde İsrail faşizmine karşı yapılan protestoları biliyorsunuz. Üniversiteler gösterileri engellemedi, yapanları yeterince cezalandırmadı diye Trump soruşturmalar açtırdı.

Columbia Üniversite’nin 400 milyon dolar ödeneğini keserek ilk gözdağını verdi.

Son ve en çarpıcı saldırı Harvard Üniversitesine… Trump yönetimi 11 Nisan’da Harvard Rektörlüğüne 5 sayfa uzunluğunda resmi bir yazı gönderdi. Federal bütçeden ödenek almanın bir “hak” olmadığını, performansa bağlı olduğunu, Harvard’ın “federal sivil haklar kanunlarına uymadığını” yazıyordu.

1964 yılında çıkan bir kanun eğitimde “ırk, renk, milliyet ayırımcılığı yapılamayacağını” yazıyordu. Harvard ise İsrail karşıtı gösterilere izin vermekle “anti semitizm” suçu işlemiş, “Yahudi öğrencilerin taciz edilmesine” göz yumarak bu kanunu ihlal etmişti!

Trump iktidarı Harvard’ın 9 madde halinde sıraladığı “tedbirleri almasını” emir buyuruyordu: Protestocu öğrenciler cezalandırılmalı, kurallara aykırı davranan uluslararası öğrenciler derhal federal yetkililere ihbar edilmeli, üniversite kadrosunda “fikir çeşitliliği” sağlanmalı, yani “bizden” isimler kadroya alınmalıydı vs.

Bunları kontrol etmek için “denetim” kurulmalıydı!

Üniversitede Nazi-Bolşevik usulü siyasi komiserler olacaktı!

HARVARD’IN ONURLU CEVABI

Harvard Üniversitesi’nin cevabı elbette bilim tarihine onurla geçecektir. Trump yönetiminin yazısını Trump ve bir Bakan imzalamamış, bizde genel müdür seviyesindeki üç yetkili imzalamıştı. Harvard’ın cevabını da Başkan (Rektör) Alan Garber imzalamadı, “cevap vermeye yetkiliyiz” diyerek vekâlet aldıklarını belirten iki avukat imzasıyla gönderdi.

Harvard’ın bilim ve özgürlükler konusundaki duruşunu anlatan cevapta özetle şöyle deniliyor:

“Yüksek Mahkeme tarafından uzun zamandır tanınan üniversite özgürlüklerini ihlal eden talepleriniz talihsizdir...

Üniversite, bağımsızlığını teslim etmeyecek veya anayasal haklarından vazgeçmeyecektir. Ne Harvard ne de başka bir özel üniversite, federal hükümetin eline geçirmesine izin veremez. Bu nedenle, Harvard, hükümetin şartlarını prensipte bir anlaşma olarak kabul etmeyecektir…”

Özellikle “ele geçirme” kavramına dikkatinizi çekerim.

Trump’ın “megaloman” ve “aşırı narsist” kişiliği öfkeyle, 2.3 milyar dolarlık ödeneği dondurdu…

Harvard’a böyle söz geçiremediğini görünce, şimdi tam bir zorbalıkla, üniversitenin sahip olduğunu vergi muafiyetini kaldırmakla tehdit ediyor.

Bundan sonrası Yüksek Mahkeme’ye, üniversitelerin toplu davranışına, kamuoyu ve Kongre’de yükselecek tepkilere bağlı.

‘AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ’

Trump’ın bu tavrı olağanüstü derecede önemlidir. Siyasi hırs neler yaptırabilir, bunun en patolojik örneklerinden biridir bu.

Fared Zakaria, 2009 yılında yayınlanan “Post American World” adlı kitabında

“Yüksek öğretim, Amerika'nın en iyi endüstrisidir. Dünyanın en iyi on üniversitesinden sekizi Amerika'dadır” diye övünüyordu.

Amerikan üniversitelerinin toplam yıllık cirosu 1 trilyon dolar civarındadır. En büyük darbeyi “En Büyük Amerika” diyen Amerikalı bir popülist otokrat indirmek üzere!

ABD’de üniversiteler dışındaki araştırma enstitüleri de önemli olmakla beraber, üniversitenin bilimdeki öncü ve üretici rolü tartışmasız gerçektir.

Bilimin üzerine böyle gölge düşerse Amerika bu gücü Çin’e kaptıracaktır.

Tekrar düşünelim, siyasi güç hırsı neler yaptırıyor?